Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/11293 E. 2008/12999 K. 14.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11293
KARAR NO : 2008/12999
KARAR TARİHİ : 14.10.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyü … mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşamı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile … bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilmiş bulunan 3768.26 m2’lik bölümünün davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 2001 yılında yapılıp 22/03/2004 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1955 yılında yapılmış ve 06/01/1956 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 3768.26m2 yüzölçümlü taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığı, Medeni Yasanın 713 ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddelerinde yazılı imar – ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluştuğu kabul edilerek davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
Ne var ki; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Çekişmeli yere komşu bulunan 194 sayılı parsel tapulama sırasında vergi kaydına dayalı olarak 55100 m2 yüzölçümü ile tarla niteliğinde davacı … ve … oğlu …’un da paydaş olduğu kişiler adına tespit edilmiştir. Hazinenin, bu yerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığı iddiası ile açmış olduğu davanın Tapulama Mahkemesinin 1979/132 Esas – 1987/132 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılaması sonucunda vergi kaydı kapsamında kalan 50000m2 yüzölçümündeki yerin tespit malikleri adına, miktar fazlası olan 5100m2 yüzölçümündeki yerin ise “hiç kimsenin kullanımında olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki çalılık”a bitişik olması ve zilyetliğin de süre ve kullanım biçimi yönünden kazandırıcı nitelikte olmaması nedeniyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, bu karar kesinleşerek Hazine adına tescile karar verilen yer 499 sayılı parsel altında Hazine adına tapuya kaydedilmiştir.
Temyize konu dosyada, davacı … ve … oğlu …’un adına tescilini istediği yer 499 parsel numarası alan yere güney hududundan bitişik ve Tapulama Mahkemesinin 1979/132 Esas – 1987/132 Karar sayılı dava dosyasında “hiç kimsenin kullanımında olmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki çalılık “ olarak nitelendirilen yerdir. Tapulama Mahkemesi dosyasında 29/05/1986 tarihinde yapılan keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar buranın “ halen görüldüğü gibi taşlık, çalılık “ olduğunu bildirmişler; 21/06/1986 tarihli bilirkişi raporunda da yer taşlık – çalılık olarak gösterilmiş ve mahkemece de bu doğrultuda hüküm kurulmuştur. Bu bilgilerden taşınmazın o tarihlerde halen taşlık çalılık olduğu anlaşılmaktadır. Temyize konu tescil istemli dava 18/07/2006 tarihinde açılmıştır. Bu tür yerlerin kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile elde edilebilmesinin koşulu imar- ihyanın tamamlanmasından sonra en az 20 yıl süre ile zilyet olunmasıdır. 18/07/1986 tarhinde halen taşlık- çalılık olan bir yerin temyize konu davanın açıldığı tarihe kadar hem tam anlamıyla imar- ve ihya edildiği, hem de 20 yıl ekonomik amacına uygun bir biçimde zilyet edildiği düşünülemez. İmar ve ihyanın bu kadar kısa sürede tamamlanmış olması hayatın olağan akışına aykırıdır.
Yörede 2001 yılında orman kadastrosu yapılmış, 22/03/2004 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir. Bu durumda 2004 yılında kesinleşen orman kadastro çalışmaları ile orman sınırları dışında bırakılıncaya kadar taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu, orman niteliği taşıyan bir yerde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımadığı, davacı yönünden 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetlik koşullarının oluşmadığının kabulü gereklidir.H.G.K.nun 12.05.2004 gün ve 2004/8-242/292 S.K. da bu doğrultudadır. Değinilen yönler göz ardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların incelenmesine bu aşamada yer olmadığına 14/10/2008 günü oybirliği ile karar verildi.