Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/10425 E. 2007/11475 K. 27.09.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/10425
KARAR NO : 2007/11475
KARAR TARİHİ : 27.09.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı …, 14.12.2004 tarihli dilekçesiyle, … Köyü 1048 parsel sayılı taşınmazın yörede 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığını, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ve orman niteliği ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın REDDİNE karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içindeki taşınmaz için kadastro yoluyla oluşturulan tapu kaydının iptal ve orman niteliğiyle tescile ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra ilk tahditin aplikasyonu ve sınırlandırması Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanın hakem sıfatıyla verdiği karar ile iptal edilen ormanların kadastrosu 1976 yılında yapılıp ekip çalışmaları 15.09.1976 tarihinde, itirazları inceleyen 7 numaralı Orman Kadastro Komisyonu işlemleri ise 09.12.1976 tarihinde ilan edilmiştir. 36 numaralı orman kadastro komisyonunca 1988 yılında aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılıp 15.06.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
… Köyünde 1988 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda, 1048 parsel sayılı 1185 m2 yüzölçümündeki çekişmeli parsel kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tarla niteliğiyle, … … adına tesbit edilmiş, … Yönetiminin tapuya dayalı davasının reddine ilişkin Kadastro Mahkemesi kararının temyiz yolu kullanılmadan kesinleşmesiyle tesbit maliki … … adına tescil edilmiş, satış ile davalı gerçek kişiye geçmiş, Hazine tarafından açılan tapu iptal tescil davasının çekişmeli taşınmazın 1952 yılında makiye ayrıldığının uzman bilirkişi raporları ile belirlendiği gerekçesiyle reddine ilişkin … Asliye 3. Hukuk Mahkemesinin 18.12.1997 gün ve 1995/685-1447 sayılı kararı Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın makiye ayrıldığı ve 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğu, bu kararın … için kesin hüküm oluşturmasa da … delil oluşturacağı gerekçesiyle keşif ve inceleme yapılmadan red edilmişse de, Orman Yönetimine bu … delilin aksini ispatlama olanağı verilmemiş, çekişmeli taşınmazın 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içinde bırakılıp bırakılmadığı, 1744 Sayılı Yasa uygulamalarına konu edilip edilmediği belirlenmemiştir.
Ormanların mülkiyeti Hazineye intifası, işletilmesi ve korunması görev ve yetkisi ise kendine ati bir yasa ile kurulan Orman Genel Müdürlüğüne aittir, Hazine ve orman Bakanlığı (… ve Orman Bakanlığı) genel bütçeye tabi kuruluşlar olup, Orman Bakanlığının, Hazineden ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğundan söz edilemez. Ancak, Orman Genel Müdürlüğü Orman Bakanlığından ayrı yasal olarak taraf sıfatı bulunan bir teşkilat olup, Hazinenin taraf olduğu bir mahkeme kararı, Orman Genel müdürlüğü için kesin hüküm oluşturmaz. Kuvvetli delil oluşturduğu söylenebilirse de, kuvvetli delilin aksinin ispatı olanaklıdır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanının hakem sıfatıyla verdiği 19.12.1947 tarih, 208 sayılı kararla, 1942 yılında yapılan orman kadastrosunun, sadece … İdaresinin dayandığı … Vakfına ait tapulu taşınmazlar yönünden iptal edilmiş olup, Vakıf tapusu kapsamı dışında kalan taşınmazlar yönünden 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun geçerliliğini sürdürmektedir.
1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerin sınırlandırılmıştır. 4785 Sayılı Yasa hükümlerine göre, istisnalar dışında tüm ormanların devletleştirildiğinden, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, sadece 1942 yılı orman kadastro haritasının uygulanması suretiyle belirlenemez.
Makiye ayırma işlemine gelince; … Köyünde 1952 yılında çalışan I ve 2 numaralı makiye ayırma komisyonları, 5653 Sayılı Yasa ile değişik 3116 Sayılı Yasanın 5. maddesinde öngörülen kişilerden oluşmadığından kuruluşu yasaya uygun olmadığı gibi, yönetmelik hükümlerine de aykırı oluşturulmuş, ayrıca bu komisyonun yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı çalışmış, zemine uygulama imkanı olmayan ölçeksiz kroki niteliğinde bir harita düzenlemiş, yasaya aykırı kurulan komisyon tarafından yasaya aykırı olarak makiye ayrılan yerler için … tevzi işlemleri de yapılmamıştır. 22.03.1996 tarih 5/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “5653 Sayılı Yasayla değişik 3116 Sayılı Yasanın 1-e maddesi uyarınca kurulan … tespit komisyonlarının yasal ve yaptıkları işlemlerinde geçerli olduğu ve makiye ayrılan yerlerde özel yasalar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerektiği” kabul edilip, davalı tarafın özel yasalar uyarınca oluşturulmuş tapu kaydının bulunmaması, makiye ayırma komisyonunun yasanın öngördüğü gibi kurulmaması ve yasaya uygun çalışmaması nedeniyle, bu komisyonun yaptığı makiye ayırma işlemlerine ve özel yasalar uyarınca oluşturulan tapu kayıtları dışında kalan başka tapu kayıtlarına ve zilyetliğe hukukça değer verilemz. 1942 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile belirlenen orman sınırlarını değiştirmeye hiç bir merci ve makamın yetkili olmayıp, makiye ayırma komisyonlarına da yasa ve yönetmelikte hiç bir şekilde böyle bir yetki verilmediğinden, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeyken, yasa ve yönetmeliğe aykırı olarak makiye ayrılan taşınmazların, hukuken orman olduğunun kabul edilmesinin zorunludur. 5653 Sayılı Yasanın 4. maddesindeki “Bu yasa yayımı tarihinde yürürlüğe girer” hükmü ve yasaların geriye doğru yürümeyeceği ilkesi gereğince, 5653 Sayılı Yasa ile değiştirilen 3116 Sayılı Yasanın 1-e maddesinin de, yasanın yürürlük tarihinden sonra yapılacak orman kadastro işlemlerinde uygulanması gerekir. Tahdit tutanakları ile birlikte 1/10.000 ölçeği ile düzenlenen haritaları bulunduğu halde, yönetmeliğin hiç bir maddesinde … komisyonlarının belirleyeceği makilik sahaların, orman kadastro (tahdit) haritaları üzerinde gösterileceği konusunda hiçbir hüküm yoktur. Bu yerlerin askeri haritalar üzerinde gösterileceği belirtilmiştir. 5653 Sayılı Yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükmü ile yönetmeliğin yukarıda yazılı hükümlerinin birlikte değerlendirildiğinde, … belirleme komisyonlarının orman kadastrosu (tahdidi) yapılmamış yerlerde çalışacağı açıkça anlaşılmaktadır. Anayasa Mahkemesinin 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesinin iptali konusunda verdiği 01.06.1988 gün 1987/31-13 ve 14.03.1989 gün 1988/35-13 ve 13.06.1989 gün 1989/7-25 sayılı kararlarında ve bir çok ilgili Yargıtay Daire Kararları ve H.G.K. kararlarında açıklandığı gibi, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan tapu kayıtları yasal değerini yitirir. Doğal olarak böyle bir yerde zilyetliğe de değer verilemez. gerek 3116 Sayılı ve gerekse 5653 Sayılı Yasada ve bu yasa gereğince çıkartıldığı kabul edilen yönetmelikte, makiye ayırma işleminin orman rejimi dışına çıkarma işlemi, ya da kesinleşen orman sınırını daraltma ve değiştirme işlemi olduğu veya olacağı konusunda da hiç bir hükümyoktur. kesinleşen orman sınırı içinde kalan yerlerin niteliği ister tapulu tarla olsun, ister makilik olsun, isterse orman içi boşluk, çayırlık olsun, o taşınmaz, 1961 Anayasasının 131/2 ve 1982 Anayasasının 169/2. Maddesindeki “Devlet Ormanları zamanaşımı ile mülk edinilemez” hükmü gereği ve orman mülkiyet hukuku ve orman ceza hukuku yönünden orman sayılan yer olduğundan, böyle bir yere el atıp zilyet olan kişinin eyleminin orman yasasının ceza hükümlerine göre suç oluşturur. H.G.K.’nun 1998/903 Sayılı kararında açıklandığı gibi orman sınırlaması kesinleşen yerlerde bir yerin orman sayılan yer olup olmadığının sınırlama harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirleneceğinden, makiye ayrılmakla o yerin orman kadastro sınırları dışına çıkartılmış kabul edilmez. Bu güne kadar Ceza mahkemelerinin ve Yargıtay’ın uygulaması da bu şekilde olmuştur. 5653 Sayılı Yasa, 08.09.1956 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı Orman Yasasının 117. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, 5653 Sayılı Yasanın 1/e maddesine paralel nitelikte hüküm getiren, 6831 Sayılı Yasanın 1/j maddesi uyarınca, Orman Genel Müdürlüğünün 24.12.1959 ve şb 2.2802-1 sayılı teklifi ve Bakanlık makamının 24.12.1965 günlü oluru ile yürürlüğe giren … ve Makilik Sahaların Tespitine Ait Talimatnameyle, 17.08.1950 tarih ve 2.Şb 9857-203 sayılı tamimle yayınlanan … Yönetmeliğini yürürlükten kaldırmış, buna rağmen … Yönetmeliği dayanak gösterilerek 24.12.1965 tarihine kadar ve yine bu tarihten sonra da makiye ayırma çalışmalarının yapılmıştır. 3116 Sayılı Yasanın 7. maddesi orman kadastro komisyonlarının yaptıkları orman kadastro işlemlerinin, 6831 Sayılı Yasanın 11. maddesinde orman kadastrosu ve orman rejimi dışına çıkarma (2/B) işlemleri sonuçlarının ilan edileceğini ve itiraz süresi içinde itiraz edilmez ve dava açılmaz ise işlemlerin kesinleşeceğini bildiriliği, yasalar ile bu konuda çıkartılan yönetmeliklerde de ilan süresi ile nerede? Ne kadar ? süre ile yapılacağı, ilandan sonra kimler tarafından nasıl itiraz edileceği, itirazın nasıl inceleneceği, davanın kimler tarafından hangi mahkemeye açılacağı konularının ayrıntılarıyla düzenlendiği, 2613, 5602, 766 ve 3402 sayılı kadastro yasaları ve bu yasalar gereği çıkartılan yönetmeliklerde de, bu konularda açıklayıcı ve emredici, hükümler bulunduğu halde, gerek 08.09.1956 tarihinden önce ve gerekse bu tarihten sonra yapılan makiye ayırma çalışmalarının hiçbiri ilan edilmemiş olduğu gibi yasa, yönetmelik ve talimatnamede, yapılan çalışmanın yerindeliğinin, hangi makam tarafından incelenip denetleneceği ve onanacağı konularında da hiçbir hüküm bulunmadığından, makiye ayırma çalışmalarının Orman İdaresinin bir iç işi olduğu, orman rejimi yada orman sınırı dışına çıkarma işlemi olmadığı, yapılan işlemin her zaman iptal edilebileceği, ya da yeniden yapılacak bir orman kadastro çalışmasında makiye ayrılan yerlerin orman kadastro sınırı içine alınabileceği, makiye ayrılmakla birlikte o taşınmazın hukuken orman olmaya ve kesinleşen orman kadastro sınırı içinde kalmaya devam ettiği kabul edilmelidir. Çünkü, “orman niteliğini kaybetme nedeniyle orman rejimi dışına çıkarma” kavramı 1961 Anayasasının 131. Maddesinin, 1970 yılında 1255 Sayılı Yasa ile değiştirilmesinden sonra hukukumuzda yer aldığı ve Anayasanın bu maddesinin değiştirilmesinden sonra 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi değiştirilerek “bilim ve … bakımından orman niteliğini yitirme” nedeniyle orman rejimi dışına çıkartma işleminin orman kadastro komisyonları tarafından yapılmaya başlanılmış, kesinleşen orman sınırları içinde iken makiye ayrılan yerler kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalmaya devam ettiği kabul edilerek yasal koşulları taşıyan taşınmazlar 2/B madde uygulamasıyla orman rejimi dışına çıkartılmış, makiye ayırma işlemlerine değer verilmemiştir. 20. Hukuk Dairesinin Y.K.D. Aralık 2001 sayısında yayınlanan 10/05/2001 gün ve 2001/3179-3713 sayılı kararını direnme yoluyla inceleyen ve 20. Hukuk Dairesinin kararında belirtilen ilkeleri aynen ve oybirliği ile benimseyen, Hukuk Genel Kurulunun 03/07/2002 gün ve 2002/20- 558- 588 sayılı kararı ve 20. Hukuk Dairesinin bir çok kararları ile 1. Hukuk Dairesinin 27/06/2000 gün 6766/8652 ve 02/04/2001 gün ve 2670/3847 ve 14/05/2001 gün ve 5062/5949 ve 7. Hukuk Dairesinin 13.12.2004 gün 2004/4196-4556 ve 17. Hukuk Dairesinin 24.01.2005 gün 2004/13872-165 ve 25.01.2005 gün 2004/13823-163 sayılı kararlarında makiye ayırma çalışmalarının idare tarafından her zaman iptal edilebileceği ve 20. Hukuk Dairesinin tüm ilke kararları ile 16. Hukuk Dairesinin Y.K.D.’nin Mayıs 1991 sayısında yayınlanan 15.01.1991 gün ve 1990/5423-1991/121 sayılı kararıyla, makiye ayrılan yerin halen orman kadastro sınırı içinde kalmaya devam ettiğinin kabul edilmiştir.
O halde; mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri gösteren 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosuna ilişkin tüm tutanak ve özellikle 1942 yılında düzenlenen haritaları ve çekişmeli taşınmazı geniş çevresi ile birlikte gösteren 1/5000 ölçekli genel arazi kadastro paftası getirilmeli, önceki bilirkişiler dışında üç orman mühendisi, bir harita mühendisi ve bir … elemanı bilirkişi vasıtasıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte 1942 yılı orman kadastrosuna ve 1976 yılı aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. maddesi uygulamasına ilişkin çalışma tutanakları ve haritaları ölçekleri denkleştirilmek suretiyle sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 20 ya da 30 adet orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde, çekişmeli taşınmazın 1942 yılı orman kadastro haritasındaki orman sınır hattına ve 1976 yılında belirlenen orman sınır hattı ile … hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hatlarıyla ile irtibatlı ayrı renkteki kalemlerle çizilmiş müşterek kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuca göre, 1942 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosunun, 7 numaralı orman kadastro komisyonunca yasal olmayan nedenlerle yok sayılıp, 1976 yılında yeniden yapılan orman kadastrosunda çekişmeli parselin kısmen orman sınırları dışında bırakılması işleminin hiçbir yasal dayanağı olmayıp, bu işleme de değer verilemeyeceği, ancak 1942 orman sınırları dışında bırakılan bir yerin 4785 Sayılı Yasa hükümleri gözetilerek sonraki orman kadastro işlemlerinde orman olarak sınırlandırılabileceği, makiye ayrılan yerler için özel yasaları gereği oluşturulmuş bir tapu kaydı bulunmadığı sürece, makiye ayrılan yerin orman sınırları dışına çıkarıldığının kabul edilemeyeceği gözetilerek bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 27/09/2007 günü oybirliği ile karar verildi.