Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/16007 E. 2009/1939 K. 10.02.2009 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/16007
KARAR NO : 2009/1939
KARAR TARİHİ : 10.02.2009

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin puldan reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Yörede 2001 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli … Köyü 115 ada 489 parsel sayılı 18205.02 m2, 490 parsel sayılı 19488.45 m2, 491 parsel sayılı 18552.12 m2, 492 parsel sayılı 18160.08 m2 ve 493 parsel sayılı 18995.91 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, zeytinlik niteliğinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı gerçek kişiler adına tespit edilmiştir. Hazine taşınmazın 1954 yılında yapılan zeytincilik parseli haritası kapsamında kaldığı, zeytincilik parselasyon mazbatası incelendiğinde taşınmazın içerisinde % 60 delice …, % 15 pırnal meşesi, % 15 …, % 5 akçakesme, % 4 sakızlık, % 1 kocayemiş bulunduğunun anlaşıldığı, 1958- 1960 yıllarında çekilen … fotoğraflarında delicelik, makilik olarak göründüğü, delice zeytinlerin doğal olarak yetişen orman ağaçları olduğu, 1983 yılında 2896 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle ıslah edilmiş bulunan zeytinlik sahaların orman tanımından çıkarıldığını, yasadan açıkça anlaşılacağı üzere bu tarihten önceki yabani zeytinliklerin yasal olarak orman olduğu, öncesi orman olan ve zeytincilik sahası olarak orman sınırları dışında bırakılan yabani zeytinliklerin usulüne uygun tahsisi yapılmadıkça orman niteliğini yitirmelerinin söz konusu olamayacağı, taşınmazların 334, 335, 355, 356 numaralı zeytincilik parselleri içinde dağıtım dışı bırakılan alanda kaldığı, dağıtım dışında bırakılan zeytincilik parselleri içindeki … ağaçlarının aşılanmasının yasa anlamında imar- ihya sayılmayacağı ve bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı; iddiası ile davalı adına yapılan tespitin iptali ile Hazine adına tescilini istemiş; davanın devamı sırasında da bu yerin Temmuz 1294 tarih, 28 numaralı tapu kaydı kapsamında kaçak ve yitik kişilerden kalan ve yasalar gereğince Hazineye intikal eden yerlerden olduğunu ve mübadil Rumlardan kalan bu tür yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürmüştür. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların tespitinin iptali ile Hazine adına tesciline, 489 parsel üzerinde bulunan 344 adet … ağacının davalı …, 490 parsel üzerinde bulunan 348 adet … ağacının davalı …, 491 parsel üzerinde bulunan 350 adet … ağacının davalı …, 492 parsel üzerinde bulunan 340 adet … ağacının davalı …, 493 parsel üzerinde bulunan 338 adet … ağacının davalı …’a ait olduğunun tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde şerh verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1985 yılında orman kadastrosu ile 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulamaları birlikte yapılmış 06/10/1987 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli parselin 26/01/1939 tarih ve 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Yasa gereğince parselajı yapılıp zeytincilik parseli olarak belirlenen ve bugüne kadar hiç kimseye tevzi ve tahsis edilmeyen yerlerden olduğu, bu yerin de içinde bulunduğu zeytincilik parselasyon sahası olarak ayrılan yerlerle ilgili olarak orman mühendisinin 17/10/1954 tarihli raporunda “bu yerlerin denizden itibaren % 15-20 meyille yükseldiği, parselaj sahasında % 60 delice …, % 15 pırnal meşesi, % 15 …, % 5 akçakesme, % 4 sakızlık, % 1 kocayemiş” in mevcut olduğunun açıklandığı, bu yere ait orman kadastro tutanaklarının incelenmesinde, yörede zeytincilik parsellerinin bulunduğundan bahisle “3573 Sayılı Zeytinciliği Teşvik ve Islah Yasası uyarınca ormandan tefrik edilmiş orman sayılmayan zeytinlikler olduğuna, bu sahalar içinde kalan mülk ve topraklar hakkında komisyonumuzca bilahare verilecek kararlar ile mülkiyet ihtilafı mahkemeye intikal etmiş yerler hakkında mahkemesince verilecek kararlar saklı kalmak kaydıyla “denilerek bir bölüm yerlerin bu şekilde şartlı olarak orman sınırları dışında bırakıldığı; 1970, 1974, 1984, 1986 ve 2004 tarihli Orman Kadastro Yönetmeliklerinin tümünde “3573 Sayılı Yasa ile bu Yasayı değiştiren 6777 Sayılı Yasaya göre Devlet Ormanlarından tefrik edilmiş, zeytinlik, sakızlık ve harnupluk sahalar için tevzi işlemleri yapılmamış ise Devlet Ormanı olarak sınırlandırılır.” hükümlerinin mevcut olduğu, yine 6831 Sayılı Yasanın 05/11/2003 gün ve 4999 Sayılı Yasa ile değişik 7. Maddesinde “evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosunun orman kadastro komisyonunca yapılacağının” hükme bağlandığı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27/02/2008 gün ve 2008/20-157 Esas- 2008/194 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere delicelik ve yabani zeytinlerin aslının orman ağacı olduğu, ancak 3573 Sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa “hükümlerine göre yetkili makamlarca zeytincilik parseli olarak tahsis edilmesi, daha sonra da imar-ihya koşullarının oluştuğu belirlenerek temlik kararı verilmesi ya da verilen bu temlik kararı uyarınca tapu kaydı oluşturulması durumunda o yerin orman sayılmayacağı, yasa gereği zeytincilik parseli olarak belirlenip tahsis ve temlik edilmeyen yerlerdeki deliceliklerin aşılanmak suretiyle iktisabının mümkün olmadığı, bu tür bir yerin orman sınırları dışında bırakılmasının davalıya bir hak sağlamayacağı, aslı orman olup herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılan taşınmazın 05/11/2003 gün ve 4999 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince her zaman orman sınırları içine alınabileceği ya da Hazine tarafından orman olarak tahsis edilebileceği gözönünde bulundurularak hüküm kurulmuş olmasına ve bozmanın kapsamının dışında kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre davalı gerçek kişinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 10/02/2009 günü oybirliği ile karar verildi.