YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/10907
KARAR NO : 2008/12146
KARAR TARİHİ : 06.10.2008
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 18.03.2008 gün ve 2008/1179-1109 sayılı bozma kararında özetle: “Çekişmeli … Köyü 105 ada 64 sayılı parsel tarla niteliği ile belgesizden zilyetliğe dayalı olarak köy tüzelkişiliği adına tespit edilmiş, davacı parselin kendi zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla dava açtığı; mahkemece, taşınmazın sınırında eylemli orman olması nedeniyle Hazinenin davaya dahil edildiği, kural olarak; ormanların çıplak mülkiyetinin Hazineye, kullanım hakkının Orman İdaresine ait olduğu; husumet yaygınlaştırılarak Orman Yönetiminin davaya dahil edilmesi, tahdide ilişkin evrakların getirtilmesi, bundan sonra uzman orman ve … bilirkişi aracılığı ile keşif yapılarak taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu … Köyü 105 ada 64 nolu parselin tespitinin iptali ile davacı … oğlu … … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır.
Kadastro sırasında çekişmeli … Köyü 105 ada 64 parsel numaralı taşınmaz, 25 yılı aşkın köy tüzelkişiliğinin zilyet ve tasarrufunda olduğundan bahisle tarla niteliğiyle köy tüzelkişiliği adına tespit edilmiş; davacı, taşınmazın … yıllardan beri kendi tasarrufunda olduğunu, yargılama sırasındaki beyanlarında dayısı …ten kendisine kaldığını ve Sulh Ceza Mahkemesinin 1988/1739-348 sayılı ilam ile de lehine kesin hüküm olduğunu ileri sürerek dava açmıştır.
Mahkemece; çekişmeli taşınmazın uzman orman bilirkişiler kurulu aracılığı ile resmi belgelere dayalı olarak yapılan incelemede orman sayılmayan yerlerden olduğu kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuşsa da, kurulan hüküm ve ulaşılan sonuç, dosyadaki bilgi ve belgelere ve taşınmazın eylemli durumuna aykırı düşmektedir.
Hükme dayanak alınan orman bilirkişiler kurulu … Yurdakul ve arkadaşlarının düzenlediği 10.06.2008 tarihli raporlarında, yörede 1965 yılında çekilen … fotoğrafında ve 1970 yılında bütünlemesi yapılan memleket haritasında çekişmeli taşınmazın beyaz renkli açık alanda yer aldığı haritaların incelenmesinde münferit ve dağınık vaziyette meşe ve … ağaçlarının görüldüğü, taşınmazın ekili ve sürülü olmadığı, üzerinde bir adet yaşlı … ile beş-altı adet civar ormandan tohumlama ile gelmiş beş-altı yaşlarında kızılçam fidanı bulunduğu, yer yer de … otları ve laden ağaçları ile kaplı olduğu, kuzeyinde ortalama 25 metre genişliğinde eylemli durumda sürgünden gelmiş 15-20 yaş meşe baltalığı görürümünde dar bir şerit halinde meşe gençliği olduğunu bildirmişler, dosyadaki fotoğrafından taşınmazın eğimin yüksek olduğu, orman bütünlüğünü bozduğu ve ormandan ayrıca unsur olmadığı ve taşınmazın doğu yönde 105 ada 1 numaralı geniş orman parseline bitişik oluduğu anlaşılmaktadır.
Davacının dayandığı, Sulh Ceza Mahkemesinin 1988/1739-348 sayılı dosaysında 12.05.1989 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar çekişmeli taşınmazın sınırında bulunan köy çeşmesine bakmak koşulu ile bu tarlayı davacı …’nın dayısı … …’in başka köye yerleşmesi nedeniyle yeğenlerine bıraktığı, yaklaşık keşiften altı yıl öncesine kadar ekildiği, 6 yıldan bu yana tarımsal amaçla kullanılmadığı, taşlı ve kıraç arazi olduğu, meşe dallarından yakacak ve evcil hayvanlar için yapraklarından yiyecek olarak yararlanıldığı, ceza dosyasının müştekisi … …, bu yerin kendisine ait meşelik arazi olduğunu, …’nın bu taşınmaz üzerinde bulunan 15 steri aşkın meşe ağacını kestiğinin keşif tarihinde saptandığı, 18.05.1989 tarihli … bilirkişi raporunda taşınmaz eğiminin % 30 olduğu, ceza dosyasındaki 12.01.1983 tarihli köy ihtiyar heyeti kararında ise; … …’in seneler önce … Köyüne yerleşmesi nedeniyle taşınmazın köy çeşmesine bakılmak koşuluyla köy halkından … …’ya kullanması için verildiği ancak … …’nın da köy çeşmesine bakmadığından bu tarihten beri bu taşınmazın köy tarlası olarak kullanılmasına karar verildiği ve bu karara dayanılarak da tarla niteliği ile köy tüzelkişiliği adına kadastro sırasında tespitinin yapıldığını bildirmişlerdir.
Tüm bu maddi olaylar ve olgulardan çekişmeli taşınmazın öncesinin … …’e ait iken, köyü terketmesi sonucu muhtelif kişilerce kullanıldığı, zaman zaman ceza davasına konu olacak şekilde mülkiyeti çekişmeli olduğu, düzenli şekilde … arazisi olarak kullanılmadığı gibi, resmi belgelerde ve yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarında taşınmaz içerisinde eylemli olarak meşe ağaçları olduğu, zaman zaman kesildiği, yapraklarının hayvanlara yedirildiği, taşınmazın bu haliyle … fotoğrafı ve memleket haritalarındaki görünümünden de anlaşıldığı üzere öncesinin orman olduğu gibi 12.05.1989 tarihinde yapılan ceza dosyasının keşfi sırasında dahi kullanılan yer olmadığı, zilyetliğin ekonomik amaca uygun bulunmadığı, halen meşe sürgünleriyle kaplı eylemli orman olduğu ve bu haliyle özel mülkiyete konu yerlerden de olmadığı gibi davacı … yararına 3402 Sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/10/2008 günü oybirliği ile karar verildi.