Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/11065 E. 2008/14607 K. 06.11.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/11065
KARAR NO : 2008/14607
KARAR TARİHİ : 06.11.2008

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Kadastro sırasında … köyü … Mevkii 112 ada 159 parsel sayılı 76,99 m2 yüzölçümündeki taşınmaz altı kargir üstü ahşap iki katlı bina ve arsası niteliğiyle, kimin olduğu bilinemediğinden Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişi taşınmazın orman ve Hazine ile ilgisi olmadığını, yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetiği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu, tespitinin iptalini ve adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece …’in davasının kabulüyle, çekişmeli parselin tespitinin iptaline ve davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 4/3 maddesi gereğince yapılmış, çekşimeli taşınmaz bu işlemde orman sınırları dışında bırakılmıştır.
Resmi belge niteliğindeki eski tarihli memleket haritası, amenajman planı ve … fotoğrafları ile dava nedeniyle kesinleşmemiş olan orman kadastrosunun uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi kurulu raporuyla, çekişmeli parselin öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu, üzerinde birkaç adet meyve ağacı ve davacıya ait beton ev bulunduğu bildirilmiş, mahkemece taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.01.2001 gün ve 2000/8-1836-2001/13; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 17.02.2004gün ve 2003/8340-894; Aynı Dairenin 09.03.2004 2003/9190-1666; Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.02.2002 gün ve 2002/269-976 Sayılı Kararlarında da değinildiği gibi, …, genel bir tanımıyla “bir veya birkaç köy, kasaba halkının yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için tahsisen veya kadimen yararlandığı arazi parçaları” olarak ifade edildiği, Yaylak; mer’a ve kışlaklar gibi köy ve belde halkının ortak yararlanmasına terk ve tahsis edilen mülkiyeti Hazineye ait yerlerden olduğu,, Medeni Yasanın 641 ve 3402 Sayılı Yasanın 16/B madde hükümleri uyarınca kamu malı niteliğinde ve sınırlandırmaya tabi olup kazandırıcı zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile edinilmeyeceği, M.K.nun 912. maddesi hükmüne göre özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilemeyeceği, bu tür yerlerden doğal olarak yararlanabilmenin gereği, yaylalar üzerinde geçici nitelikte basit bina ve hayvan ağılı bulunabileceği, ancak yerleşim amacına yönelik kalıcı inşaat ya da … yapılmış olması sonucu zilyetlik süresi ne olursa olsun yaylalarda özel mülk olarak … kazanılamayacağı,
-2-
2008/11065-14607

4342 Sayılı Mera Yasasının 4/1. Maddesinin gereğince “ Mera, yaylak ve kışlakların kullanma … bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altında.” Olduğu gibi, çekişmeli taşınmazda ve aynı bölgedeki benzer taşınmazlar için yapılan keşiflerde yerel bilirkişi ve tanıklar bu taşınmazların … Yaylasında bulunduğunu bildirdikleri, eski tarihli haritalarda çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer ve etrafına … Yaylası nitelendirilmesi yapılmak suretiyle harita üzerine yazıldığı, H.Y.U.Y.’nın 238/2. maddesinin “Maruf ve Meşhur olan hususlar münazaalı sayılmaz.” hükmü gereğince dava konusu taşınmazın bulunduğu …, Büyükküreci, Oluk Başı, Mitisin, ve Ürün Yaylası gibi aynı bölgede bulunan yaylaların, sadece bölge halkı tarafından bilinmeyip, herkesin bildiği ve tanıdığı, yurt genelinde maruf yaylalar olduğu, umumun kullanımına ait yaylaların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği, bir an için taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilebilecek yerlerden olduğu kabul edilse bile, sadece ev yapmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin de taşınmazın ekonomik amacına uygun olmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı olduğu biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/11/2008 günü oybirliği ile karar verildi.