Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2006/7670 E. 2006/13410 K. 13.10.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/7670
KARAR NO : 2006/13410
KARAR TARİHİ : 13.10.2006

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı … tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı …; 29.09.2005 tarihinde … ilçesi … Köyünde bulunan 101 ada 14 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu halde, 3402 Sayılı Yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi gereğince yörede yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışında bırakıldığını belirterek orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle parselin zilyedine husumet yönelterek dava açmıştır. Kadastro Müdürlüğünün 02.12.2005 gün 4885 sayılı yazı cevabında; … Köyünde 3402 Sayılı Yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca öncelikle orman kadastrosunun yapılarak ilan edildiği, arazi kadastrosunun çalışmalarına 06.06.2005 tarihinde başlanıldığı, 31.08.2005 tarihinde sonuçlandırıldığı, ancak askıya çıkarılmadığı, çekişmeli taşınmazında kadastro tespit tutanağı düzenlenmekle birlikte henüz askı ilanı yapılmadığından tutanak aslı ve krokilerinin gönderilemediğini bildirmesi üzerine mahkemece, Kadastro Mahkemesinde davanın görülebilmesi için kadastro tespit tutanağının düzenlenmesinin gerekli olduğu, çekişmeli taşınmaz hakkında dava koşulu gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı … tarafından temyiz edilmiştir.
Dava orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 Sayılı Yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve dava tarihi itibariyle kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmaz bu işlem sırasında orman sınırları dışında bırakılmış, kadastro tespit tutanağı düzenlenmiş ancak henüz askıya çıkarılmamıştır.
Mahkemece; dava, arazi kadastrosuna itiraz olarak nitelendirilerek çekişmeli yer hakkında tespit tutanağı düzenlenmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de, bilindiği gibi halen yürürlükte olan yasalarımıza göre orman kadastrosu 6831 Sayılı Orman Yasası hükümlerine göre yapıldığı gibi 3402 Sayılı Kadastro Yasası hükümlerine göre de yapılmaktadır.
1) 6831 Sayılı Orman Yasası hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu;
6831 Sayılı Yasanın 4999 Sayılı Yasa ile değişik 7. maddesi hükümlerine göre “Devlet Ormanlarının, hükmü şahsiyeti haiz amme müessselerine ait ormanların, özel ormanların ve evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayin ve tesbiti orman kadastro komisyonlarınca yapılır” aynı yasanın 11. maddesi uyarınca “Orman Kadastro Komisyonlarınca tutanakların askı suretiyle ilanı, ilgililere şahsen tebliğ hükmündedir. Tutanak ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine …. müracaatla sınırlamaya ve bu Yasanın 2. maddesine göre orman sınırı dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir….. Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında (orman sınırı içine alınan yerler hakkında) hasım Orman Genel Müdürlüğü, 2. maddeye göre orman sınırı dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak davalarında ise hasım Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüdür. Orman Genel Müdürlüğünce (Kadastro Komisyonunca orman sınırı dışında bırakılan yerler hakkında) açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile Çevre ve Orman Bakanlığıdır.” Yargıtay uygulamalarına göre, orman kadastro komisyonlarının orman sınırı dışında bıraktığı yerlerin orman sınırı içine alınması konusunda Orman Bakanlığı ya da Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz davalarının devamı sırasında, davaya konu taşınmazlarda kendilerine husumet yöneltilenler dışında başka hak sahiplerinin bulunduğunun anlaşılması halinde, o hak sahipleri de davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırıldıktan sonra, dava esas yönünden karara bağlanmaktadır.
2) 3402 Sayılı Kadastro Yasası hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu; 3402 Sayılı Yasanın 4/3. maddesi 5304 Sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce bu madde hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, kadastro çalışma alanı sınırlarında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilmekte ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından bu yerde bulunan ormanların sınırlaması ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 Sayılı Orman Yasası hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işaretlenerek tutanaklarıyla birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmekte ve bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri orman kadastro komisyonunun düzenlediği harita ve tutanaklar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilmekte, eğer iki ay içinde orman kadastro komisyonları orman sınırını belirlemezse, kadastro alanı sınırları arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenerek, çalışmalar yürütülmekte ve arazi kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılmakta ve yasanın 9. maddesine göre yapılan itirazlar aynı yasanın 10. maddesi hükmüne göre komisyonlar tarafından incelendikten sonra ister orman kadastro komisyonları tarafından, isterse arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenen orman parsellerine ait tesbit tutanakları ile aynı çalışma alanında bulunan diğer taşınmazların kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanılarak, düzenlenen askı cetvelleri ile pafta örnekleri 30 gün süre ile ilan edilmekte ve askı ilan süresi içinde itiraz edilmeyen tesbit tutanakları kesinleştirilerek aynı Yasanın 12. maddesi gereğince tapuya tesil edilmekte, askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde dava açılan parsellerle ilgili uyuşmazlıklar 3402 Sayılı Yasanın 25, 26, 27, 28, 29 ve 30. madde hükümlerine göre karara bağlanmakta, daha önce orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyularak bu ormanlar hakkında aynı Yasanın 22/4. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılmakta idi.
Ancak, 22.02.2005 gün ve 5304 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Yasanın 4/3. maddesi değiştirilmiş ve “çalışma alanında orman bulunması ve 6831 Sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak, bu çalışmalarda kadastro ekibine, Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisinin Tarım Müdürlüklerince görevlendirilerek bir yüksek ziraat mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir” şeklini almıştır.
3402 Sayılı Yasanın değişik 4/3. maddesi gereğince kurulan komisyonlara 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesini uygulama görevi verilmemiştir. Bu komisyonlar o çalışma alanında nitelik kaybetme araştırmasına girmeden öncesi ve halen orman olan taşınmazların orman niteliğiyle tesbit tutanaklarını düzenlemekle görevlidir. Bu komisyonlarınca orman niteliğiyle tesbit tutanağı düzenlerek otuz günlük kısmi ilana çıkartılan taşınmazlar hakkında hak sahipleri, bu yerlerin orman niteliğini yitirdiği konusunda değil, sadece eskiden beri orman niteliğinde olmadığı konusunda kadastro mahkemesinde, Orman Genel Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açacaklardır.
Ancak; orman niteliğinde tesbit tutanakları düzenlenerek 30 günlük kısmi ilana çıkartılması halinde hak sahibi olan Orman Genel Müdürlüğü yada Hazine orman alanları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında orman savı ile dava açabilecekmidir? Hemen belirtmek gerekir ki; Yasalarımızda bunu engelleyen hiç bir hüküm bulunmamaktadır.Aksine 6831 Sayılı Yasanın 11/1.maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü, kadastro sırasında orman sınırı dışında bırakılan orman alanlarının bulunduğunun tesbiti halinde, bu yerlerin orman sınırı içine alması konusunda dava açmak zorundadır. 3402 Sayılı Yasanın 26/4. maddesi gereğince “Kadastro Mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar” orman parsellerinin kısmi ilana çıkartıldığı tarihte henüz tespit tutanakları düzenlenmeyen maliki, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan taşınmazlar hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü 6831 Sayılı Yasasının 11/1. maddesinin verdiği dava açma yetkisini nasıl ve kime karşı kullanacaktır? 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi hükmüne göre “Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine müracaatla sınırlamaya ve 2’nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir” Görüldüğü gibi Yasa, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne aleyhlerine olan tutanak harita ve kararlara karşı itiraz davası açmakla yükümlü olduğu gibi 3224 Sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Yasanın 2/g maddesi Orman Genel Müdürlüğüne “orman kadastrosu ve mülkiyetle ilgili işlemlerini özel mevzuatına göre yürütmek” görevini vermiştir. 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan işlem 6831 Sayılı Orman Yasası ve 3402 Sayılı Kadastro Yasası aynı anda birlikte ve iç içe uygulanarak yapılan karma bir kadastro işlemdir. 3402 Sayılı Yasa ile 6831 Sayılı Yasanın hiçbir maddesini yürürlükten kaldırılmamış, aksine 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/D maddesinde ormanlar hakkında, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde özel yasasının (6831 Sayılı Yasa) uygulanacağı öngörüldüğünden 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda, bu yasanın belirlediği usul hükümleriyle birlikte, özel Yasa olan 6831 Sayılı Yasanın belirlediği hükümlerin de uygulanması gerekir. 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda “olumlu orman kadastro harita ve tutanağı” düzenlendiği kabul edilerek hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda “olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı” düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne, askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesinde tanındığı gibi 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman olduğu konusunda “olumlu harita ve tesbit tutanağı” düzenlenen parsellerde (kısmi ilana çıkartılan parseller) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tesbit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte “olumsuz orman kadastro harita ve tutanağı” düzenlenmiş olduğu kabul edilerek 3402 Sayılı Yasanın 26/4. maddesindeki kadastro tesbit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne de dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Şunu da, belirtmek gerekir ki, kısmi ilana çıkartılan orman parsellerinden sonra kültür arazisi olarak tesbit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 Sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü, orman savı ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen yada itirazları komisyonca ret edilerek kültür arazisi niteliği ile tesbit tutunakları düzenlenip 3402 Sayılı Yasının 11. maddesi gereğince askı ilanına çıkartılan parseller hakkında H.G.K.’nun 13.07.1996 gün 1996/20-459-556 ve 13.05.1996 gün ve 1996/20-566 – 1998/338 sayılı kararlarındaki ilke gereğince Orman Genel Müdürlüğü ile Çevre ve Orman Bakanlığının orman savı ile kadastro mahkemelerinde dava açabileceklerini yada H.G.K’nun 16.05.2001 gün ve 2001/20-401-416 sayılı kararında kabul edildiği gibi başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Yasanın 26/D maddesi gereğince katılabileceklerini önleyen hiç bir Yasa hükmü bulunmamaktadır.
3) Tesbit tutanağı düzenlendikten sonra açılacak davalarda husumetin, tesbit malikine yada kadastro komisyonunca malik sonradan değiştirilmişse onlara yöneltilerek açılması gerektiği usul hukukunun temel ilkesidir. Asıl sorun, orman niteliğindeki parsellerin kısmi ilana çıkartıldığı tarihte henüz kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği için maliki, zilyedi, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan ancak orman sayılmayarak hakkında “olumsuz kadastro harita ve tutanağı düzenlenmiş” sayılan taşınmazlar hakkında Orman Genel Müdürlüğü ya da Çevre ve Orman Bakanlığının kadastro mahkemesinde orman savı ile açacağı davada husumeti kime ya kimlere yöneltileceğidir.
Dava açıldığı sırada bu davanın sonucu kim yada kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyeti onlara ait olacağı Usul Hukukunun temel kuralıdır. Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü taşınmazda hak sahibinin kimler olduğu konusunda otuz günlük askı ilan süresi içinde idari bir araştırma yapıp, bu araştırma sonucuna göre belirlenecek gerçek yada tüzel kişilere husumet yöneltilerek askı ilan süresi bitmeden dava açılmalıdır denebilirse de, bu kısa süre içinde, dava edilecek taşınmazda hak sahibi olanlar her zaman tesbit edilemeyeceği gibi, yapılacak araştırma sonucu tesbit edilecek hak sahipleri her zaman gerçeği de yansıtmayabilir. O halde, kısmi ilana çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden Çevre ve Orman Bakanlığı yada Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu Köy Tüzelkişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı açılabileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte davaya konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi yada malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tesbit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirilip 3402 Sayılı Yasanın 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen, yada keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra taraf delilleri ve 3402 Sayılı Yasanın 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi, dava dilekçesinde gösterilen gerçek yada tüzel kişinin hak sahibi olmaması halinde davanın husumet yönünden red edilmemesi gerekir.
4) 3402 Sayılı Yasanın 22.02.2005 gün ve 5304 Sayılı Yasa ile değiştirilmesinden sonra çıkartılan ve 26.09.2005 günlü Resmi Gazetede yayınlanan Taşınmaz Malların Sınırlandırma, Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 17/b-2. maddesinin 9. fıkrasında “Askı ilan süresi içinde ormanın sınırlandırma ve tesbitine dava açılması durumunda, ormanın davaya konu edilen sınırları kesinleşmeyeceğinden, bu sınırlara bitişik gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazların tesbiti sırasında dava devam ediyorsa, ormanla müşterek sınırları davalı bırakılır ve tutanakları düzenlendikten sonra açıklayıcı bir yazı ile Kadastro Mahkemesine intikal ettirilir.”
3402 Sayılı Yasanın 5. maddesinde; “Kadastro Müdürü çalışma alanında işe başlamadan önce mahalli hukuk mahkemesinde, bu alandaki taşınmaz mallar hakkında görülmekte olan kadastro ile ilgili davalarla hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesini alır ve bunu çalışma alanı ile ilgili tüm tapu, vergi, harita ve diğer belge ve örnekleri ile birlikte kadastro teknisyenlerine verir. Listenin müdür tarafından alınmasından sonra o çalışma alanında bulunan taşınmaz hakkında mahalli hukuk mahkemelerine açılan davalar, derhal kadastro müdürüne bildirilir”
Davalı Taşınmaz Mal Tutanaklarının Kadastro Mahkemesine Devri Hakkındaki Yönetmeliğin 7/a maddesinde; “Kadastro tutanağı henüz düzenlenmeden dava açılmaışsa; çalışma alanında bulunan taşınmaz mallarla ilgili olarak yeni açılan davaların mahkemelerce kadastro müdürlüğüne bildirilmesi üzerine, Kadastro Müdürünce bu listeler derhal kadastro teknisyenlerine verilir. Dava listelerinde belirtilen taşınmaz malların kadastro tutanağı henüz düzenlenmemiş ise, davanın mahiyetine göre, teknisyenlerce bu yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca sınırlandırma ve tesbit yapıldıktan sonra 6. maddesine göre işlem yapılır.”
Aynı Yönetmeliğin 5/a maddesinde; “Dava mülkiyete yönelik ise, taşınmaz mal teknisyenlerince ölçülüp tarafların iddiaları, varsa belgeleri muhtar ve bilirkişi beyanlarına göre değerlendirildikten sonra, sonuçları ve varacakları kanaatları tutanağın edinme sebebi sütununda etraflıca açıklanmak ve dosya numarası belirtilmek suretiyle maliki tayin edilmeden kadastro tutanağı düzenlenir.”
6. maddesinde; “Teknisyenlerce Kadastro Müdürlüğüne teslim edilen davalı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile eklerinin Kadastro Müdürünce derhal fotokopisi veya örnekleri çıkartılarak, asılları 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 5. maddesinin son fıkrası uyarınca en geç 7 gün içinde Kadastro Mahkemesine gönderilir.”
Bu hükümlerin ve yukarıda açıklanan konuların birlikte değerlendirilmesinde şu sonuca ulaşılmaktadır:
Yörede 3402 Sayılı Yasanın 5304 Sayılı Yasa ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 Sayılı Yasa hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 Sayılı Yasanın 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda “olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği” kabul edilip, 6831 Sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince kadastro Mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı Çevre ve Orman Bakanlığının ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işlemin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumet Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği yada davaya konu taşınmaza zilyed olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel yada tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden red edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tesbit tutanağının, malik henesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, Yasa ve Yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini Kadastro Müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirip 3402 Sayılı Yasanın 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 Sayılı Yasanın 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece resen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Bu ilkeler gözönünde bulundurularak davanın esasının incelenmesi gerekirken henüz tesbit tutanağı düzenlenmediği, bu nedenle dava koşulu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 13/10/2006 günü oybirliği ile karar verildi.