Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/16155 E. 2008/2297 K. 14.02.2008 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/16155
KARAR NO : 2008/2297
KARAR TARİHİ : 14.02.2008

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … ile davalı … mirasçıları vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı …, 19.02.2003 tarihli dilekçesiyle, … Köyü 720 sayılı parselin yörede 1946 yılında ilk kez yapılıp 1947 yılında kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde bırakıldığını, her ne kadar 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerde 2924 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan kadastro sırasında 2/B madde gereği Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğundan söz edilerek Hazine adına tesbit edilip, 2924 Sayılı Yasa hükümlerine göre davalı gerçek kişilere satıldığını, oysa taşınmazın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde hükmüne göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmadığını, orman sınırları içinde aplike edildiğini, Davalı adına oluşan tapu kaydının iptalini ve taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescilini, taşınmaz üzerindeki muhdesatın kal’ini istemiştir. Mahkemece davanın KISMEN KABULÜNE, çekişmeli parselin 06.09.2005 tarihli bilirkişi krokisinde (A) ile gösterilen 134 m2 yüzölçümündeki bölümünün tapusunun iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazın (B) ile gösterilen diğer bölümünün tapu kaydının olduğu gibi davalı üzerinde bırakılmana karar verilmiş, hüküm … ile davalı … mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman sınırları içinde kalan tapu kaydının iptal ve tapuya tesciline ilişkindir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 38. maddesi gereğince dava ehliyeti Medeni Yasa ile belirlenmiştir. Medeni Yasanın 8. maddesi gereğince her insanın hak ehliyeti vardır. Aynı yasanın 28. maddesi gereğince hak ehliyeti ve dava ehliyeti insanın doğumu ile başlar ölümü ile biter. Yine insanın ölümü vekalet ilişkisi de sona erer.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının 41. maddesi gereğince iki taraftan birinin vefatı halinde diğer tarafın, talebiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir. Tarafın talebi olmaz ise yapılacak iş, davayı ölen tarafın mirasçılarına yaygınlaştırmak ve onların huzuruyla davayı görmektir.
-2-
2007/16155 – 2008/2297

H.Y.U.Y.’nın 73. maddesi gereğince, “ Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez”.
Somut olayda; davalı … …’ın dava tarihinden sonra ancak karardan önce 15.06.2004 tarihinde öldüğü getirtilen nüfus aile kaydı ve sunulan Ankara Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.07.2004 gün ve 2004/853-888 sayılı kararından anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, davacı … Yönetimine davasını … … mirasçılarına yönlendirmesi için olanak tanınması ve bu kişilerin savunma ve delillerinin sorulması gerekirken, ölü kişi aleyhine davaya devamla hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; … … mirasçıları vekili ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 14/02/2008 günü oybirliği ile karar verildi.