Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/4898 E. 2019/1915 K. 27.03.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4898
KARAR NO : 2019/1915
KARAR TARİHİ : 27.03.2019

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli, 2017/839 esas ve 2018/338 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 13/07/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli … hakkında 18/09/2016 tarihinde işlediği “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 16/02/2017 tarihli ve 2016/145592 soruşturma, 2017/860 sayılı kararı ile beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süreyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına aynı Kanun’un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın 02/03/2017 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği,
2- İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca kararın gereğinin ifası için 21/02/2017 tarihinde Van Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, Van Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 23/02/2017 tarihli çağrı yazısının şüpheliye 02/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, ön bilgilendirme formunun 03/03/2017 tarihinde müdürlükte elden tebliğ edilerek aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, hastanede altı oturumluk bağımlılık programına alındığı, 09/06/2017 tarihinde tedavi gereklerine uygun davranmaması nedeniyle tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirildiği, İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 15/06/2017 tarihli kararı ile yükümlünün uyarılmasına karar verildiği, 23/06/2017 tarihli uyarı yazısının 14/07/2017 tarihinde yükümlüye bizzat tebliğ edildiği, 11/07/2017 tarihinde müdürlüğe başvurması üzerine aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, hastanenin 27/07/2017 tarihli yazısı ile tedavi programına uyumlu olduğunun bildirildiği, yükümlü hakkında denetim planı hazırlanarak 25/08/2017 tarihinde müdürlükte tebliğ edildiği, yükümlünün 25/08/2017 ve 15/09/2017 tarihli bireysel görüşmelerine katıldığı, 06/10/2017 tarihli bireysel görüşmesine ve 12/10/2017 tarihli seminere katılmadığı gerekçesiyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 18/10/2017 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek dosyanın 27/10/2017 tarihinde savcılığa gönderildiği,
3-İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, dava açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak 04/12/2017 tarihli, 2016/145592 soruşturma, 2017/42896 esas ve 2017/35269 sayılı iddianame ile şüpheli hakkında TCK’nın 191/4-a delaletiyle TCK’nın 191/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
4- Kanun yararına bozma istemine konu İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli 2017/839 esas ve 2018/338 sayılı kararı ile;
“…şüpheli hakkında 16/02/2017 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesini müteakip kararın şüpheliye usulüne uygun olarak tebliği yapılmaksızın infazının sağlanması amacıyla 21/02/2017 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderildiği ve bu hali ile kanunda öngörülen kovuşturma şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından 5271 Sayılı CMK’nın 223/8 maddesi gereğince YARGILAMANIN DURMASINA,” karar verildiği, kararın 25/04/2018 tarihinde itiraz yoluna gidilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına, şüphelinin uzman hekime sevkinin sağlanarak uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanıcılığı ile ilgili tedaviye ihtiyacı olduğu rapor edilirse aynı bir yıllık süre içerisinde tedaviye tabi tutulmasına dair İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16/02/2017 tarihli ve 2016/145592 soruşturma, 2017/860 sayılı kararını müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, açılan kamu davası sonucunda, kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahisle kamu davasının durmasına dair İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2017/839 esas, 2018/338 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, şüpheli hakkında, 18/09/2016 tarihinde işlediği iddia edilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 5237 sayılı Kanun’un 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararın 02/03/2017 tarihinde şüphelinin savunmasında bildirdiği adresine tebliğ edildiği, şüphelinin bu karara itiraz etmediği,
Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, şüpheliye tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlaması için 23/02/2017 tarihli uyarılı ilk başvuru davetiyesinin 02/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin bu çağrıya uyarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat edip tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanıldığı, şüphelinin tedavi gereklerine uygun davranmadığından bahisle 11/07/2017 tarihinde “yükümlülüklerini 2. kez ihlal etmesi halinde tekrar uyarılmadan denetimli serbestlik uygulamasına son verileceği ve hakkında kamu davası açılacağı” açıklamasını içeren uyarı yazısının şüphelinin bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak şüphelinin daha sonra 12/10/2017 tarihli görüşmesine gelmeyerek yükümlülüklerini 2. kez ihlal etmesi üzerine erteleme kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
Yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2017/839 esas, 2018/338 sayılı karar ile “… şüpheli hakkında 16/02/2017 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesini müteakip kararın şüpheliye usulüne uygun olarak tebliği yapılmaksızın infazının sağlanması amacıyla 21/02/2017 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderildiği ve bu hali ile kanunda öngörülen kovuşturma şartının gerçekleşmediği..” gerekçesiyle, “kamu davasının durmasına” ve “ kararın infazı amacıyla Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderilmesi hususunda gereğinin takdir ve ifası için karardan bir suretin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmiş ise de,
Sanık hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte uygulanmasına karar verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğini müteakip şüphelinin kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından haberdar olarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat edip tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başladığı ve hiçbir aşamada hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına ve tedavi ile denetimli serbestlik tedbirine itiraz etmediği, bu şekilde yükümlülüklerinden haberdar olan şüpheli hakkındaki infaz sürecinin başladığının kabulü gerektiği, infaz sürecinde yapılan işlemlerin yok sayılarak başa dönülmesi halinde bu durumun şüpheli için de ek külfet yükleyeceği ve infaz ettiği süreleri yeniden infaz etmesi gerekeceğinin anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu ve mahkemesince yargılamaya devam olunarak sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri aşamasındaki eylemleri değerlendirilip, anılan Kanun’un 191/4. maddesi uyarınca yargılama şartı olan tedavi ve denetimin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar etme” şartının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” Denilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2017/839 esas, 2018/338 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
İncelenen dosyada; şüpheli hakkında, 18/09/2016 tarihli eylemi nedeniyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı 5237 sayılı Kanun’un 191/2. maddesi uyarınca verilen beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın 02/03/2017 tarihinde şüpheliye tebliğ edildiği, şüphelinin bu karara itiraz süresi beklenmeden, Van Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce, şüpheliye 23/02/2017 tarihli uyarılı ilk çağrı yazısının 02/03/2017 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin bu çağrıya uyarak Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması üzerine Denetimli Serbestlik Süreci Yükümlü ön Bilgilendirme formu tebliğ edilerek ve bilgilendirilerek tedbirin infazına başlanıldığı, şüphelinin tedavi gereklerine uygun davranmaması nedeniyle 14/07/2017 tarihinde “yükümlülüklerini 2. kez ihlal etmesi halinde tekrar uyarılmadan denetimli serbestlik uygulamasına son verileceği ve hakkında kamu davası açılacağı” açıklamasını içeren uyarı yazısının şüphelinin bizzat kendisine tebliğ edildiği, ancak şüphelinin tedavinin sonlanmasından sonra hazırlanan denetim planı çerçevesinde 25/08/2017 ve 15/09/2017 tarihli bireysel görüşmelerine katıldıktan sonra 06/10/2017 tarihli bireysel görüşmesine ve 12/10/2017 tarihli seminere katılmadığı, yükümlülüklerini 2. kez ihlal etmesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak hakkında kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2017/839 esas, 2018/338 sayılı karar ile “… şüpheli hakkında 16/02/2017 tarihinde kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesini müteakip kararın şüpheliye usulüne uygun olarak tebliği yapılmaksızın infazının sağlanması amacıyla 21/02/2017 tarihinde denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderildiği ve bu hali ile kanunda öngörülen kovuşturma şartının gerçekleşmediği..” gerekçesiyle, “kamu davasının durmasına” ve “kararın infazı amacıyla Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderilmesi hususunda gereğinin takdir ve ifası için karardan bir suretin İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verildiği anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. Maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK’nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek
sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki düzenleme gereği, “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesinin gerektiği, incelemeye konu dosyada ise, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen “Kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesi ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin karar, şüpheliye tebliğ edilmeden önce, Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğüne gönderildiği ve 23/02/2017 tarihinde düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdı ile tedbirin infazı için işlemlere başlandığı anlaşıldığından, şüpheli hakkında verilen karar kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı dikkate alındığında durma kararının yerinde olduğu anlaşıldığından kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
D) Karar:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/03/2018 tarihli ve 2017/839 esas, 2018/338 sayılı kararı kanuna uygun olduğundan, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
27/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.