Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/17448 E. 2009/1872 K. 10.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/17448
KARAR NO : 2009/1872
KARAR TARİHİ : 10.02.2009

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında … Köyü 129 ada 13 parsel sayılı 7450 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden zeytinlik niteliğiyle … adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın çalılık ve metruke yerlerden olup, Hazineye ait olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Mahkemenin 19.10.2004 günlü kararı ile davanın kısmen kabulüne, 129 ada 13 parselin 1179.11 m2 bölümünün mera olarak Hazine adına, 6271.62 m2 bölümünün tespit gibi davalı adına tesciline ilişkin verdiği karar, davacı Hazinenin temyizi üzerine hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 18.10.2005 gün 8802-9850 sayılı bozma kararında özetle: “Yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, orman kadastro tutanakları getirtilmediği gibi, öncesinin orman olup olmadığı konusunda araştırma yapılmadığı, sınırda mera bulunduğu, bu hususun yeterince araştırılmadığı, … tevzi komisyonu tarafından 382 parsel numarası ile belirlenen yerin sahibi ile davalının ilişkisinin belirlenmediği, kuzey sınırdaki 22 parselin dayanağı olan tapunun bu yönü metruke okuduğundan, taşınmazın öncesinin mübadil rumlardan kalması, orman yada mera olması halinde zilyetlikle kazanılmayacağı, Hazinenin iddialarının yeterince araştırılmadığı” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmişse de, bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
… tevzi tutanak ve haritalarında 382 parsel olarak gösterilen 14000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı getirtilmediği gibi, 382 nolu tevzi parselinin haritası kadastro sırasında dava konusu 13 parsel ile birlikte 14 ve 15 nolu parselleri de içine aldığı halde, 14 ve 15 sayılı parseller hakkında dava açılıp açılmadığı, açılmış ise bu dosya ile birleştirilerek birlikte görülmesi düşünülmemiş, kuzey sınırda bulunan 22 parsele uygulanan tapu kaydının çekişmeli parsel yönünü metruke okuduğu, yine komşu 12 parselin … tevzi haritasında 750 numaralı Hazine yeri yazılı olmasına rağmen bu konu üzerinde durulup araştırma yapılmamıştır.
Bu nedenle; … tevzi harita ve tutanaklarında gösterilen 382 numaralı kaydın revizyon gördüğü 14 ve 15 parsellere ilişkin dava dosyaları var ve derdest ise, dosyalar birleştirildikten sonra yerinde … memuru ve ziraat mühendisi bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak tevziden oluşan tapu kayıt ve krokileri yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile yerine uygulanıp, davalının dayandığı satış senedinin de bu yere ait olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın mera yada kaçak ve yitik kişilerden kalma bir yer olup olmadığı, davalı ve satıcısının zilyetliğinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, tevzi dağıtım cetvelinde adı geçen … … Korhan ile taşınmazı satın alan kişiler arasındaki ilişkinin açıklığa kavuşturulması, komşu 22 parsele revizyon gören 22.11.1956 tarih 61 numaralı kaydın bu parsele uygunluğunun belirlenmesi durumunda, kaydın güney sınırının “metruke” okuması nedeniyle bu durumun delilerin değerlendirilmesinde dikkate alınması, “metruke” ibaresinin kaçak ve yitik kişilerden kalan yeri ifade ettiğinin gözönünde bulundurulması, taşınmazın öncesinin mera olması halinde kamu … malı niteliğindeki bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağının düşünülmesi, bilirkişilere uygulamayı gösteren açıklamalı kroki ve rapor düzenlettirilmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
Kabule göre de, önceki kararda mera olarak tescil edilen bölümün dahi tespit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş olması usulü kazanılmış hakkın ihlali olup, bu husus dahi yerinde değildir.
Açıklanan sebeplerle, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/02/2009 günü oybirliği ile karar verildi.