Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/5962 E. 2019/4154 K. 08.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/5962
KARAR NO : 2019/4154
KARAR TARİHİ : 08.07.2019

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2016 tarihli 2016/67 esas ve 2017/163 sayılı kararın kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 03/12/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık … hakkında “ uyuşturucu madde ticareti yapma” ve “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 20.05.2013 tarihli ve 2003/21663 soruşturma, 2003/988 esas, 2013/203-768 sayılı iddianame ile TCK’nın 3756 SK. La değ. 403/5-6, 31, 33, 404/2, 36, 40, 74 maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2- İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 25.09.2003 tarih – 2003/203 esas ve 2003/267 karar sayılı ilamı ile, sanık hakkında TCK’nın 404/2 maddesi uyarınca ceza tayinine yer olmadığına, ancak TCK’nın 404/4 maddesi uyarınca sanığın salahı tıbben anlaşılıncaya kadar bir hastanede muhafaza ve tedavi altına alınmasına, TCK’nın 403/5, 403/6, 59, 81/2 maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen hükmün temyiz edilmeden 27.05.2004 tarihinde, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen hükmün ise temyizen incelenerek 08.04.2004 tarihinde kesinleştiği,
3- İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosunca suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK’nın 191. maddesi uyarınca uyarlama yargılaması yapılması talep edildiği,
4- Mahkemece yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, sanık hakkında İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2016 tarihli, 2016/67 esas ve 2016/163 karar sayılı ilamı ile TCK 191/1, 62/1 maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 05.09.2016 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
B-Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek ve bulundurmak suçundan sanık …’ın yapılan yargılaması sonucunda ceza tayinine yer olmadığına, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 404/4. maddesi gereğince tedavi altına alınmasına dair İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/09/2003 tarihli ve 2003/203 esas, 2003/267 sayılı kararını müteakip, infaz savcılığınca 28/06/2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un 191.maddesinde değişiklik yapıldığı cihetle sanığın hukuki durumunun yeniden belirlenmesi talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2016/67 esas, 2016/163 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5237 sayılı Kanun’un 7/2. maddesindeki, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki, “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, uyuşturucu madde kullanmak suçundan sanık hakkında ceza tayinine yer olmadığına, ancak 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 404/4. maddesi uyarınca sanığın salahı tıbben anlaşılıncaya kadar bir hastanede muhafaza ve tedavi altına alınmasına karar verilmiş olması dikkate alındığında, uyarlama talebi üzerine sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28.04.2016 tarihli ve 2016/67 esas, 2016/163 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C- Konunun Değerlendirilmesi:
Yapılan incelemede;
Ceza Genel Kurulu’nun 22.05.2012 tarih 2011/8-498 esas ve 2012/211 karar sayılı kararında belirtildiği üzere hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıklar ancak hükmün hukuken varlık kazanması halinde olağan ve olağanüstü yasa yolları denetimine konu olabileceğinden, henüz hukuken varlık kazanmayan bir hükmün ne olağan ne de olağanüstü yasa yolu denetimine konu edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verildiği durumlarda hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Somut olay bu kapsamda değerlendirildiğinde, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma istemi, “…sanık hakkında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 404/4 maddesi uyarınca sanığın salahı tıbben anlaşılıncaya kadar bir hastanede muhafaza ve tedavi altına alınmasına karar verildiğinden, uyarlama yargılaması neticesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği…” nedenine dayanmakta ise de; belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi nedeniyle “kanun yararına bozma” konusu yapılması olanaklı görülmediğinden, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yapılan kanun yararına bozma talebi yerinde değildir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlerle;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarında hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların, kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi mümkün olmadığından, sanık hakkında İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli, 2016/67 esas ve 2016/163 sayılı kararına karşı yapılan yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK’nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 08.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.