YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/743
KARAR NO : 2018/5966
KARAR TARİHİ : 13.12.2018
Mahkeme : İSTANBUL Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : 1)Mahkûmiyet; Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25/04/2017 tarihli, 2017/48 esas ve 2017/148 karar sayılı kararı ile
2)İstinaf başvurusunun esastan reddi; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin 25/10/2017 tarihli, 2017/2104 esas ve 2017/1896 karar sayılı kararı ile
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, sanık müdafiinin süresindeki istemi nedeniyle duruşmalı olarak yapıldı, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.” ve aynı Kanunun 294. maddesinin ise; ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek, sanık müdafiinin temyiz isteminin kararların hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğuna, kimliği belirsiz şahıs tarafından yapılan usulsüz ihbarda sanığın kimlik bilgilerinden bahsedilmediği halde, sanık hakkında fiziki takip yapılmasının CMK’nın 170. maddesine aykırı olduğuna, ihbarcının kimlik bilgileri tespit edilerek, tanık sıfatı ile dinlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile karar verildiğine, CMK’nın 140. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığından, bu yolla elde edilen delillerin hükme esas alınamayacağına, eylemlerin sabit olmadığına, sanığın yargılandığı 23/05/2016 tarihli olay yönünden dava dışı Kemal Aktuna isimli şahsın Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/351 esas sayılı dosyasında yargılandığına ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
Dosya kapsamından, sanığın, 21/09/2016 tarihli (2.) olayda, kovuşturma aşamasında tanık sıfatı ile beyanına başvurulan kullanıcı …’ye 0,4 gram sentetik kannabinoidi temin ettiği sabit olmakla birlikte, 23/05/2016 tarihli (1.) olay yönünden ise, sanığın aşamalardaki inkara yönelik savunmalarının aksine, kullanıcı …’in, üzerinde ele geçen 2 adet MDMA içeren hapı, “sanıktan satın aldığına ” ilişkin sonradan değiştirdiği soyut beyanı dışında, kuşku sınırlarını aşan, yeterli ve kesin delil bulunmadığı, dolayısı ile sanığın 23/05/2016 tarihli (1.) olaya konu eyleminin sabit olmadığı anlaşılmakla, sanık hakkında koşulları bulunmadığı halde, zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ve duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenlerle yerinde olduğundan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin 25/10/2017 tarih, 2017/2104 esas ve 2017/1896 karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararı hukuka aykırı bulunduğundan, 5271 sayılı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, hükmolunan cezanın süresi, bozma sebebine, tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 13/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 13.12.2018 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı Hikmet Turan’ın katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık … müdafii Avukat Merve Ertekin’in yüzüne karşı 20.12.2018 tarihinde, açık olarak okunup anlatıldı.