Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2006/17332 E. 2007/70 K. 15.01.2007 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/17332
KARAR NO : 2007/70
KARAR TARİHİ : 15.01.2007

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği … İlçesi, … mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, dava dilekçesinde sınırları yazılı (T1)=23669,49 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise, 1967 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde … tevzi işlemleri yapıldığı anlaşılmakta olup, … tevzi evrakları, belirtme tutanakları ve tevzi krokileri ile çekişmeli taşınmaza komşu 2051 parsele revizyon gören Ocak 1953 tarih 180 ve 2052 parsele revizyon gören Ocak 1953 tarih 181 nolu tapu kayıtları ile 1867 tahrir nolu vergi kayıtları getirtilip keşif sırasında mahallinde uygulanmamıştır. Ayrıca, dosyada mevcut Orman Bilirkişi … … ve … Bilirkişi … … tarafından düzenlenen ek rapora ekli memleket haritasında çekişmeli taşınmazın kısmen yeşil alan içinde kaldığı görülmekte olup, bilirkişiler ek raporlarında bu hususu da açıklamamışlardır. Ayrıca, 2077 parselin doğusu ve batısında yer alan ve krokilerde (TH1) ve (TH2) ile gösterilen taşınmazların da davalı olduğu anlaşıldığından, bu taşınmazlara ait dava dosyaları getirtilip, kimler tarafından dava edildiği, davacı tarafından açılmış dava var ise, 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddesindeki kısıtlamalar yönünden engel teşkil … etmediği, 2036 parsel dava dosyası getirtilerek o dosyada komşu parsel durumunda olan davalı taşınmazın ne olarak gösterildiği araştırılmamış ve tapulama sırasında tescil harici bırakılan dava konusu taşınmazın ne için tescil harici bırakıldığı ve paftasına ne olarak yazıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulmamıştır.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 Sayılı Yasa ile sadece devlet ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 Sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 Sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuştur. İadenin koşulları yasada gösterilmiştir.

Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, … fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman yüksek mühendisi ve bir … elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte … araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan … kazanma olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; … yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler … ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu … parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; keşifte komşu parsellerin dayanak tapu ve vergi kayıtları ve tevzi krokileri uygulanarak çekişmeli parsel yönünü ne olarak okuduğu saptanmalı; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Yukarıdaki yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez zilyetlik yolu ile kazanma (Medeni Yasanın 713. maddesi ve 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 17. maddesindeki) koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak, keşifte imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı; özellikle 2036, 2050, 2051, 2052 ve 2053 parsel malikleri ile tarafların bildirecekleri zilyet tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlanıp bittiği, zilyetliğin hangi tarihte başlayıp kimler tarafından, kaç yıl, ne şekilde sürdürüldüğü, kullanımın ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların ve yerel bilirkişinin imar-ihya ve zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları sağlanmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/01/2007 günü oybirliği ile karar verildi.