Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/10338 E. 2007/13959 K. 06.11.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/10338
KARAR NO : 2007/13959
KARAR TARİHİ : 06.11.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine; … Köyü 142 ve 149 parsel sayılı taşınmazların, 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkarılan yerlerden olduğu gibi devlet ormanlarının tapu ve zilyetlikle kazanılamayacağını, ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece; Beykoz Kadastro Mahkemesinin 30.12.1987 gün 1978/49-1987/87 sayılı kararının davalı kişiler lehine kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1939 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan orman kadastrosu ile 29.11.1974 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 22.03.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
1939 tarihli Orman Kadastro tutanaklarında Orman Vekaletinin 13/ 17 Şubat 1930 tarih 38 numaralı emri ile hususiyeti tasdik edilmiş olup, 16 Haziran 1928 tarih 13/ 23 Cilt numaralı tapu senedine müsteniden sahibi Hacı Osmanoğlu … namına tahdidi yapılmışsa da kuzeyde … Köyü, batıda Anadolu Feneri, güneyde Çemberci Devlet Ormanları ile bitişik olmasından 3116 Sayılı Orman Yasasının Muvakkat 1. maddesine dayanılarak istimlak cihetine gidilmesi uygun görülerek bu 225 Hektar yüzölçümündeki ormanın tahdidinin yapıldığı,daha sonra 13/07/1945 tarihinde 4785 Sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi üzerine tahdit tutanağında sözü edilen 225 Hektar yüzölçümündeki ormanın, sınırları haritasında göstermiş olduğu belirtilerek Temmuz 1947 tarih 25 numara 225 Hektar olarak orman niteliği ile Hazine adına tescil edildiği, bunun dışında tapu kaydı kapsamı ile ilgili başkaca bir işlem yapılmadığı gözlenmektedir.
Davaya konu … Köyü 142 parsel sayılı 4.900 m2 yüzölçümündeki taşınmaz yörede 1969 yılında yapılan tapulama sırasında,Mayıs 1953 tarih 9 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak … niteliği ile, 149 parsel sayılı 363.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise Eylül 1959 tarih 5 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak tarla ve kısmen … niteliği ile ½ payı … …, ½ payı … … … adlarına tespit edilmiştir.
Orman Yönetimince 149, 142 ve 139 parsellerin kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla, tespit malikleri aleyhine açılan tapulama tespitine itiraz davasında yapılan yargılama sonucunda, Kadastro Mahkemesinin 30.12.1987 gün 1978/49-1987/87 sayılı ilamı ile 139 ve 142 parselin tamamının, 149 parselin 361.350m2 yüzölçümündeki bölümünün orman sınırı dışında bulundukları gerekçesi ile davalılar adlarına tapuya tesciline, 149 parselin 1.650m2 yüzölçümlü bölümünün orman sınırı içinde bulunduğu gerekçesi ile ormanların işlendiği sicile aktarılmasına karar verilmiş, temyiz edilmeksizin 12.02.1988 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece delillerin takdirinde hataya düşüldüğü gibi yapılan araştırma inceleme ve bilirkişi raporu hükme yeterli değildir. Şöyle ki;
1-) Yerel mahkemece temyize konu davada gerçek kişiler lehine kesin hüküm olarak kabul edilen Kadastro Mahkemesinin 30.12.1987 gün 1978/49-1987/87 sayılı dosyasında,mahkemece yapılan keşif sonucu alınan 7/12/1987 tarihli bilirkişi kurulunun rapor ve ekli krokisinde, 142 parselin tamamının, 149 parselin ise bir bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde olduğu, 142 parselin tamamının 149 parselinde tahdit içinde kalan bölümünün bir kısmının 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarıldığı, 149 parselin az bir kısmının halen orman sınırı içinde olduğu açıklanmış raporun devamında ise 142 parselin tamamının, 149 parselinde büyük bölümünün tahdit dışında olduğu belirtilmiştir.
Anılan raporun sonuç bölümünde bu biçimde görüş bildirilmesinin sebebi, davanın Orman Yönetimince orman sınırı içinde kalan yere yönelik açıldığından, orman kadastro haritasındaki baştan beri tahdit dışı olan bölüm ile 2. madde ile orman sınırı dışına çıkarılan bölümler, orman olmayan bölüm olarak nitelendirilmiştir.Yani bilirkişi raporunun sonuç kısmında 1939 yılında kesinleşen orman tahdit hattına göre orman sınırı içinde kalan alanın değil, dava nedeniyle kesinleşmemiş olmasına rağmen, 29.11.1974 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulamasının yapılmasından sonra oluşturulan tahdit haritasında, 2.madde uygulamasıyla orman sınırı dışına çıkarılan alanlar da orman sınırı dışında kabul edilerek, orman kadastro haritasında yeşil renkli orman olarak görünen bölümün orman sınırı içinde olduğu belirtilmiş, mahkemece bu görüşe göre hüküm kurulmuştur. Anılan davada, 2. madde uygulaması ile orman sınırı dışına çıkarılan alanla ilgili olarak, Hazinenin davası yada davaya asli katılımı bulunmadığından, Hazinenin 2. madde alanındaki tapunun iptali istemiyle açtığı temyize konu bu davada, H.Y.U.Y.’nın 237. maddesine göre maddi anlamda kesin hüküm oluşturmaz.
2-) Bundan ayrı, eldeki davanın konusu 149 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespitine esas alınan Eylül 1959 tarih 5 sayılı tapu kaydının iktisap nedeninin Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/1960 gün ve 1959/75- 335 sayılı kararı olduğu belirtilmiştir
Kadastro sırasında çekişmeli 149 parsel sayılı taşınmazla birlikte aynı tapu kaydından revizyon gören 150 parsel hakkındaki Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/04/2003 gün ve 1994/182-2003/227 sayılı davada, dairece yapılan temyiz incelemesi sonucu verilen 2005/1604-2006/16977 sayılı bozma kararında, çekişmeli 149 parsel sayılı taşınmazla birlikte 150 ve 152 parsellere revizyon gören Eylül 1959 tarih 5 numaralı tapuda pay sahibi olan M. … tarafından Hazine ve Orman Yönetimine husumet yöneltilerek, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1959/75 sayılı dosyasında açılan davada 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre 1939 yılında yapılan tahdit sırasında kamulaştırılması önerilen ancak, daha sonra 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasa gereği devletleştirilme sonucu Mayıs 1947 tarih 25 numarada 225 Hektar olarak Hazine adına tescil edilen Devlet Ormanının ve 3116 tahdidinin dışında Mayıs 1953 tarih 12, 20, 22, 29 numaralı tapu kapsamında kalan Yazla Çiftliğinin ve Devlet Ormanının sınırlarının belirlenmesini, istemiş ve mahkemece: “Bu davada Orman Yönetimi ve Hazineye husumet düşmeyeceğinden onların davadan çıkartılmasına ve davanın hasımsız olarak görülmesine” karar verildikten sonra 06/07/1959 gün ve 1959/75-335 sayılı karar ile “fen amiri Sebahattin Gökşin, ile fen amiri … Uysal ve ziraat teknisyeni İzzet Göçener tarafından düzenlenen 02/07/1959 tarihli harita gereğince yeşil kalemle taranan sahanın mülkiyeti Hazine, intifa hakkının Orman Yönetimi, geriye kalan kısmının da kül halinde Yazla Çiftliği olarak rapordaki kuyut ve şurut tahdında davacı ve hissedarlarına ait olmak üzere tapu senetlerine tescile mesnet ittihazına” karar verildiği, mahkemenin kararın daha önce verilen ara kararı ile bu davadan çıkartılan Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 19/12/1959 gün ve 1959/7956-7011 sayılı kararı ile “dava Orman Yönetimi ve Hazine aleyhine açılmıştır. Bu itibarla, hasım muavacehesinde davaya devam edilerek gereken kararın ittihazı icap ederken ara karı ile davalılar mahkemeden çıkartılarak yazılı şekilde karar verilmesi yolsuz ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer hususlar hakkında şimdilik bir karar ittihazına mahal olmadığına” karar verildiği, yargıtay bozma kararından sonra mahkemece yine aynı esas numarası üzerinden, davaya devam edilerek 08/08/1960 tarihinde arazinin kıymeti belirlenip harç tamamlattırılarak 07/10/1960 gün ve 1959/75-335 sayılı kararı ile “taraf vekilleri menkuz hüküm müstenidi harita ile muayyen sınırlar hakkında bir ihtilafa düçar olmamış ve harç noktasına makzur ihtilaf üzerine yapılan 08/08/1960 tarihli keşif ile davacı ile yarı hissedarlarının orman tahdidi dışındaki sahanın 1959 yılı dava tarihindeki kıymeti yüzbin lira olduğu, tebeyyün etmiş ve davacı hissesine mucip harcın tamamını ödemiş bulunduğundan menkuz hüküm çerçevesinde tescile karar verildiği” şeklinde hüküm kurulduğu, bu kararın davacı kişi ve Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22/09/1961 gün ve 1961/3667-4666 sayılı kararı ile “Davacı kişi vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine, Hazinenin temyizi yönünden ise bozma icapları da yerine getirildiğine nazaran, Hazinenin hüküm esasına dokunan temyiz itirazları varit olmadığı gibi 06/07/1959 günlü ilk hükümde kıymet üzerinden davacıdan nisbi harç alınmasına karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmeyerek davalı Hazine ve Orman İdaresinin temyizi üzerine usül noktasından bozulmuş, eski hükme uygun olan son karardaki harç miktarı bu sebeple kesinleşmiş olduğundan Hazinenin nisbi harcın noksan alındığına matuf dileği de yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün tasdikine” karar verilerek kesinleştiği, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/1960 gün ve 1959/75- 335 sayılı kararında, sadece 1939, 1940 yıllarında taşınmazın bulunduğu yerde 3116 Sayılı Yasanın Muvakkat 1. Maddesi gereğince istimlak edilmesi kararlaştırılarak haritaya bağlanan 225 Hektar yüzölçümündeki bölümün belirlendiği açıklanmıştır
Eldeki davanın konusu 149 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespitine esas alınan Eylül 1959 tarih 5 sayılı tapu kaydının iktisap nedeni olan ve taraflar arasında görülen Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1959/75-335 sayılı dava dosyasında tapu maliki paydaşlarından … … tarafından, sadece 1939 yılı tahdit tutanaklarında istimlak edilmesi öngörülen ve 1939 tarihli tahdit haritasında sınırları çizilen ormanın belirlenmesi amacı ile dava açıldığı ve bu bölüm dışında kalan bölümler hakkında 4785 Sayılı Yasa gereğince herhangi bir inceleme yapılmadığı anlaşılmış olup, Beykoz Asliye Hukuk Mahkemesinin 1959/75- 335 sayılı davası ile temyize konu olan dava arasında konu ve hukuki sebep birliği olmadığından H.Y.U.Y.’nın 237. maddesinde belirtilen kesin hükmün varlığından söz edilemez.
Tüm bu açıklamalara göre yörede yapılan orman kadastro çalışmalarında 4785 Sayılı Yasanın hiçbir zaman gözönünde bulundurulmadığı, 1974 yılında yapılan işlemin 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda sınırları belirlenen ormanların, aplikasyonu ile 2. madde uygulaması olduğu, yine 1988 yılında 3302 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan çalışmanın da 2/B madde uygulaması olduğu gözlenmektedir.
O halde,temyize konu davada, Hazine, 2/B madde alanlarının Hazine adına tescili gerektiği, keza tapu ve zilyetlik yoluyla ormandan yer kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek tapu iptali ve tescili istediğine göre, uyuşmazlığın çözümü için, davaya konu taşınmazların, 1939 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile, 29.11.1974 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması ile ve daha sonra yapılan 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanlara göre konumunun saptanmasının yanı sıra, bu taşınmazlar yönünden 4785 Sayılı Yasa çerçevesinde de araştırma, inceleme ve uygulamanın da yapılması zorunludur.
3-) Bu nedenle, 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan orman tahdidine, 29.11.1974 tarihinde ilan edilen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulamasına, 22.03.1988 tarihinde ilan edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasına ilişkin tüm tutanak ve haritaları, dava konusu taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileri ve 149 parsele uygulanan tapunun revizyon gördüğü 139,150, 151 parsellere ilişkin tapu kayıtları, davalı olanlara ilişkin dava dosyaları, Ormana ait Temmuz 1947 tarih 25 numaralı tapu kaydı ve bu tapunun müsbite evrakı ve haritası, Yazla Ormanına ait Orman Bakanlığının 13/ 17 Şubat 1930 tarih 5038 numaralı emri ile hususiyeti tasdik edilmiş, ormana ait evrak ile harita ve bunun dayanağı olan Haziran 1928 tarih 13/23 cilt numaralı tapu kaydı değişiklikleri ile yine çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgeye ait en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, amenajman planları bulunduğu yerden getirtilmeli, köy tüzel kişiliği adına tespit edildiği anlaşılan 144 parsel hakkındaki dava olup olmadığı araştırılarak, varsa getirtilerek temyize konu dava ile arasında bağlantı bulunup bulunmadığı araştırılmalı bağlantı var ise birleştirilmeli, Beykoz 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/04/2003 gün ve 1994/182-2003/227 sayılı davada, dairece yapılan temyiz incelemesi sonucu verilen 2005/1604-2006/16977 sayılı bozma kararı da gözetilerek, sağlıklı sonuca ulaşmak için her iki dosyanın keşfi birlikte yapılması gerektiği göz önüne alınmalıdır.
Önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde halen görev yapmayan orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte;
a-) 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde ile 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde, 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2. madde, 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2. madde, 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir
b-) Eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
c-) Dava konusu taşınmazların tespit dayanakları tapu kayıtları, Yazla Ormanına ait Orman Bakanlığı’nın 13/17.Şubat.1930 tarih 5038 numaralı emri ile hususiyeti tasdik edilen ormana ait harita ve tutanakları Orman İşletmesinden ve tapu kayıtlarında Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile yerel tapu idaresinden ilk oluşturuldukları günden itibaren tüm gittiler ile birlikte getirtilecek olan 16.Haziran.1928 tarih, 13 Mayıs 1953 tarih 2, 12, 20, 22, 29 numaralı tapu kayıtları ilk oluşturulduğu sınırlarla ve yüzölçümüne değer verilerek, bilirkişi ve tarafların gösterecekleri sınır yerleri bilirkişiler tarafından düzenlenerek birleşik haritaya yansıtılarak keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı tapu kayıtlarının revizyon görmesi sonucu … … … ve müşterekleri adına kadastro tespiti yapılıp kesinleşen 809.850 m2 yüzölçümlü … Köyü 150 sayılı parselin tapu kaydının iptali için Orman Genel Müdürlüğü tarafından tapu malikleri aleyhine Beykoz Asliye (1) Hukuk Mahkemesinde açılan 1994/182 sayılı davanın halen devam ettiği anlaşıldığından, bu davaların birbirini etkileyeceği ve çelişkili karar verilmemesi bakımından bu dosyalarda keşif ve incelemenin birlikte yapılması ve bilirkişilerde bu davalar için birlikte rapor alınması, yada H.Y.U.Y.’nın 45. maddesi gereğince davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği düşünülmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin,delillerin takdirinde hataya düşülerek ve eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 06/11/2007 gününde oybirliği ile karar verildi.