YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/7787
KARAR NO : 2006/10564
KARAR TARİHİ : 13.07.2006
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında … Köyü 101 ada 772 parsel sayılı 442.58 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman sınırları dışına çıkarıldığı ve davalı gerçek kişi kullanımında olduğu şerh edilerek Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı …, çekişmeli taşınmazın kısmen kesinleşen orman kadastro sınırı içinde olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin (A) harfli 65.41 m2’lik bölümün orman niteliği ile Hazine, (B) harfli 417.17 m2’lik bölümünün tarla niteliği ile Hazine adına, üzerindeki şerhler yazılarak tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1949 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1977 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 3402 Sayılı Yasa gereğince yapılan kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması vardır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Dairemizde aynı gün temyiz incelemesi yapılan ve … tarafından aynı sebeplerle açılan dosyalarda orman kadastro çalışmalarına ilişkin evrakların eksik olduğu, uzman bilirkişi raporlarının bu nedenle denetlenemediği ve bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda çekişmeli taşınmazın orman tahdidine göre orman sınırları içinde kalıp kalmadığı hususu açıklanmış ise de, uygulamanın ne şekilde yapıldığı, orman tahdit haritası ile kadastro paftasının ölçeklerinin eşitlenip eşitlenmediği ve bu açıklamanın hangi tarihteki uygulamaya ilişkin olduğu belirlenemediği gibi, sadece iki orman tahdit noktasının belirtilerek (noktaların kadastro paftası üzerinde nereye konulduğu gösterilmeden) kroki verdikleri, bu hali ile raporların yetersiz olduğu saptanmıştır. Ayrıca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu … Köyünde 1949 yılında orman kadastro çalışmalarının, 1977 yılında aplikasyon ve 2. madde çalışmalarının yapıldığı ve kesinleştiği, 07.08.1984 yılında ise sınırlaması yapılmayan ormanların kadastrosunu, önceki orman kadastro çalışmalarının aplikasyonunu ve 2/B madde uygulamasını yapmak üzere orman kadastro komisyonunun çalışmalara başladığı anlaşılmıştır. Ancak, 1984 yılındaki çalışmanın ilan edilerek kesinleşip kesinleşmediği belli olmadığı gibi bu çalışmadan sonra ise 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan ve bu dava nedeniyle kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki durumu o yer ile ilgili tüm orman kadastro tutanakları ve haritalarının yasa ve yönetmelikte belirlenen yöntem ile uygulanması sonucu belirlenir.
Açılan bu dava hem kadastro tespitine itiraz hem de 2/B uygulamasına itiraz niteliğindedir. Zira 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bu dava nedeni ile kesinleşmemiştir.
Aplikasyon; orman kadastrosu daha önceden yapılmış olan yerlerde, 2/B madde uygulaması sırasında bağlantı kurularak gerekli orman sınır noktalarının yerlerinin arazide belirlenip ihya edilmesinden ibaret olup, bu belirleme ve ihya sırasında önceden kesinleşen orman sınır noktalarının aynı yerlerine konulması zorunludur (02.09.1986 tarihinde yürürlüğe giren 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması hakkındaki Yönetmeliğin 44. md.). Aplikasyon işlemi orman kadastrosu değildir. Aplikasyonla kesinleşmiş orman sınırları daraltılamaz. Kesinleşmiş orman sınırları değiştirilerek yapılan aplikasyon ve bu işlem sonucunda düzenlenen tahdit haritasının hukuken geçerliliği söz konusu olamaz.
O halde öncelikle; mahkemece Orman İşletme Müdürlüğünden, orman sınır noktaları okunaklı olarak işlenmiş ve aslına göre renklendirilmiş 1949, 1977, 1984 ve 1995 yıllarına ilişkin onaylı orman tahdit harita örnekleri, orman tahdit noktalarına ilişkin çalışma tutanakları, işe başlama, ilan tutanakları getirtilmeli, 1984 yılında yapılan çalışmada orman sınırları dışında kalan yerlerin orman kadastrosunu yapmak üzere orman kadastro komisyonuna yetki verildiği gözönüne alınarak 1984 yılında yapılan orman kadatrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulamasının kesinleşip kesinleşmediği belirlenmeli, mahkemece önceki bilirkişiler dışında serbest orman mühendisleri arasından seçilecek 2 uzman orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; 6831 Sayılı Yasaya göre orman kadastrosu ve 2/B madde uygulama yönetmeliğinin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların arza uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, … fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır” hükmü gereğince 1949 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılıp kesinleşen ilk orman tahdit haritası, tutanakları ve kadastro paftası sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, zeminde bulunacak ilk tesis edilen orman sınır noktasından hareketle tutanaklarda yazılı açı ve mesafeler okunarak ve ölçülerek en az ada bazında çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman sınır noktaları birer birer zeminde bulunmalı ve yeri işaretlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunmaması halinde nedenleri üzerinde durulmalı, yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri ve yer değiştirip değiştirmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, tereddütsüz olarak zeminde yeri saptanabilen en yakın sabit orman sınır noktalarından hareketle, yine orman tahdit tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup, 1949 orman kadastrosunda uygulanan yöntem ve araçlar ile ölçülerek orman sınır noktaları birer birer bulunup zeminde işaretlenmeli, 1949 tahdit haritası zemine uygulandıktan sonra 1977, 1984 ve 1995 yıllarında yapılan orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile oluşturulan ve aynı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattına göre çekişmeli taşınmazın konumunu ada bazında gösteren, orman sınır hatları ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli, 1984 yılında yapılan orman kadastro çalışmasının ilan edilmediği ve kesinleşmemiş olması halinde, 1949 yılından sonra yapılan çalışmaların sadece aplikasyon uygulaması olduğu ve yapılan aplikasyon uygulaması ile kesinleşmiş orman tahdit hattının değiştirilemeyeceği ve bu çalışma ile düzenlenen tahdit haritasının hukuki geçerliliğinin olmadığı gözönüne alınmalı; çekişmeli taşınmazın kesinleşmeyen 2/B madde uygulamasına konu olduğu anlaşıldığında ise çekişmeli taşınmaz ile dava dışı 101 ada 771 ve 773 parsel sayılı taşınmazların dört yönden kesinleşen orman sınırları içinde kalan taşınmaz ile çevrili olduğu gözetilerek, 2/B madde uygulamasını gerektirecek ne gibi olayların gerçekleştiği araştırılıp, bilim ve … bakımından orman niteliğini gerçek anlamda kaybedip kaybetmediği, tam olarak … toprağı niteliğini kazanıp kazanmadığı ve bırakıldığında kendiliğinden orman bitki örtüsünün yetişip yetişmeyeceği hususları araştırılmalı, zira öncesi devlet ormanı olan bir taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünün bilinçli olarak tahrip edilmiş olması ve başka türlü yararlanmak üzere niteliğinin değiştirilmeye çalışılması gerçek anlamda nitelik kaybı anlamına gelmediği düşünülmeli, bilirkişilerden çekişmeli taşınmazın 31.12.1981 tarihinden önce orman toprağı niteliğini tam olarak yitirip, … alanına dönüşüp dönüşmediği; ekim yapılmayıp bırakıldığı taktirde kendiliğinden orman örtüsünün tekrar oluşup oluşmayacağı yönünden bilimsel verileri içeren rapor alınmalı; 2/B madde uygulaması ile ilgili uyuşmazlık bunun sonucuna göre çözümlenmeli, bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan rapor alınmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin yetersiz araştırma ve incelemeye dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 13/07/2006 günü oybirliği ile karar verildi.