Yargıtay Kararı 20. Hukuk Dairesi 2005/14331 E. 2006/2241 K. 23.02.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2005/14331
KARAR NO : 2006/2241
KARAR TARİHİ : 23.02.2006

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, … Köyünde yer alan 27487 ada 7 parsel sayılı taşınmazın, 1947 yılında yapılan orman tahdidinde orman sınırları içerisindeyken, 1988 yılında 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartılan bölümlerinin tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescilini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne ve çekişmeli parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içindeyken yine kesinleşen 2/B madde uygulamasıyla Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılma işlemi kesinleşen parselin tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir.
… Köyünde yer alan ve arsa niteliğindeki 1000 m2 yüzölçümünde bulunan dava konusu 27487 ada 7 parsel sayılı taşınmaz davalı adına tapuda kayıtlı olup, 160 numaralı kadastro parselinden imar uygulaması sonucu oluşmuştur. 160 numaralı parsel ise, 7450 m2 tarla niteliğiyle … adına 02.07.1967 tarihinde tespit edilmiştir.
Keşifte bilgisine başvurulan uzman orman bilirkişi raporunda; dava konusu taşınmazın 1946 yılında 3116 Sayılı Yasaya göre yapılan orman tahdidinde orman sınırları içinde bulunduğunu, 1952 yılında 5653 Sayılı Yasaya göre çalışma yapan maki tefrik komisyonunca makiye tefrik edildiğini, 1976 yılında 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını, Orman Yönetiminin açtığı dava sonunda, İdare Mahkemesinin 15.01.1987 gün ve 1985/711-17 sayılı kararı ile orman niteliğini kaybetmediği ve Devlet ormanları ile çevrili olduğundan orman sınırları dışına çıkartılma işleminin iptaline karar verildiği, daha sonra 15.06.1989 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 3302 Sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkartıldığını belirtmiştir. 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “makilik olarak belirlenen taşınmazlar hakkında özel yasalar gereğince oluşturulan tapulara değer verileceği” kabul edildiğine, davalının bu nitelikte bir tapu kaydının olmadığına, 1952 yılında makiye ayrılmışsa da, 1976 yılından sonra dahi orman niteliğinde olduğu belirlenen yer hakkında, nitelik kaybı nedeniyle 1744 Sayılı Yasanın 2. madde uygulamasıyla 1976 yılında orman rejimi dışına çıkarma işleminin İdare Mahkemesince 15.01.1987 gün ve 1988/711-17 sayılı kararla makiye ayırma işlemine değer verilmeden iptal edildiği, gerek 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesinin uygulandığı tarihte yürürlükte bulunan 25 Haziran 1970 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 31.05.1970 gün ve 531 sıra ve 23 seri nolu (Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliği)nin 38/2 (orman sayılan maki sahalarının ve Devlet ormanlarının orman sayılmayan maki, delicelik, sakızlık ve harnupluk sahası olarak tefrik edildiğinin tespitinde, bu sahalar ilgili komisyonlarca veya Maliye Bakanlığınca henüz tevzi’e tabi tutulmamış ise, orman
tahdit sınırları içerisine alınır ve değişiklikten başmüdürlüğe bilgi verilir. Bu taktirde tespit, görevli elemanlarca … sınırlara göre yapılır. Tevzi’e tabi tutulmuş sahalar ise “Temliklerin veya tapunun idari yoldan iptaline karar verildikten sonra Devlet Ormanı tahdit sınırları içerisine alınmasına” kaydı verilerek tahdit dışında bırakılır.) hükmü gerekse, aynı hükmü taşıyan 20 Mayıs 1984 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren (Orman Kadastro Yönetmeliği)nin 51/2. maddesi hükmüne göre makiye ayrılan yerlerin orman sınırı içine alınması olanağı bulunduğuna, bir an için makiye ayrılan yerlerin kazandırıcı zamanaşımı yoluyla edinilebileceği kabul edilse dahi, makiye ayrıldığı 1952 yılından kadastro tesbitinin yapıldığı 1967 yılına kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresi dolmadığına, bu nedenlerle Hazinenin davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı gerçek kişinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 23/02/2006 günü oybirliği ile karar verildi.