Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/3387 E. 2007/9226 K. 28.06.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/3387
KARAR NO : 2007/9226
KARAR TARİHİ : 28.06.2007

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi … mirasçıları … ve arkadaşları ile … mirasçıları … ve arkadaşları tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 26.02.2004 gün ve 2004/972-1175 sayılı bozma kararında özetle: “Yürürlükten kaldırılan 766 Sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince, Tapulama Müdürünün tapulaması biten birliklerde mevcut gayrimenkullerin tesbit durumunu ve maliklerini ve var ise itiraz edenlerini gösteren bir cetvel hazırlayarak, birliklerde 30 gün süreyle ilan edeceği, 27. madde gereğince itirazsız tutanakların kesinleştirilip, itirazlı tutanakların Yasanın 28. maddesi gereği Tapulama Müdürü Başkanlığında kurulan Tapulama Komisyonunca incelenip karara bağlanacağı, komisyon kararlarının itiraz edene ve lehine tesbit yapılana tebliğ edileceği, alakadarların komisyon kararlarına karşı 30 günlük sürede dava açtıkları taktirde tapulama tutanağı ve ilişiklerinin tapulama hâkimi tarafından celp olunarak uyuşmazlığın 6. bölümde yazılı hükümler dairesinde çözümleneceği, tapulama tesbitine 30 günlük askı süresi içinde itiraz etmeyenlerin, komisyon kararlarına karşı dava açma hakları bulunmadığının, süreklilik kazanan Yargıtay kararlarıyla da kabul edildiği, ancak, aynı yasanın 31. maddesi gereğince, askı süresi içinde itiraz etmeyenler ve itiraz etmekle birlikte komisyon kararlarına karşı süresinde dava açmayan ilgililerin, 10 yıllık hak düşürücü sürede tapulama tesbitinden önceki nedenlere dayanarak genel mahkemelerde dava açabilme olanağı bulunduğu, Somut olayda, … ve …in tapulama tesbitine itiraz ettikleri halde, komisyon incelemesi sırasında itirazlarından feragat ettikleri, feragatın uyuşmazlığı bitiren tek taraflı bir irade beyanı olup, karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı, nitekim komisyon da itirazı feragat nedeniyle red ettiğine göre, … ve … itirazlarının reddine ilişkin komisyon kararına karşı dava açamayacakları gibi, tapulama tesbitine itiraz etmeyen …’un da komisyon kararına karşı yasadaki 30 günlük süreyi geçirmiş olması nedeniyle kadastro mahkemesinde dava açma olanağının bulunmadığı, ancak, 31. madde gereğince 10 yıllık hak düşürücü sürede dava açma olanakları varsa da, açtıkları davada tapulama mahkemesi görevli olmayıp genel mahkemelerin görevli olduğu, bu nedenle mahkemece davalarının görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, itiraz etmemiş sayılmalarına karar verilmesinin doğru olmadığı, ne var ki; kararın adı geçenler tarafından temyiz edilmediği, yine 766 Sayılı Yasanın 48/c maddesi gereğince Tapulama Mahkemesinde görülmekte olan dava konusu gayrimenkuller hakkındaki, davanın derdest bulunduğu süre içinde yapılacak diğer itirazları inceleme görevinin de Tapulama Mahkemesine ait olduğu, …, … ve …’un davasında Tapulama Mahkemesi görevli olmadığına göre, bu davaya müdahale niteliğindeki Orman Yönetimi ve diğer gerçek kişilerin tapulama tesbitine itiraza ve taşınmazın mülkiyetine ilişkin davalarında da Tapulama Mahkemesinin görevli olmadığı, diğer taraftan, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun, tapulama tesbit tarihinden önce 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1941 yılında yapıldığı, bu işlem ile sadece devlet ormanlarının sınırlandırıldığı, 1945 yılında yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa ile istisnalar dışında tüm ormanların devletleştirildiği, 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre yasada sayılan şartları taşıyan bazıları iade edildiği, buna göre çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olup olmadığının, 1941 yılında yapılan orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritaların uygulanması suretiyle değil, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılacak araştırmayla belirleneceği, Orman Yönetimi 27.09.1972 tarihinde, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya usulünce katıldığı,Yönetimin dilekçe tarihinden sonra, 1974 yılında yapılıp 17.11.1975 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması da dava nedeniyle kesinleşmediği, Orman Yönetiminin davasının aynı zamanda orman kadastrosuna itiraz davasına dönüştüğü, 3373 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesi gereğince orman kadastrosuna itiraz davalarında Kadastro Mahkemesinin görevli olduğu, Orman Yönetiminin orman kadastrosuna itiraz davası elde tutularak, Orman Yönetimi ve diğer gerçek kişilerin, çekişmeli parselin kadastro tesbitine itiraza ilişkin davalarında görevsizliğe karar verilmesi gerekirken, ayrıma gidilmeden Orman Yönetiminin davasında tümden görevsizliğe karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ) değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulup, Orman Yönetiminin açmış olduğu orman kadastrosuna itiraz davası ayrılarak, mahkemenin başka bir esasına kayıt edildikten sonra, … ve …ın itiraz etmemiş sayılmasına, …un davasında görevsizliğe, Orman Yönetimi, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …,… ve …’in … köyü 108 sayılı parsele ilişkin davalarında görevsizliğe, çekişmeli … köyü 108 sayılı parselin Komisyon tesbiti gibi … oğlu … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm … mirasçıları … ve arkadaşları ile … mirasçıları … ve arkadaşları tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1941 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1974 yılında yapılıp 17.11.1975 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve bozma kararı gereği işlem yapılarak hüküm kurulmuş olmasına, karar görevsizliğe ilişkin olduğundan karar başlığında katılan … (…) mirasçıları olarak gösterilenlerin gerçekten … mirasçısı olup olmadıklarının ve usulünce davaya katılıp katılmadıkları görevli mahkemece değerlendirileceğinden dava ve talepler hakkında karar verme görevi genel mahkemeye ait olduğuna, karar başlığında herhangi bir sıfatla yeralmanın bu kişiler yararına başkalarının aleyhine kesin hüküm ya da usulü kazanılmış hak oluşturmayacağına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 28/06/2007 gününde oybirliği ile karar verildi.