Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/12417 E. 2008/13163 K. 16.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/12417
KARAR NO : 2008/13163
KARAR TARİHİ : 16.10.2008

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz ve beyanlar hanesindeki şerhin silinmesi davalarının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine, … …, … … … ve diğer paydaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1956 yılında yapılan genel kadastroda tapulama dışı bırakılan alanlarda 1998 yılında yapılan kadastroda, … Köyü 1329, 1330 ve 1332 parsel sayılı sırasıyla 8663.46 m2, 32648 m2 ve 7050 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar tarla niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı … … 1329 ve 1332 sayılı parsellerin, davacılar … ve … …, … … … Köyü 1330 sayılı parselin, S.S. … Yapı Kooperatifi ise 1329, 1330 ve 1332 sayılı parsellerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adlarına tescilini, Davcılar …, … … ve … … … … taşınmazların ortak muris … … adına tapuda kayıtlı olduğunu ve bu kişinin mirasçıları adına tapuya tescilini istemişler, … … (…) ve diğer bir kısım paydaşları, kendilerinin … … kızı …nin mirasçısı olduğunu payları oranında taşınmazın adlarına tescili istemiyle davaya katılmışlardır. … davayı açan avukata vekalet ve … vermediğini bildirerek davadan feragat etmiştir.
… …’ın davasının kabulüne, çekişmeli … Köyü 1329 sayılı parselin … … adına tesciline ilişkin, Kadastro Mahkemesinin 18.10.2000 tarihli ve 1999/7-75 sayılı kararı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 25.03.2003 gün ve 2003/50-883 sayılı bozma kararında özetle (taşınmazın tesbit tutanağında beyanlar hanesinde zilyetlik şerhi bulunmadığından, zilyetlik şerhinin silinmesi istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ancak, Hazinenin taşınmazın zeminine ilişkin de davası bulunduğu, davacılar … … ve paydaşlarının birden fazla tapu kaydına tayandıkları, verilen önel içinde tutundukları tapu kayıtlarını tarih ve sayısını açıkladıkları, mahkemenin dayanılan 1294 tari ve 827 sıra numaralı tapu kaydının tesis tedavüllerini getirmediği ve uygulamadığı, diğer taraftan Hazinenin davasının niteliği gözetilerek taşınmazın bulunduğu yerde orman sınırlandırması yapılıp yapılmadığı, Hazine adına orman sınırları dışına çıkarma işlemlerini yapılıp yaşılmadığnını araştırılmadığı, yetersiz araştırma ile hüküm kurulamayacağı, bu nedenle davacılar … … ve arkadaşlarının tutunduğu 1294 tarih ve 827 numaralı tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavülelleri ile getirtilmesi, başka taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin sorulması, tapu maliklerinin davacılar ile akti yada ırsi ilişkileri bulunup bulunmadığının saptanması, orman kadastrosu ve 6831 Sayıılı Yasanın 2. madde uygulaması yapılmış ise buna ilişkin tutanak ve haritaların getirtilip uygulanması ve çekişmeli parselin orman sınır hattına irtibatlı krokisinin düzenlenmesi, taşınmazın orman sınırları inde olup olmadığının yada Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılıp çıkarılmadığının kesin olarak saptanması, dayanılan tapu kyadının yöntemince uygulanması, taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve bu kayda değer verilip verilemeyeceğinin saptanması, daha sonra davacı … …’ın taşınmazdaki zilyetlik konusunda tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi), … ve paydaşlarının davasının kabulüne ve çekişmeli … Köyü 1330 sayılı parselin davacılar …, … … ile … … adlarına eşit paylarla tesciline ilişkin, Kadastro Mahkemesinin 26.04.2000 tarihli ve 1999/14-9 sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.03.2002 gün ve 2002/1120-1417 sayılı bozma kararında özetle (davacılar … … ve paydaşlarının birden fazla tapu kaydına dayandıkları, verilen önel içinde tutundukları tapu kayıtlarını tarih ve sayısını açıkladıkları, bu nedenle bu tapu kaydını uygulanması gerektiği, yine keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar davacılar … ve arkadaşlarının zilyetliğini doğruladıkları, teknik bilirkişilerin taşınmazın … katmanlarının bozulmadığı fundalık özelliğini yitirmediğinin bildirildiği halde bu çelişkinin giderilmediği, yetersiz araştırma ve bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaya bu nedenlerle, üç uzman bilirkişi ve vasıtasıyla yeniden yapılacak keşifte önceki tanık ve yerel bilirkişisi ile tesbit bilirkişilerinin dinlenmesi, davacılar … … ve arkadaşlarının tutunduğu tapu kaydının yöntemince uygulanması, taşınmazı kapsayıp kapsamadığı ve … ve paydaşlarının zelyitliği karşısında değerini koruyup korumadığının tartışılması, 3. asliye Hukuk Mahkemesinin 1992/587 esasına kayıtlı dava dosyasının getirtilmesi ve çekişmeli taşınmaz ile ilgisinin saptanması taşınmazın imar hya edilip edilmediği, edildi ise ne zaman bittiği, ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, bu zilyetliğin ekonomik amacına uygun olup olmadığının araştırılması ve bilirkişilere uygulamayı gösteren kroki düzenlettirilmesi),
Davaların reddine ve … köyü 1332 sayılı parselin tesbit gibi Hazine adına tapuya tesciline ilişkin, Kadastro Mahkemesinin 26.04.2000 tarihli ve 1999/6-5 sayılı kararı, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 01.02.2002 gün ve 2002/444-608 sayılı bozma kararında özetle (taşınmazın tesbit tutanağında beyanlar hanesinde zilyetlik şerhi bulunmadığından, zilyetlik şerhinin silinmesi istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından Hazinenin temyiz itirazları red edilerek bu konuya ilişkin hüküm onanmış, davacılar … … ve arkadaşları 15.12.1999 günlü, hafta tatilini takip eden celsede verilen dilekçeyle dayandıkları tapu kayıtlarını bildirdikleri, 02.02.2001 tarihli celse de tutundukları tapu kayıtlarını hasrettikleri, bu nedenle tapu kaydının getirtilmesi, tapu maliki ile akti yada irsi ilişkilerini ispatlamaları halinde mahalline uygulanması, zilyetlik konusunda gösterilene tanıkların dinlenmesi tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi) gereğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma kararlarına uyulduktan sonra, davalar birleştirilmiştir. 25.08.2005 tarihinde ölen davacı … … mirasçıları … … ve arkadaşları ile … …(…) ve arkadaşları çekişmeli parsellerin … … Kızı … mirasçıları adına tescili istemiyle davaya katılmıştır. Mahkemece, davacılar … …’ın davasının kısmen kabulüyle çekişmeli … köyü 1329 sayılı parselin tesbitinin iptaline ve … … adına tesciline, davacılar … ve paydaşlarının zilyetliği dayalı davalarını kabulü ile çekişmeli … köyü 1330 sayılı parselin …, … … ve … … adlarına tesciline, davacılar … ve arkadaşlarının ve katılanların davalarının kısmen kabulü ile … köyü 1332 Sayılı Parselin ekli 19.11.2007 günlü krokide (A) ile gösterilen sarıya … 873.11 m2 bölümünün ifrazına ve köyün son parsel numarası verilerek … … kızı … mirasçıları Şükran Boyacı ve arkadaşları adlarına payları belirtilmek suretiyle aynı parselin geri kalan bölümü yönünden davanın reddi ile tesbit gibi Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine, … …, … … … ve diğer paydaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz ve tesbit tutanağının beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin silinmesine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu vardır.Daha sonra 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 25/06/1981 tarihinde, itirazlı yerlerde 08/07/1982 tarihinde ilan edilen ilk tahdidin aplikasyonu ve 2. madde uygulaması ile; daha sonra 2896 Sayılı Yasaya göre yapılıp 15/08/1985 tarihinde ilan edilen ve yine 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp 27/02/1989 tarihinde ilan edilen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1. İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve davacılar … … ve diğer davacı ve katılan gerçek kişilerin tutunduğu 1294 tarih ve 827 sıra numaralı tapu kaydı yöntemince uygulanmamışsa da, 1956 yılında yapılan genel kadastroda uygulanmadığından işlem yeteneğini yitirip tasarruf belgesine dönüştüğü, ayrıca temessük kaydı olduğu, bu nedenle zilyetlikle birleştiğinde hüküm ifade edeceğinden, çekişmeli … köyü 1332 sayılı parselin krokisinde (A) ile gösterilen … … 873,11 m2 bölümü dışındaki bölümüne yönelik davaların reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacılar … …, … … … ile davacı ve katılan gerçek kişilerin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Hazinenin çekişmeli 1329 ve 1330 sayılı parsellerin tamamına ve 1332 sayılı parselin 19.11.2007 tarihli bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen … … 873,11 m2 bölümüne ilişkin temyiz itirazlarına gelince; Mahkemece bu taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacı gerçek kişilerin tutunduğu 1294 tarih ve 827 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı ve adlarına tescil kararı verilen gerçek kişilerin zilyetliğinde olduğu yararlarına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle, bu taşınmazlara ilişkin davaların kabulüne karar verilmişse de,
Dayanılan 1294 tarih ve 827 sıra numaralı tapu kaydı yöntemince uygulanıp çekişmeli taşınmazları kapsayıp kapsamadığı saptanmadığı gibi, yukarıda birinci bendde söz edildiği üzere bu tapu kaydının temessük kaydı olduğundan tasarruf belgesi sayıldığı, bu nedenle ancak zilyetlikle birleştiğinde hüküm ifade edeceği, oysa gerek bozma kararlarından önce gerekse bozma kararlarından sonra yapılan keşiflerde elde edilen bilirkişi raporlarıyla çekişmeli 1330 ve 1332 sayılı parsellerin eğiminin %10 dan fazla olduğu ve maki elemanları ile kaplı, Güneyden devlet ormanına sınır ancak, 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman tahditi dışında oldukları, 1956 yılında … köyünde yapılan genel kadastroda tapulama dışı bırakıldıkları, eski tarihli haritalarda fundalık olarak görüldükleri, eylemli olarak funda ve maki elemanları ile kaplı oldukları, daha sonraki aplikasyon ve 2/B işlemlerine konu edilmedikleri, tarımda hiç kullanılmadıkları, 1329 sayılı parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı, 1956 yılında … köyünde yapılan genel kadastroda tapulama dışı bırakıldığı, daha sonra 1075 parsel sayısı ile tutanak düzenlendiği ancak bu tesbitin iptal edildiği, daha sonraki tarihlerde yapılan 2/B işlemlerine konu edilmediği, sürülü olduğu sınırlarında funda ve maki bitkileri bulunduğu bildirilmiş, bu taşınmazın eğimi eski tarihli haritalarda ne olarak nitelendirildiği saptanmadığı gibi, eğimi de teknik olarak hesap edilmemiştir. Bu nedenlerle çekişmeli parseller için yapılan araştırma ve inceleme yetersiz se de; aşıda açıklanan nedenlerle bu yetersizliğin sonuca etkisi yoktur.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazlara komşu aynı nitelikteki dava dışı parsellerin de aynı nedene dayanılarak yine Hazine adına tesbit edildiği, yine aynı kişiler tarafından aynı nedene dayanılarak dava konusu edildiği, dayanılan tapu kayıtlarının temessük kaydı olduğu, iddia konusu taşınmazları kapsamadığı ve bu taşınmazların zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olmadığı yönünde, aynı gerçek kişiler ile Hazine arasında, Hazine yararına kesin hükümler oluştuğu gibi(örneğin komşu 1334 sayılı parselin Hazine adına tesbitine … ve arkadaşlarının tapuya ve zilyetliği dayanarak itiraz ettikleri, mahkemece dayanılan 1294 tarih ve 827 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında olmadığı ve bu kaydın temessük kaydı olduğu, zilyetlikle birleşmediği taktirde hüküm ifade etmeyeceği, 1334 sayılı parselin fundalık olduğu ve zilyetlikle edinilebilecek yerlerden olmadığı gerekçesiyle Hazine adına tesciline ilişkin … Kadastro Mahkemesinin 22.11.2000 gün 1999/127-89 sayılı kararı, davacı gerçek kişilerin temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.09.2004 gün ve 2004/5950-6949 sayılı kararı ile onandıktan sonra kesinleşmiştir.), çekişmeli parsellerin bulunduğu … köyünde genel arazi kadastrosunun 1956 yılında 5602 sayılı Kadastro Kanunu’nun yürürlüğü sırasında yapıldığı, kadastro sırasında taşınmazların tesbit dışı bırakıldığının tartışmasız olduğu, burada kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın hangi vasıfla tesbit dışı bırakıldığının halledilmesi gerektiği, Tapu ve Kadastro müdürlüklerince çekişmeli parsellerin 1956 yılında yapılan genel kadastroda, hangi nitelikte tapulama dışı bırakıldığının bilinmediği bildirilmişse de, dosya içine getirtilen 1956 yılı genel kadastrosunda tutanağı düzenlenen komşu parsel kayıtları ve krokilerine göre çekişmeli parsellerin işaretlendiği yerlerin fundalık olarak yazılmak suretiyle tapulama dışı bırakıldıkları, esasen 1942 yılı orman kadastrosunda orman olarak belirlenen alanlar ile bütünlük içinde ve orman ile köy toplu … alanları arasında şerit halinde, tampon bölgede yer aldıkları,
3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun uygulanmaya başladığı tarihe kadar kadastrosu yapılacağı ilan edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içerisindeki ormanların tesbit dışı bırakıldığı, bir diğer anlatımla arazi kadastrosu ekiplerinin ormanların kadastrosunu yapmadığı, ancak bölgede daha önce orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiş ise bu işleme ait kayıtların, birliğin tapu kütüğüne aktarılması ile yetinildiği, bölgede orman tahdidinin yapılmadığı durumlarda ise; arazi kadastrosunun yapılacağı bölgedeki, ormanların sınırlandırılmasının Orman Yönetiminden istendiği, Yönetimin orman sınırlarını belirlemesinden sonra arazi kadastro ekiplerinin bu sınırlamayı esas almak suretiyle kadastro çalışmalarını yürüttüğü, bu uygulamanın yukarıda da belirtildiği üzere 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sürdürüldüğü, 3402 sayılı Kanun’un yürürlüğünden sonra ise anılan kanun’un 4. maddesi gereğince işlem yapıldığı, her olaya olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan yasa hükümlerinin uygulanması gerekeceği, bu nedenle dava konusu somut olayın 5602 sayılı Kanun hükümleri gereğince irdelemesinin yapılıp uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesinin zorunlu olduğu, 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında davaya konu taşınmazlarla, bu taşınmazların Güneyinde bulunan arazi bölümlerinin kısmen aynı şekilde tesbit dışı bırakıldığı, yörede ilk orman kadastrosunun 1942 yılında yapıldığı, daha sonra 1744 sayılı yasa döneminde ve 2896 Sayılı Yasa döneminde aplikasyon ve 2/B işlemi yapılmışsa da … bir orman kadastrosu yapılmadığı, 1942 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda sadece devlet ormanlarının sınırlandığı, bu çalışmada üretilen tutanak ve haritaların uygulanması suretiyle 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre devlet ormanı niteliğiyle sınırlanan ormanların belirlenebileceği, 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre devletleşen ormanların saptanamayacağı, bu nedenle çekişmeli parsellerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı ve hukuki durumunun 4785 ve 5658 sayılı yasa hükümlerine göre saptanacağı, çekişmeli parsellerin 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre devletleşen yerlerden olup olmadığının eski tarihli haritalar ve … fotoğrafları uygulanarak belirlenebileceği, somut olayda çekişmeli parsellerin eski tarihli haritalarda ne şekilde nitelendirildiği saptanmamışsa da, Orman Yönetimi tarafından dosyasına gönderilen memleket haritalarında çekişmeli 1330 ve 1332 sayılı parsellerin tamamen, 1329 sayılı parselin ise kısmen yeşil renkle boyanarak gösterilen çalılık olduğunun çıplak gözle bile görülebildiği, eylemli olarak çekişmeli 1330 ve 1332 sayılı parsellerin tamamının funda ve maki bitki örtüsü ile kaplı olduğu, 1329 parselin eski tarihli haritada açık alan olarak görülen kısmının ise etrafının tamamen makilik olduğu, yine eylemli olarak da kısmen maki ve fundalık olduğu kısmen açık alan olduğu ancak bu açık alanın etrafının da maki ve fundalık nitelikteki devlet ormanı ile kaplı olduğu, bu nedenlerle, 4785 sayılı yasa hükümleri gözetilerek henüz orman kadastrosunun yapılmayan çekişmeli parsellerin, orman alanları ve toplu … alanlarına göre konumu, orman ile arasında ayırıcı bir unsurun olmayışı ve arazi kadastrosunun yapıldığı yıllardaki kadastro ekiplerinin ormanlarla ilgili yukarıda anlatılan çalışma yöntemleri nazara alındığında, davaya konu taşınmazların yer aldığı arazi bölümünün de 1956 yılındaki genel kadastroda orman olarak tesbit dışı bırakıldığının kabulü gerekeceği, her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazların öncesinin orman olmadığını, üzerinde imar-ihyayı gerektirecek nitelikte maki veya benzeri bitki örtüsünün bulunmadığını, taşınmazların davacılara satış ile intikal … davacılar tarafından 30-40 yıldır kullanıldığını ifade etmişler ise de; bir kadastro işlemi olan tesbit dışı bırakma işlemine, zemine ve eylemli duruma uygun düşmeyen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemeyeceği, çekişmeli 1329 sayılı parselin memleket haritasında işaretlendiği yer kısmen açık görülse de çevresinin tamamen 1956 tarihli memleket haritasında çalılık olarak nitelenmesi nedeniyle, taşınmazın öncesinin orman olmadığının bunu iddia eden tarafça maddi ve kesin delillerle kanıtlanması gerekeceği, davacı tarafın taşınmazın öncesinin orman olmadığını kesin delillerle kanıtlayamadığı, 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesinin “Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaçcık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır.” hükmü gereğince, Zaman içinde taşınmaz üzerindeki orman örtüsünün kaldırılmış olmasının o yerin orman niteliğini kaybettiği anlamına gelmeyeceği, sayılı toprağı ile birlikte orman olan çekişmeli parsellerin zilyetlikle iktisabının da mümkün olmadığı(Yüksek Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2002 gün ve 2002/8-183-18712.05.2004 gün ve 2004/8-242-292 Sayılı kararları aynı yöndedir.), 02.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4999 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. Madde 1. fıkrası “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanların, hususi ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti ile 2 nci madde uygulamaları ile ilgili olarak kadastrosu kesinleşmiş yerlerde tespit edilen fenni hataların düzeltilmesi işleri orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” Hükmünün getirildiği, bu hükümle orman kadastro komisyonlarına daha önce sınırlaması yapılmış olup da her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunu yapma görev ve yetkisinin verildiği, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmelik’in 10. maddesinin a bendinde de orman kadastro komisyonlarının aynı görev ve yetkisi tekrarlandıktan sonra 26/h Maddesinde “Her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar,” ın devlet ormanı olarak sınırlandırılacağının öngörüldüğü, bu şekilde çekişmeli parseller ilerde yapılacak bir orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılabileceği yada Hazine tarafından orman olarak kullanılmak üzere Orman Yönetimine tahsis edilebileceği, orman sayılan yerlerin tapu yada kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği, kaldı ki çekişmeli parsellerin eylemli yapıları ve bitki örtüleri itibariyle, zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı, dayanılan kaydın çekişmeli parsellere uymadığı gibi tespit tutanaklarının düzenlendiği güne kadar zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının da adlarına tescil kararı verilen kişiler yararına oluşmadığı, çekişmeli parseller ile aynı konuda ve birbirinin devamı durumunda olan 1334 sayılı parsel hakkında aynı gerekçelerle verilen red kararının da kesinleştiği gözetilerek, gerçek kişilerin davalarının tümden reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: 1. Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle; davacılar … …, … … … ve dava arkadaşlarının çekişmeli 1329 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 873,11 m2 bölümü dşındaki bölümlerine ilişkin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Yukarıda ikinci bendde açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile çekişmeli … köyü 1330 ve 1332 sayılı parsellerin tamamı ve 1329 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) ile gösterlen 873,11 m2 yüzölçümündeki bölümüne ilişkin hükmün BOZULMASINA 16.10.2008 günü oybirliği ile karar verildi.