YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/5505
KARAR NO : 2008/13474
KARAR TARİHİ : 21.10.2008
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2005 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında … Köyü 161 ada 325 parsel sayılı 2541.08 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğinde belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tespit edilmiştir. Davacı, … taşınmazın bir bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiası ve tespitin iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, tespitin iptali ile bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2015.85 m2’lik taşınmaz bölümünün parselin bitişiğindeki Kuzardı Devlet Ormanı ile birleştirilmek suretiyle tek parsel halinde orman niteliğinde Hazine adına, geriye kalan (B) ile işaretli 525.23 m2’lik bölümün ise tespit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1978 yılında yapılıp 14/06/1979 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit harita ve tutanakları ile bu haritanın düzenlenmesine esas hava fotoğrafı ile memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada bir bölümünün orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğunun anlaşılmasına göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak dava kadastro tespitine itiraz davası olduğundan ve aynı köyde aynı iddia ile açılmış benzer nitelikte pek çok dava bulunduğu anlaşıldığından avukatlık ücretinin 3402 Sayılı Yasanın 31/3 maddesinde düzenlenen “Avukat veya dava vekili ile takip edilen davalarda vekalet ücreti; davanın önemi, vekilin sarf ettiği emek, tarafların davada iyi niyetle hareket edip etmediği, hak ve eşitlik kuralları göz önünde tutularak maktuan takdir ve tayin olunur.” hükmü gereğince belirlenmesi gerekirken, bu yön üzerinde durulmadan hüküm yerinde “450.00.- YTL vekalet ücreti” takdir edilmiş olması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan “450.00.- YTL vekalet ücreti” sözcükleri kaldırılarak; bunun yerine, “200.00.- YTL vekalet ücreti” sözcüklerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 21/ 10/ 2008 günü oybirliğiyle karar verildi.