Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/365 E. 2007/9752 K. 06.07.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/365
KARAR NO : 2007/9752
KARAR TARİHİ : 06.07.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın reddi yolunda kurulan 12/05/2006 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07/11/2006 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden Hazine vekili Av. … ile karşı taraftan … geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R
1965 yılında yapılan kadastro sırasında Kozbeyli Köyü 862 parsel sayılı 119 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, 104 yazım numaralı vergi kaydı uygulanarak avlulu kargir ev ve dam niteliği ile … Yalçınsoy adına tespit ve tescil edilmiş, satış yoluyla davalı …’ya geçmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın 2/B ile orman sınırları dışına çıkarıldığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 19.6.1947 tarihinde ilan edilerek kesinleşen orman kadastrosu, 1965 yılında genel arazi kadastrosu, daha sonra 30.12.1980 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı yasanın 2. madde uygulaması vardır
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; hükme dayanak yapılan orman ve … bilirkişileri tarafından düzenlenen raporda; davalı yerin 1962 baskı tarihli memleket haritası, 1955 çekim tarihli … fotoğrafında açık alan olarak gözüktüğü, %12’den fazla eğimli olduğu, üzerinde ormana özgü bulguya rastlanmadığı, çekişmeli taşınmazın 1947 tahdidi dışında olduğu, ancak 1980 yılında yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulamasına göre 2. madde alanında kaldığı, aplikasyonun hatalı olduğu, 6831 sayılı yasanın 1744 sayılı yasa ile değişik 11. maddesi uyarınca tapu sahiplerine tebligat yapılması gerektiği, çekişmeli taşınmaz tapulu olduğundan, aplikasyon ve 2. madde uygulaması davalılara tebliğ edilmediğinden 2. madde uygulamasının davalılar yönünden kesinleşmediği açıklanmıştır. Mahkemece, yukarıda özetlenen bilirkişi kurul raporu esas alınarak, 766 sayılı yasa uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında gerçek kişi adına tescil edilmiş ve o tarihte orman sayılmayan çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı yasa uyarınca Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılamayacağı, kaldı ki bu işleme karşı tapu kayıtları olan davalı kişilerin itiraz hakları bulunduğundan orman rejimi dışına çıkarma işleminin kesinleşmeyeceği gerekçesi ile Hazine tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki; bir örneği dosyada bulunan 1946 tahdit haritası ile çalışma tutanağı ayrıca 1946 tahdit haritası ile 30.12.1980 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde haritası uyumsuzdur. Bilindiği üzere tahdit haritası ile çalışma tutanaklarının veya tahdit
haritası ile aplikasyonun çelişkili olması halinde orman sınır noktalarının zemindeki ve tahdit haritasındaki yerine itibar edilmeyip, çalışma tutanaklarındaki anlatıma, açı ve mesafe olarak tarif edilen yerlerine itibar edilmesi gerekir..Yörede 6831 sayılı yasanın 1744 sayılı yasa ile değişik hükümlerine göre yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması sırasında, 1946
yılında yapılıp kesinleşen orman tahdit haritasına itibar edilmeyip orman sınır noktalarının çalışma tutanaklarındaki anlatımına, açı ve mesafe olarak tarif edilen yerlerine itibar edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum, Dairemizde aynı gün temyiz incelemesi yapılan Foça Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/31-187; 2006/32-186; 2006/29-189 sayılı vb. dava dosyalarında hükme dayanak yapılan orman ve … bilirkişileri tarafından düzenlenen raporlarda da ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Hal böyle iken çekişmeli taşınmaz, 1946 yılında 3116 sayılı yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası içinde olup 30.12.1980 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması sırasındada Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılmıştır. Hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda, çekişmeli taşınmazın tapulu olduğu halde davalılara 6831 sayılı yasanın 1744 sayılı yasa ile değişik 11. maddesi uyarınca tebligat yapılmadığından aplikasyon ve 2. madde uygulamasının kesinleşmediği açıklanmış ise de, yörede ilk orman kadastrosu 1946 yılında 3116 sayılı yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşmiştir. 6831 sayılı yasanın 1744 sayılı yasa ile değişik 11. maddesi hükümlerine göre orman sınırları içine alma işleminin çalışma tutanaklarında ismi yazılı ilgililere Tebligat Yasasına uygun olarak tebliği gerekir. Buradaki çalışma tutanağından maksat ilk tahdide ilişkin çalışma tutanağıdır. Başka bir anlatımla; orman sınırlaması yapılarak orman sınırları içine alınan taşınmaz hakkında tutanakta taşınmaz ilgilisinin adı geçiyorsa, dava açmak için yasada öngörülen hak düşürücü süre, tutanağın ilan tarihinden değil, sınırlama işleminin ilgilisine tebliğ tarihinden itibaren başlar. Dolayısıyla çekişmeli taşınmaz 1946 yılında 3116 sayılı yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen tahdit haritası içinde olup, 6831 sayılı yasanın 1744 sayılı yasa ile değişik hükümlerine göre orman sınırları içine alınmadığından burada 11. madde hükümleri uygulanamaz.
Kaldı ki; 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi uyarınca; taşınmazın 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan tahdidin içinde kalması, 1744 Sayılı Yasayla değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile orman sınırları dışına çıkarılması ve tapu kaydının çekişmeli yeri miktarı ve sınırları itibariyle kapsaması, tapu kaydının orman kadastrosunun yapıldığı tarihten daha önceki tarihli olması ve ilk tahdidin itirazsız kesinleşmesi halinde orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin mülkiyeti tapu sahiplerine dönmektedir. Somut uyuşmazlıkta 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz tapusuzdur. Dava konusu taşınmaz hakkında 1965 yılında yapılan genel arazisi kadastrosu yoluyla senetsizden oluşan tapu kaydı bulunmaktadır. Bu durumda davalının tutunduğu tapu kaydı orman kadastrosunun yapıldığı tarihten daha sonraki tarihli olduğundan 1744 Sayılı yasanın 2. maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarılan çekişmeli taşınmazın mülkiyeti tapu sahibine dönmeyecektir. Dava konusu taşınmaz, 1946 yılında yapılan tahdidin içinde kalmakla, genel arazi kadastrosu yoluyla oluşan tapu kaydı 4785 Sayılı Yasa karşısında yasal değerini yitirmiştir. Kamu malı olan orman niteliğindeki taşınmazlar hakkında, özel mülklerin bağlı olduğu yasa hükümleri
uygulanamaz. Bu nedenle, aslında orman olan taşınmazı tapu kaydı ile satın alan kişi, 4721 Sayılı Medeni Yasanın 1023. maddesindeki iyiniyet kurallarından yararlanamayacağı gibi, tapu kaydı geçerli hukuki sebepten yoksun olduğundan, yasanın koruyuculuğu altında bir kayıt olarak değerlendirilmesi de olanaksızdır.
Hal böyle olunca; Hazine tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Avukatlık Asgari ücret Tarifesine göre belirlenen 450.00.-YTL. vekalet ücretinin davalı gerçek kişiden alınarak davacı Hazineye verilmesine 06/07/2007 günü oybirliği ile karar verildi.