Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2006/1627 E. 2006/3536 K. 20.03.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/1627
KARAR NO : 2006/3536
KARAR TARİHİ : 20.03.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tespit davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R

Davacı … 06.02.2001 tarihli dava dilekçesiyle Bodrum İlçesi, … Mahallesi 74 ada 27 sayılı parsel üzerine ev yaptırdığını, daha sonra şehir imar planı uygulamasıyla bu parselin 74 ada 33 ve 34 sayılı parsellere ifraz edildiğini, evinin 74 ada 34 sayılı parsel içinde kaldığını yer tespiti sonucu öğrendiğini, şehir imar planında belediye personel konut alanı ve park yeri olarak bırakılan 74 ada 34 sayılı parsel içinde kalan evinin sulh ceza mahkemesinin 1993/896 – 1995/542 sayılı ilamı ile orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle zoralımına karar verilmişse de, gerçekte evinin bulunduğu yerin şehir imar planı içinde ve orman sınırları dışında kaldığının tespitini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne ve 74 ada 34 parsel içinde kalan davacıya ait evin orman tahdit sınırları dışında kaldığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı … Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Yörede ilk orman kadastrosu 6831 Sayılı Yasa hükümlerine göre 19.10.1965 tarihinde yapılmış ve kesinleşmiştir. Daha sonra 3302 Sayılı Yasaya göre 30.10.1987 tarihinde ilan edilip kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, davacıya ait 74 ada 34 sayılı parsel ve bu parsel içinde bulunan evin kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde mi yoksa dışında mı kaldığının tespitine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davacı …’nün, 6831 Sayılı Yasanın 93/2. maddesine göre orman sayılan yeri işgal ve faydalanma suçundan yargılandığı ve Bodrum Sulh Ceza Mahkemesinin 19.10.1995 gün ve 1993/896-542 sayılı ilamı ile 175 m2’lik orman alanına ev ve bahçe yapması nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu dava, davacının ormanı işgal ve faydalanma suçundan Sulh Ceza Mahkemesince yargılanıp mahkum olduğu yerin orman sayılan yerlerden olmadığının tespiti istemiyle açılmıştır. Yargıtayın kararlılıkla uyguladığı içtihatlara göre; tapu iptali-tescil, elatmanın önlenmesi, muarazanın giderilmesi ve orman kadastrosunun iptali gibi eda davası açma olanağının bulunduğu hallerde tesbit davası açılamaz. Davacı, çekişmeli taşınmazın orman olmadığını ve orman sınırları dışında kaldığının tesbitini istemektedir. Yürürlükteki yasalarımız, davacıya bu nitelikte bir dava açma olanağı vermemektedir. Kesinleşen bir ceza mahkemesi kararının sonuçlarının iptaline esas olmak üzere ve mahkumiyetin sonuçlarından kaçınmak amacıyla hukuk mahkemesinde tesbit davası açılamaz.
Görülüp kesin hükme bağlanan bir hukuk ya da ceza davasına konu olan ya da görülmekte olan, yahut ileride açılacak bir davada iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tesbit davası açmakta hukuki yarar bulunmadığı, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. Tesbit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile elde edilebilecekse, bu takdirde davacının ayrı bir tesbit davası açmakta hukuki yararı olduğu kabul edilemez.
Davacının, Orman Yönetimi ve Hazine ile Belediye aleyhine açacağı eda davası sırasında taşınmazın niteliği belirlenecektir.
O halde, ceza davasında verilen mahkumiyet kararının ortadan kaldırılması amacıyla açılan bu tespit davasının hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 30/03/2006 günü oybirliği ile karar verildi.