Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2006/14260 E. 2006/18402 K. 27.12.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/14260
KARAR NO : 2006/18402
KARAR TARİHİ : 27.12.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı Hazine, 22.10.2004 tarihli dava dilekçesiyle … Köyü (Mahallesi) 27513 ada 10 parsel sayılı taşınmazın, 1947 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastro sınırları içerisindeyken, 1989 yılında kesinleşen 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığından tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli parselin davalılar adına olan tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 1947 yılında kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken yine 15.12.1989 tarihinde kesinleşen 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan parselin tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1946 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 7 numaralı orman kadastro komisyonuna bağlı 4 numaralı ekipçe yapılıp 24.03.1976 tarihinde, itirazlar incelenerek sonuçları 7 numaralı komisyonca 06.04.1983 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 1744 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 1988 yılında yapılıp, 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
… Köyünde yer alan ve arsa niteliğinde 1000 m2 yüzölçümündeki çekişmeli parsel, tapuda davalı gerçek kişi adına kayıtlı olup, imar uygulaması ve parselasyonla aynı köy 90 sayılı parselden müfrez 243 ve 244 parseller ile 92 sayılı parselden 2981 sayılı yasa hükümlerine göre yapılan imar uygulaması ve şuyulandırma ile gelen 7315 ada 10 sayılı parselden ikinci parselasyon sonucu oluşmuştur. 90 parsel sayılı 55500 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ise arazi kadastrosunda Haziran 1327 tarih 33 sıra numaralı tapu kaydı ile … oğlu … mirasçıları adına tesbit edilmiş, gerçek kişiler arasındaki kadastro tesbitine itiraz davası sonunda, taşınmazın bilirkişi krokisinde (A, B ve C ) ile gösterilen sırasıyla 7350 m2, 18700 m2 ve 19200 m2 bölümlerinin … Tokuç mirasçıları (D ve E) ile gösterilen bölümlerinin ise … … adına tesciline karar verilmiş, Tapulama Mahkemesinin 21.07.1969 gün ve 1967/352-219 sayılı kararı temyiz edilmeden 12.09.1969 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkeme kararına göre yapılan ifraz ile 45250 m2 yüzölçümündeki 242 parsel … Tokuç mirasçıları adına, 8400 m2 yüzölçümündeki 243 parsel ve 1850 m2 yüzölçümündeki 244 parsel … … adına tescil edilmiş, 92 parsel sayılı 106900 m2 yüzölçümündeki taşınmaz arazi

-2- 2006/14260-18402

kadastrosunda Haziran 1327 tarih ve 31 sıra numaralı tapu kaydı ile dava dışı 91 parselle bir bütün olduğundan söz edilerek … ve … … adına tesbiti itarazsız kesinleşerek tapuya kayıt edilmiştir. Hazine tarafından … köyü 92 sayılı parselin tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemiyle 31.05.1997 tarihinde açılan davanın reddine ilişkin asliye 5. Hukuk Mahkemesinin 15.05.1997 gün ve 1995/1190-397 sayılı kararı, Hazine temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 31.10.1997 gün ve 1997/11808-13445 sayılı kararı ile onanıp karar düzeltme talebi de aynı dairenin 22.12.1997 gün ve 1997/16650-17583 sayılı kararı ile red edildikten sonra kesinleşmiştir. 89 sayılı kadastro parseli içinde kalmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro haritasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman orman bilirkişi raporuyla, dava konusu taşınmazın 1946 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan ve 1947 yılında kesinleşen orman tahdidinde, orman sınırları içinde bırakıldığı, 1952 yılında çalışma yapan makiye ayırma komisyonu, yasanın öngördüğü kişilerden oluşmayıp, yasaya ve yönetmeliğe aykırı çalışmalar yapsa da, bu komisyonca dahi muhafaza makisi olarak belirlendiği, 1976 yılında 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılmışsa da, Orman Yönetiminin açtığı dava sonunda, İdare Mahkemesinin 15.01.1987 gün ve 1985/711-17 sayılı kararı ile orman niteliğini kaybetmediği ve Devlet ormanları ile çevrili olduğundan bu işlemin, iptaline karar verildiği, daha sonra 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığı saptanıp, somut olayda, çekişmeli parselin imar yoluyla geldiği parsellerin değil, zeminde bulunduğu parsellerin irdelenip, tarafları bağlayan bir tapu kaydı yada mahkeme kararı bulunup bulunmadığının araştırılacağı, çekişmeli taşınmazın zeminde kapladığı yer ile ilgisi olmayan, imarda şuyulandırma ile bir kısım payların geldiği kadastro parseli ile ilgili Hazinenin taraf olduğu kesin mahkeme kararının, dava konularının yani çekişmeli taşınmazın zeminde kapladığı yer ile kesin hükmün konusu taşınmazın zeminde kapladığı yerin farklı olması nedeniyle, çekişmeli parsel yönünden Hazineyi bağlamadığı gibi, kesinleşmiş orman kadastro sınırları içindeki taşınmaz için, arazi kadastrosu yada Orman Yönetimi ve Hazinenin taraf olmadığı Tapulama Mahkemesi kararı ile hükmen oluşan tapu kayıtlarının hukuki değerinin bulunmadığı, 2896 ve 3302 sayılı yasa ile değişik 6831 sayılı yasanın 2/B maddesi gereğince, orman rejimi dışına çıkarma işleme sadece Hazine adına yapılacağından, bu tür yerlerin kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla da edinilemeyeceği, orman ve orman rejimi dışına çıkartılan yerlerde 2981 ve 3194 Sayılı Yasa uygulaması yapılacağı konusunda hiç bir yasa hükmü bulunmadığı, aksine 3194 Sayılı İmar Yasasının 4. Maddesindeki “… diğer özel yasalar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu (imar) yasanın özel yasalara aykırı olmayan hükümleri uygulanır” hükmü ve 2981 Sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik Geçici 2. Maddesinin (e) bendi hükmünü iptal eden Anayasa Mahkemesinin 27.09.1995 gün ve 1995/13-51 Sayılı kararı ve H.G.K.’nun 07.12.1997 gün ve 1997/1-655-1003 Sayılı kararı ile kabul edilen “… kamu malı niteliğini kazanan bir taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak özel mülkiyete dönüştürmeye idari mercilerin yetkileri yoktur. Başka bir anlatımla, idari mercilerin yasadan kaynaklanan bir yetkileri bulunmayan konularda aldıkları kararlar yok hükmünde olup, buna dayanan tescil de M.Y.’nın 1024.(932.) maddesi gereğince yolsuz tescil niteliğinde olduğu” Anayasanın 169 ve 170. maddelerindeki 2924 Sayılı Yasada ve 3402 Sayılı Yasanın 16/D maddesinde özel olarak düzenlenen Devlet Ormanları ve nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılan yerler özel yasalarına tabi olduğu, H.G.K’nun 24.03.1999 gün 1999/1-170-167 ve 21.02.1990 gün 1989/1-700-101 kararlarında belirtildiği gibi, aslında özel mülkiyete konu olmayan taşınmazlar her nasılsa tapuya tescil edilmiş olsa bile, bu durum taşınmazın niteliğini değiştirmeyeceğinden tescil işlemi yok hükmünde olacağı, bu tür taşınmazlar hakkında M.Y.’nın 1023. (931.) maddesinde belirtilen iyi niyetle iktisap iddiasında bulunulamayacağı, yasalarımız nasıl oluşursa oluşsun, yanlış ve yolsuz tescillere dayalı olarak tapu sicilinde yapılacak değişiklikleri öngören iptal davaları görevini Adliye Mahkemelerine verdiği (M.Y.- Md. 1025. (933)), H.G.K.’nın 21.02.1990 gün 1989/1-700-101 sayılı, 05.05.1999 tarih 1999/1-302

-3- 2006/14260-18402

Esas 1999/258 K. aynı tarih 1999/1-304 Esas 1999/260 K. ve 30.06.1999 tarih 1999/1-544 Esas 1999/561 Karar Sayılı ilamlarında kabul edildiği gibi, Hazinenin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile açacağı iptal davaları 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı gerçek kişilerin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarını reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 27/12/2006 günü oybirliğiyle karar verildi.