Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2008/10893 E. 2008/13954 K. 27.10.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/10893
KARAR NO : 2008/13954
KARAR TARİHİ : 27.10.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, … Beldesi 2879 parsel sayılı taşınmazın tamamının öncesinin orman olduğunun, yörede 13.04.1999 tarihinde ilan edilen ve kesinleşen 2/B uygulaması sınırları içinde kaldığını, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin (A) ile işaretli 6154.04 m2’lik kısmının 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi ile orman sınırları dışına çıkarıldığı anlaşıldığından, davalı adına olan tapu kaydının iptaline ve çevre orman parselleri ile birlikte orman niteliği ile Hazine adına tesciline, tapunun beyanlar hanesinde 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarıldığının şerh verilmesine, kalan kısımlara yönelik davanın reddine, davanın açılmasına davalı sebep olmadığından ve dava konusu taşınmaz OTS içine alındıktan sonra davalının tapusu oluştuğundan davacı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,aynı nedenle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 16/01/2007 Tarih 2006/16303 – 2007/147 Sayılı bozma ilamında özetle; “mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hükme yeterli olmadığı, hükme esas alınan orman ve harita mühendisi bilirkişilerinin ortak raporlarında çekişmeli parselin bir kısmının orman tahdit sınırları dışında kaldığını bildirerek orijinal orman tahdit hattı üzerinde basitçe yerini gösterdikleri, düzenlenen kroki ise, yalnızca çekişmeli parsel ve yakın çevresindeki bir-iki orman sınır hattının gösterilmiş olup, komşu parsellerle birlikte geniş çevreye ait bir uygulama yapılmadığından raporun denetleme olanağının bulunmadığı, taşınmazın memleket haritasındaki konumu irdelenmişse de rapor içeriğindeki açıklamalar ile memleket haritasındaki konum gösteriminin de çelişkili olduğu, kararda kavram karmaşası da bulunduğu, bir yerin orman sayılan yer olması ile 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi ile orman sınırları dışına çıkartılan yerlerden olmasının farklı kavramlar olduğu, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilen bir yerin tapu kaydı üzerine 2/B madde uygulama sahasında kaldığına ilişkin şerh verilemeyeceği, tüm bunlardan ayrı olarak; yargılama giderlerinin davacı Hazine üzerinde bırakılması ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin de doğru olmadığı, H.Y.U.Y.nın 94.maddesinde davayı kabul eden tarafın da mahkum olmuş gibi mahkeme masraflarını ödemeye mecbur olduğu açıklandıktan sonra aleyhine hüküm kurulan tarafın hal ve vaziyeti ile aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermemiş olması ve ilk oturumda davayı kabul etmiş olması halinde mahkeme masraflarından sorumlu tutulamayacağının belirtildiği, anılan yasa hükmünün bir istisna maddesi olup davanın kabulü durumunda ve belirtilen şartların oluşması halinde uygulanabileceği, temyize konu davada davanın kabulü gibi bir durumun söz konusu olmadığı; Hazine, taşınmazın tümünün öncesinin orman olduğu iddiasında bulunduğuna göre, orman kadastrosunun 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önce yapılması nedeniyle 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. bendinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalmadan taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olduğu iddiası ile her zaman dava açabileceği, davanın yalnızca 2/B madde uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan bölüm hakkında olmadığı, ilk orman tahdidinin 1942 – 1943 yıllarında 3116 Sayılı Yasaya göre yapıldığı ve bu yasaya göre sadece devlet ormanları belirlenmiş olup, 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu oluşan kesinleşmiş tahdit haritalarının sınır dışında kalan taşınmazların orman niteliğini ve hukuki durumunu saptamakta yeterli olmadığı, bu şekildeki taşınmazların orman olup olmadığının 4785 ve 5658 Sayılı Yasalara göre çözümlenmesi gerektiği, 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar hiçbir işleme gerek olmaksızın devletleştirildiği, devletleştirilmiş ormanların bazılarının sonradan yürürlüğe giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulduğu ve iadenin koşullarının yasada gösterildiği, mahkemece; öncelikle, “orman sınırlandırılması 4785 Sayılı Yasa hükümleri nazara alınmadan yapıldığından” eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenejman planı ilgili yerlerden getirtilip; önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir uzman harita mühendisinden oluşacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde yeniden yapılacak inceleme ve keşifte yörede 1943 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşmiş tahdit haritası ile 1990 yılında 3302 Sayılı Yasaya göre yapılan 2/B madde haritaları ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanması, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 3 yada 4 orman sınır noktasını gösterir biçimde çekişmeli taşınmazın ilk tahdit haritası ve 2/B madde haritasındaki konumunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, eğer taşınmazın tamamının veya bir kısmının tahdit sınırları dışında kaldığı saptanırsa memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenejman planı çekişmeli taşınmazla birlikte çevre araziye de uygulanmak sureti ile taşınmazın bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi, taşınmazın bu haritalar üzerinde konumlarının gösterilmesinin sağlanması; sonuçta kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı belirlenen yerlerin orman; usulen yapılan 2/B uygulama sınırları içinde kaldığı belirlenen yerlerin ise, hali hazır niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi “ gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli Büyük Çavuşlu Beldesi 2879 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 6154.04m2lik bölümünün Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, bu bölümün tapu kaydının beyanlar hanesinde 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan yer olduğunun şerh verilmesine, taşınmazın kalan bölümleri hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, parselin tamamının öncesinin orman olduğu, kesinleşen 2/B uygulaması sınırları içinde kaldığı iddiası ile açılan tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1942 yılında 4785 Sayılı Yasa hükümleri nazara alınmaksızın 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman kadastrosu ile 13.04.1990 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit harita ve tutanaklarına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın 1942 yılında kesinleşen ve Nisan 1954 tarih 13 numarada Hazine adına tescil edilen 779 hektar yüzölçümlü Sazlıdere Devlet Ormanı sınırları içinde kaldığı, ve 1999 yılında ilan edilerek kesinleşen işlemle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, 1942 yılında kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kalıp Nisan 1954 tarih 13 numarada Hazine adına tapuya orman niteliği ile tescil edilen taşınmaz hakkında daha sonra 1978 yılında yapılan arazi kadastrosunun 766 Sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 Sayılı Yasanın 22/1. maddesi gereğince ikinci kadastro olması nedeniyle hükümsüz sayılacağı, aslı orman olan ve özel mülkiyete konu olmayacak taşınmaz hakkında sonradan oluşturulan tapu kaydının taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğinden malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı (H.G.K.30.05.2001 gün 2001/1- 464-470 ve 19.02.2003 gün 2003/20-102-90 ve 1. Hukuk Dairesinin 11.09.1989 gün 1989/8162-9363 sayılı kararları) ve yine kamu malı olan ormanların her nasılsa özel mülk olarak tapuya tescil edilmesi halinde bu tür yerleri edinen kişilerin M.Y. 1023 maddesindeki tapuya … ilkesinden yararlanamayacağı, Hazine ya da Orman Yönetimi tarafından 3402 Sayılı Yasanın 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye bağlı kalınmadan her zaman tapu kaydının iptali ve tescil isteği ile dava açılabileceği, davalı tarafça koşulları varsa sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince satış bedelinin sorumlu kişilerce kendisine ödenmesinin istenebileceği gözetilerek hüküm kurulmuş olduğu anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 27/10/2008 gününde oybirliği ile karar verildi.