YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/2097
KARAR NO : 2007/4793
KARAR TARİHİ : 09.04.2007
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine ve davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20 Hukuk Dairesinin 11/01/2005 T. 2004/10064-2005/329 E.K.S.lı bozma kararında özetle “Kesmece Köyü 101 ada 2 parselle ilgili olarak mahkemece hükme esas alınan orman bilirkişi raporunun yeterli olmadığı, 3402 Sayılı Yasanın 4.maddesine göre yapıldığı anlaşılan orman kadastrosuna ait tutanaklar ve haritanın dosya arasında bulunmaması nedeniyle raporun denetlenemediği; taşınmazın memleket haritası, … fotoğrafları ve amenajman planının uygulanması sonucunda tespit edilen konumunun bu belgeler ile genel arazi kadastro paftası ölçekleri denkleştirilip birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle gösterilmemiş olması nedeniyle kanı uyandırmadığı; bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde orman ağaçlarının varlığından söz edilmişse de, bunların niteliği, yaşı, sayısı ve yoğunluğunun açıklanmadığı; çekişmeli parsel kadastroca zilyetliğe dayanılarak davalı adına tespit ve kesinleşerek tapuya kaydedilmiş olduğu halde bu olgusunun davayı tanıklarının dinlenmesi suretiyle kanıtlanmadığı açıklandıktan sonra; memleket haritası, amenajman planı ve … fotoğraflarının usulünce uygulanması, … uzmanı bilirkişiden rapor alınması, taraf tanıklarının taşınmaz başında dinlenerek davalı zilyetliğinin başlangıcı, sürdürülüş biçimi ve ekonomik amacına uygun olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne; kısmen reddine ve dava konusu Kesmece Köyü 101 ada 2 parselin … bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 5556.63 m2’lik kısmının 6831 Sayılı Yasanın 2/B uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu anlaşıldığından davalı adına olan tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı Hazine, taşınmazın tamamının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sayılan yerlerden olduğu iddiasına dayalı olarak tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescili istemi ile dava açmıştır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılmış, taşınmaz kısmen orman sınırları içinde bırakılmış, ancak arazi kadastro ekiplerince bu haritaya uyulmadan tespit tutanağı düzenlenmiştir.
Hükme dayanak yapılan orman ve … bilirkişileri tarafından düzenlenen krokilerde (A) ve (B) ile gösterilen bölümlerinin miktar ve şekil yönünden farklılık gösterdiği, orman ve … bilirkişisi tarafından orman kadastro harita ve tutanakları uygulanarak parselin orman tahdidine göre durumu gösterildiği gibi çekişmeli taşınmaz ve çevresine ait kadastro paftasının, memleket haritası üzerine aplike edilerek taşınmazın konumu gösterildiği halde mahkemece bu harita gözönünde bulundurulmadan … bilirkişinin 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunun esas alınarak düzenlediği rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Yörede 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre orman kadastrosu yapılarak, arazi kadastro ekiplerine teslim edilmişse de yasanın açık hükmüne karşın arazi kadastro ekibince belirlenen orman sınırına uyulmadığından orman kadastrosunun tamamlanmış olduğu kabul edilemez. Bu nedenle, taşınmazın memleket haritası, amenajman planı ve … fotoğrafındaki durumuna göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir.
O halde; dava dosyası, daha önce yapılan keşifte görev alan kadastro mühendisi bilirkişiye verilerek kendisinden, orman mühendisi ile ortak olarak düzenledikleri rapor ve eki krokiler esas alınarak taşınmazın memleket haritası, amenajman planı ve … fotoğraflarındaki konumuna göre orman olan ve olmayan bölümlerinin yüzölçümlerini gösterir, infaza elverişli kroki alınarak bu rapor ve kroki doğrultusunda hüküm kurulmalıdır.
Değinilen yön göz ardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine ile davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden gerçek kişiye iadesine 09/04/2007 günü oybirliği ile karar verildi.