Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/5698 E. 2007/7433 K. 05.06.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/5698
KARAR NO : 2007/7433
KARAR TARİHİ : 05.06.2007

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ile davalılar …, … ve … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …, 29.09.1072 tarihli dava dilekçesi ile 466-467-ve 468 orman sınır noktaları ile çevreli 300.000 m2’lik kısmın orman tahdidi dışında bırakıldığını bu taşınmazın dört tarafının orman arazisi ile çevrili olduğunu bildirerek bu kısma ilişkin orman tahdidinin iptali ile taşınmazın orman sınırları içine alınması talebi ile dava açmıştır. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.1980 tarih 1972/770-1980/123 sayılı kararı ile …’ya ait taşınmazın 4500 m2’lik, …’e ait taşınmazın tamamın, …’e ait taşınmazın 3200 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 19500 m2’lik, …’a ait taşınmazın 13000 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 6500 m2’ik ve …’a ait taşınmazın 23000 m2’lik kısımlarının orman tahdit sınırları içine alınmasına, bu kısımlara yönelik davalıların elatmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı … Yönetiminin temyizi üzerine 14. Hukuk Dairesinin 13.10.1980 tarih 1980/4437-4821 sayılı kararı ile “Mahkemece yapılan keşifte sadece davalılardan … ile ilgili taşınmaz üzerinde inceleme yapıldığını , diğer taşınmazların durumu hakkında mahalli bilirkişinin bilgisine baş vurulmadığı, Orman Bakanlığının 11.04.1977 tarihli yazısının uygulanmadığını; orman bilirkişi raporunun ek raporla çeliştiği ve 4785, 5658 ve 6831 Sayılı Yasa hükümleri dikkate alınarak araştırma ve inceleme yapılması gerektiğine değinilerek” bozulmuştur. … Asliye Hukuk Mahkemesi bozmadan sonra 14.06.1990 tarihinde davanın görev nedeni ile reddine dosyanın görevli kadastro mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; hüküm Orman Yönetiminin temyizi üzerine 14. Hukuk Dairesinin 21.09.1990 tarihli ilamı ile onanarak kesinleşmiş ve dosya Kadastro Mahkemesine gönderilmiştir. Kadastro mahkemesinin 30.06.1993 tarih 1991/7-1993/7 sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetiminin temyizi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 24.10.1994 tarih 1993/9952-1994/12639 sayılı kararı ile “… Asliye Hukuk Mahkemesince …’ya ait taşınmazın 4500 m2’lik, …’e ait taşınmazın tamamın, …’e ait taşınmazın 3200 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 19500 m2’lik, …’a ait taşınmazın 13000 m2 lik , …’ye ait taşınmazın 6500 m2 lik ve …’a ait taşınmazın 23000 m2 lik kısımlarının orman tahdit sınırları içine alınmasına, bu kısımlara yönelik davalıların el atmasının önlenmesine karar verildiği ve bu kısımlara ait hükümlerin davalı gerçek kişilerce temyiz edilmeksizin kesinleştiği, davacı … Yönetiminin bu bölümleri de içerecek şekilde davasının red edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ve bu bölümler dışındaki kısımlara yönelik olarak resmi belgelere dayalı olarak inceleme yapılması gerektiği gereğine değinilerek”
bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve … Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.1980 tarih 1972/770-1980/123 sayılı kararı ile …’ya ait taşınmazın 4500 m2’lik, …’e ait taşınmazın tamamın, …’e ait taşınmazın 3200 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 19500 m2’lik, …’a ait taşınmazın 13000 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 6500 m2’lik ve …’a ait taşınmazın 23000 m2’lik bölümleri hakkında yönetiminin davası kabul edildiğinden ve hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bu bölümlerin orman vasfı ile Hazine adına tesciline, davalı …’ya ait taşınmazın 11873,47 m2’lik, …’e ait taşınmazın 9997,45 m2’lik, …’ya ait taşınmazın 8860,49 m2’lik (tamamı), …’a ait taşınmazın 1869,29 m2’lik (tamamı), …’e ait taşınmazın 10096,45 m2’lik (tamamı) …’a ait taşınmazın 819,10 m2’lik, …’a ait taşınmazın 7865,59 m2’lik …’ya ait taşınmazın 3424,32 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 8/882,75 m2’lik ve …’a ait taşınmazların 18114,88 m2’lik ve 1322,37 m2’lik kısımlarının orman sayılmayın yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın reddine, …’a ait taşınmazların 3365,96 m2’lik ve 8341,98 m2’lik kısımlarının orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm davacı … ile davalılar …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman tahdidine itiraz davası niteliğindedir.
… ilçesi … köyünde dava tarihinden önce yapılan ve 15.10.1971 tarihinde ilan edilen orman kadastrosu vardır.
1- Bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 09.05.2006 tarihli rapora ekli krokide 14 numarası ile gösterilen 6500 m2’lik bölümün orman olduğu daha önceki mahkeme kararı ile belirlenmiş olup, bu hüküm … tarafından temyiz edilmemiş olup bu bölümün orman olduğu kesinleşmiş olduğundan davalı …’nin temyiz talebinin reddine,
2- Davalı … tarafından hüküm, bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 09.05.2006 tarihli rapora ekli krokide 1 ve 2 numarası ile gösterilen 3365,96 m2’lik ve 8341,98 m2’lik bölümlere yönelik olarak temyiz edilmiş olup bu bölümlerin keşif tarihinde çalılık niteliğinde olduğu, davalı tarafından kullanılmadığı, davalının zilyetliğinin bulunmadığı anlaşıldığından Davalı …’ın temyiz talebinin reddine,
3- Davalı … tarafından hüküm bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen 09.05.2006 tarihli rapora ekli krokide 11 numarası ile gösterilen 867,10 m2’lik ve 13582,68 m2’lik bölümlere yönelik olarak temyiz edilmiş olup, 867,10 m2’lik bölümün kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kaldığı, 13582,68 m2’lik bölümün ise orman olduğu daha önceki mahkeme kararı ile belirlenmiş olup, bu hüküm … tarafından temyiz edilmemiş olup, bu bölümün orman olduğu kesinleşmiş olduğundan davalı … temyiz talebinin reddine,
4- Orman Yönetiminin temyiz itirazlarına gelince: Orman Genel Müdürlüğü vekili 25.09.1972 tarihli dilekçesi ile … Köyü, … Mevkiinde 466-467-468 orman sınır noktalarının batısında kalan yaklaşık 300.000 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tümünün bitişikteki devlet çam koru ormanının davamı niteliğinde orman sayılan yerlerden olduğu halde 18 nolu komisyon tarafından orman sınırları dışında bırakıldığını yaklaşık 300000 m2’lik bu bölümün orman sınırları içine alınmasını ve davalı gerçek kişilerin bu yerlere el atmasının önlenmesi talebi ile dava açmıştır. Mahkemece Orman Yönetiminin davasının sadece fenni bilirkişiler … tarafından çizilen krokide 1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14 numaraları ile işaretlenen yerler olduğu kabul edilerek …’ nun kullandığı 4 nolu yerin 4500 m2’lik, …’Ün kullandığı 5 nolu yerin 10251,83 m2’lik (tamamının), …’in kullandığı 6 nolu yerin 3200 m2’lik, … ‘nin kullandığı 11 nolu yerin 19500 m2’lik (tamamının), …’ın kullandığı 10 nolu taşınmazın 13000 m2’lik, …’nin kullandığı 14 nolu taşınmazın 6500 m2’lik ve …’ın kullandığı 12 nolu taşınmazın 23000 m2’lik bölümlerinin orman sayılan yerlerden olması nedeniyle yönetimin davasının kabulüne diğer bölümlere yönelik davanın reddine dair verilen 25.04.1980 gün ve 1972/770-123 sayılı karar gerçek kişiler tarafından temyiz edilmemiş olduğundan orman olduğu belirlenen bölümler yönünden kesinleşmiş diğer bölümler yönünden Orman Yönetiminin temyizi üzerine araştırmaya yönelik olarak 14. Hukuk Dairesinin 13.10.1980 tarih 1980/4437-4821 sayılı kararı ile bozulmuştur. Mahkemenin bozmaya uyarak davanın reddine dair verdiği 30.06.1993 gün 1991/7-7 sayılı kararı Orman Yönetiminin temyizi üzerine 20.hukuk dairesinin 24.10.1994 gün 1993/9952-12639 sayılı kararı ile Önceki kararla davacı … yararına oluşan usulü kazanılmış hakkın göz önünde bulundurulmadığı ve 14. Hukuk Dairesi kararında belirtildiği gibi orman sayılmayan bölümler yönünden yapılan araştırmanın yetersiz olduğuna işaret edilerek bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak ve usulü kazanılmış hak göz önünde bulundurularak davanın kısmen kabulüne ve … Aslıyı Hukuk Mahkemesinin 25.04.1980 tarih 1972/770-1980/123 sayılı kararı ile …’ya ait taşınmazın 4500 m2’lik, …’e ait taşınmazın tamamın, …’e ait taşınmazın 3200 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 19500 m2’lik, …’a ait taşınmazın 13000 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 6500 m2’lik ve …’a ait taşınmazın 23000 m2 lik bölümleri hakkında yönetiminin davası kabul edildiğinden ve hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmeksizin kesinleştiğinden bu bölümlerin orman vasfı ile hazine adına tesciline,Davalı …’ya ait taşınmazın 11873,47 m2’lik, …’e ait taşınmazın 9997,45 m2’lik, …’ya ait taşınmazın 8860,49 m2’lik (tamamı), …’a ait taşınmazın 1869,29 m2’lik (tamamı), …’e ait taşınmazın 10096,45 m2’lik (tamamı) …’a ait taşınmazın 819,10 m2’lik, …’ ait taşınmazın 7865,59 m2’lik …’ya ait taşınmazın 3424,32 m2’lik, …’ye ait taşınmazın 8/882,75 m2’lik ve …’a ait taşınmazların 18114,88 m2’lik ve 1322,37 m2’lik kısımlarının orman sayılmayın yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın reddine, …’a ait taşınmazların 3365,96 m2’lik ve 8341,98 m2’lik kısımlarının orman sayılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmiş ise de yönetimin dava konusu ettiği yaklaşık 300000 m2’lik yer hakkında yine hüküm kurulmadığı gibi yönetimin davasının reddine karar verilen kişilerin kullandığı yerler bakımından da yapılan araştırma yetersizdir.
Karara dayanak alınan orman bilirkişiler …, … ve … tarafından düzenlenen 08.05.2006 tarihli 11 sayfalık rapor ve ekli krokilerde yönetimin davaya konu ettiği ve davalıların kullanımında olmayan bölümlerin eylemli olarak meşe türleri ile birlikte ardıç, menengeç ve karaçalı gibi ağaç topluluklarının bulunduğu bildirildiği halde bu bölümlerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda her hangi bir belirleme yapılmamıştır. Yine kişilerin kullandığı bazı bölümlerin orman olduğu ve bu konuda ki karar kesinleştiği halde kişiler tarafından kullanılan diğer bölümlerin çevresi ile birlikte 6831 Sayılı Yasa hükümleri gereğince eylemli orman olmasa bile orman açıklığı niteliğinde olacağı ve orman bütünlüğünü bozacağından özel mülk olacak şekilde kişiler adına tesciline karar verilemeyeceği düşünülmemiştir.
O halde 09.05.2006 tarihli fenni bilirkişiler … ve … tarafından düzenlenen krokinin bir örneği kadastro müdürlüğüne gönderilerek çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede arazi kadastrosu yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise dava konusu taşınmazların bulunduğu yerin hasıl bir işleme tabi tutulduğu ve kadastro tutanağı düzenlenip düzenlenmediği sorularak, düzenlenmiş ise dosyaya getirtilmelidir. Arazi kadastrosu yapılmamış ise bölgeye ait arazi kadastrosu çalışmalarına hazırlık olmak üzere yada başka sebeple fotogometri yöntemi ile düzenlenen 1/5000 ölçekli paftaların fotokopi örneği kadastro müdürlüğünden getirtilmeli bundan sonra mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi , bir ziraat mühendisi ve iki fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, orman yönetiminin 25.09.1972 tarihli dava dilekçesi ile davaya konu ettiği … mevkiindeki yaklaşık 300.000 m2’lik taşınmaz belirlenerek bu alanın tümü yönünden orman araştırma yapılarak bu cümleden olarak çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, taşınmazların fiili durumu ve memleket haritasındaki yükselti eğrilerine göre taşınmazın genel eğimi bulunarak 6831 Sayılı Yasanın 1/J maddesinin karşı kavramından orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan ve bilimsel olarak eğimin % 12 den fazla olan funda ve maki ile örtülü sahaların orman sayılacağı nazara alınmalı, yine yukarıda özetlendiği gibi fenni bilirkişi krokisinde 4-5-6-10-11-12-14 numarası ile gösterilen yerlerin orman sayılan yerlerden olduğu ve bu bölümlere yönelik verilen kararın kesinleştiği, 1 ve 2 no ile işaretli bölümler ile davalıların kullanımında olmayan bölümlerin çalılık niteliğinde olduğu bu yerlerin üzerinde eylemli olarak meşe türleri ile birlikte ardıç, menengeç ve karaçalı gibi ağaç topluluklarının bulunduğu, davalıların kullanımında olan yerlerin 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi kapsamında orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
6831 Sayılı Yasanın 17. maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 Sayılı Yasa, madde: 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşaası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet Ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan orman alanlarındaki her türlü emval Orman Genel Müdürlüğünce değerlendirilir (03/07/2004 gün ve 5112 Sayılı Yasa ile değişik hali).
Yasa metninden açıkça anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal el koyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 Sayılı Yasanın 1. maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17. maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca [HANGİ NEDENLE OLURSA OLSUN ORMAN İÇİ AÇIKLIKLARIN KAZANILAMAYACAĞI İLKESİNİ İÇERMEKTEDİR VE AMACI ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAKTIR].
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşımazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; Bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur. Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemez.
Bu nadanla yukarıda açıklandığı şekilde yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1., 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenlerle; davalılar …, … ve …’nin temyiz itirazlarının reddine, 4. bentte açıklanan nedenlerle davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 05/06/2007 günü oybirliği ile karar verildi.