Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2007/10324 E. 2007/11412 K. 27.09.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2007/10324
KARAR NO : 2007/11412
KARAR TARİHİ : 27.09.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali tescil ve meni müdahale davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı … İdaresi, … Köyü 1047 parsel sayılı 8230 m2 yüzölçümündeki taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı olduğunu, ancak yörede yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda taşınmazın orman sınırları içinde kaldığını belirterek tapu kaydının iptal ve orman olarak tescili ile davalının elatmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın (A) harfli 6830.80 m2’lik bölümünün tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ve davalı gerçek kişinin bu bölüme elatmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali tescil ve meni müdahale isteğine ilişkindir.
Yörede 1949 ve 1976 yıllarında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu, aplikasyon ve 2. madde çalışması bulunmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dairede aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve Orman Yönetimi tarafından aynı sebeplerle açılan dosyalarda dairenin iade kararları üzerine dosyaya gönderilen uzman bilirkişi raporları ile daha önce dosyaya sunulan raporlar arasında farklılık olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sırasında uzman orman ve … bilirkişileri tarafından müşterek olarak düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 1949 yılında yapılan orman kadastro çalışmasının teknik olarak araziye uygulanmasının mümkün olmadığı, 1744 Sayılı Yasa gereğince yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulamasında ise, arazideki eylemli durumun gözönüne alınarak çalışma yapıldığını, aplikasyon çalışması ile çizilen orman kadastro sınırının eylemli duruma daha uygun olduğunu, 1949 yılına ilişkin orman tahdit haritası ile 1975 yılına ilişkin aplikasyon haritasının bazı bölümlerde birbirine benzediğini, bazı bölümlerde ise birbirlerinden farklılık gösterdiğini ve bu duruma göre aplikasyon hattını esas alarak inceleme yaptıklarını, yörede 1966 yılında yapılan arazi kadastro çalışmasında ise tüm taşınmazların 485 parsel numarasıyla 192 hektar 1000 m2 olarak … adına tesbit edildiğini, ancak Orman Yönetiminin bu tesbite itiraz etmesi üzerine 485 sayılı parselin 1074 dekarlık bölümünün orman sınırları içinde bırakılması nedeniyle 485 parselin 1921 dekar olarak … adına tesbitine karar verildiğini, daha sonra ise bu parselin ifraz edilerek farklı kişilere satıldığını açıklayarak, çekişmeli taşınmazların 5132 ila 5154 nolu orman tahdit noktalarına göre orman sınırları içinde kalan ve kalmayan bölümlerini gösteren krokiler sunmuşlardır. Tüm bu dosyalarda dairenin iade kararı ile “1975 yılında yapılan aplikasyon çalışmasına esas alınan memleket haritasının getirtilerek sözkonusu orman tahdit noktalarının ve hükmen 1921 dekar yüzölçümlü 485 sayılı parselin kadastro sınırları ile bu parselden ifrazen oluşan parsellerin kadastro sınırlarının aynı memleket haritası üzerinde gösterilmesi” istenmiş, uzman bilirkişiler tarafından yeniden düzenlenen raporlar ve memleket haritası üzerinde çekişmeli taşınmazlar ile 1975 yılına ilişkin aplikasyon hattını ve 485 parsel sayılı taşınmaz sınırlarını gösteren krokiler dosyaya konulmuştur. Ancak, bu dosyalarda iade kararları üzerine aynı bilirkişiler tarafından düzenlenen ek raporlarda 5135 ila 5139 nolu orman tahdit noktalarının önceki raporlara göre daha doğuya kaydırarak işaretlendiği, 5149-5150 nolu orman tahdit noktaları 1975 yılına ilişkin orman tahdit haritasında düze yakın bir hat olarak gözüktüğü halde bilirkişilerce bu hattın daha kırık bir hat olarak çizildiği, 5152 nolu orman tahdit noktasının daha önce aynı bilirkişiler tarafından dava dışı 943 parselin köşesinde gösterildiği, ancak ek rapor ile aynı noktanın 943 parselin içinde işaretlendiği, 5154 nolu orman tahdit noktasının ise daha önce aynı bilirkişiler tarafından dava dışı 941 sayılı parselin içinde gösterildiği halde ek raporda 942 ve 941 sayılı parsellerin birleştiği noktada işaretlendiği görülmektedir. Sözkonusu raporlar bu hali ile çelişkili olduğu gibi, yörede yapılan orman kadastro çalışması ile daha sonra yapılan aplikasyon ve 2.madde uygulamasına ilişkin tahdit tutanak ve haritalarının tam ve doğru olarak uygulandığı hususunda tereddüte düşülmüştür.
Orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki durumu o yer ile ilgili tüm orman kadastro tutanakları ve haritalarının yasa ve yönetmelikte belirlenen yöntem ile uygulanması sonucu belirlenir.
Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında, bağlantı kurulacak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin 44. md.). Aplikasyon işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları daraltılamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz.
Bu nedenlerle; öncelikle 1949 yılındaki ilk orman tahdit haritası, orijinal tahdit defterleri, tahdit tutanakları ile 1976 yılında yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulamasına ilişkin orman tahdit haritası, çalışma tutanakları dosyaya getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen … ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu … memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, … fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röpernirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan … fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan … fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, ayrıca 1949 yılından sonra yapılan çalışmaların sadece aplikasyon uygulaması olduğu ve yapılan aplikasyon uygulaması ile kesinleşmiş orman tahdit hattının değiştirilemeyeceği düşünülmeli, temyiz eden tarafın sıfatına göre oluşan usuli kazanılmış hak da gözönüne alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 27/09/2007 günü oybirliği ile karar verildi.