Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/17305 E. 2008/3124 K. 28.02.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/17305
KARAR NO : 2008/3124
KARAR TARİHİ : 28.02.2008

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … Köyündeki sınırlarını bildirdiği iki parça taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece dava konusu edilen … bilirkişi raporunda A=3559 m2, B=2028, C=844 m2 yüzölçümündeki taşınmazlara ilişkin gerçek kişinin davasının reddine, karşı davacı Hazinenin davasının kabulüne, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazların tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1954 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmaz 1954 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında çalılık, fundalık ve dağlık olarak tesbit harici bırakılmışsa da, bu tarihten önce 1953 yılında çekilen … fotoğrafı ile bütünlemesi yapılan 1957 tarihli memleket haritasında çekişmeli taşınmaz ve etrafının 5-15 metre boyundaki iğne yapraklı orman ağaçları ile kaplı olarak göründüğü gibi, taşınmazın aynı nitelikte olduğunun keşif tutanağına yazılan hakim gözleminde de belirtildiği, bu aynı ormanın bir parçası ve onun devamı olan bir bölümünün çalılık olarak görülmesinin o yerlerin orman olmadığının kanıtı olamayacağı ve ormandan ayrı düşünülemeyeceği, 1953 tarihli … fotoğrafı karşısında 1954 yılında kadastro ekibinin çekişmeli taşınmazı çalılık, dağlık olarak nitelendirmesine değer verilemeyeceği, 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi; orman içi açıklıkların kişiler adına tescili yasakladığı, aynı gerekçelerle bozulan Daire kararına karşı aynı mahkemenin verdiği 15.06.2006 gün, 2005/241-546 ve 22.05.2007 gün ve 2007/139-148 sayılı kararların sırasıyla Hukuk Genel Kurulunun 27.12.2006 gün, 2006/20-814-822 ve 23.01.2008 gün ve 2007/20-966-19 sayılı kararları ile bozulduğu, dava konusu taşınmazın bulunduğu köydeki

-2-
2007/17305 – 2008/3124

ormanlar dahil …, …, …, … Köylerindeki ormanları içine alan Doğusu; … Baraj Gölü, Batısı: …-… Yolu, Kuzeyi; … Sırtı – … Çiri … – … Dağı – … – … Dağı – … … – … Mahallesi – … Yolu, Güneyi; … Baraj Gölü – … Çayı ile çevrili saha içindeki ormanların 6831 Sayılı Yasanın 23. maddesi gereğince … – … MUHAFAZA ORMANI ismi ile DEVAMLI MUHAFAZA ORMANI olarak ayrılmasına ilişkin 23.11.2001 günlü raporun, Orman Genel Müdürlüğünün 23.01.2002 günlü teklifi ile Bakanlık Makamına sunulduğu ve Orman Bakanlığının 31.02.2002 gün ve 1 sayılı oluru ile kabul edildiği, sözü edilen 23.11.2001 günlü raporun 3/5 maddesinde “muhafaza ormanı içerisinde münferit ve dağınık halde bulunan ve bütünlüğü bozan özel şahıs arazileri kamulaştırılmalı, Hazine arazileri ile ağaçlandırılmak üzere tahsisi talep edilmelidir” şeklinde görüş bildirildiği, bu yerden gelen dava dosyaları içindeki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı gibi, 3402 Sayılı Yasanın 17. maddesi ve Anayasanın 169. maddesi gereğince de ormanların imar ihya ve zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı belirlenerek gerçek kişinin tescil davasının reddine karşı davalı Hazinenin davasının kabulüne ve taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına ve red sebebi ortak olan davada Hazine ve Orman Yönetimi vekilleri yararına tek bir vekalet ücreti takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı ile davalı Hazinenin tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının gerçek kişiye yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 28/02/2008 günü oybirliği ile karar verildi.