Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/4690 E. 2019/2125 K. 04.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4690
KARAR NO : 2019/2125
KARAR TARİHİ : 04.04.2019

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak suçundan sanık …’ün … sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/09/2009 tarihli ve 2009/782 esas, 2009/1285 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine yapılan yargılama sonunda … sayılı Kanun’un 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, … sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/07/2011 tarihli ve 2010/1945 esas, 2011/1018 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlediğinden bahisle yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasına, … sayılı Kanun’un 191. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/04/2014 tarihli ve 2014/273 esas, 2014/299 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkin talep üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 07/06/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen Dosyadan;
1)Şüpheli … hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 18/06/2009 tarihli, 2009/57824 soruşturma, 2009/30472 esas ve 2009/10079 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
2) İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/09/2009 tarihli 2009/782 esas ve 2009/1285 sayılı kararı ile; sanığın … sayılı TCK’nın 191/2.maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 22/10/2009 tarihinde kesinleştiği, infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği,
3) İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün çağrı yazısının 18/08/2010 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, sanığın 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvurmaması üzerine Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 13/10/2010 tarihli ve 2010/5052 DS sayılı yazısı ile dosyanın kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği
4) İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 01/07/2011 tarihli 2010/1945 esas ve 2011/1018 sayılı kararı ile sanığın TCK’ nın 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve … sayılı CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve kararın itiraz edilmeksizin 26/07/2011 tarihinde kesinleştiği,
4) Sanığın denetim süresi içersinde suç işlemesi nedeniyle yapılan yargılama üzerine İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/04/2014 tarihli 2014/273 esas ve 2014/299 sayılı kararı ile sanığın TCK’nın 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına hükmedildiği ve hükmün temyiz edilmeksizin 12/05/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
“Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği nazara alındığında, somut olayda İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı kağıdının 18/08/2010 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmediğinden bahisle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak mahkemesine gönderildiği, söz konusu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı uyarısını içeren yeni bir tebligat yapılmadığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; denetime uymamakta ısrar şartının gerçekleşmediği hususu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir..” denilerek. İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/04/2014 tarihli 2014/273 esas ve 2014/299 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
Yapılan incelemede,
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren … sayılı Kanunla TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanığa İzmir Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 18/08/2010 tarihli davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; bu ihtardan sonra sanığın denetime başladığı, ancak sanığın yasal sürede herhangi bir başvuru yapmaması üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadığının anlaşılması karşısında; sanığın ilk ihtarata uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
KARAR;
Açıklanan nedenlerle; İzmir ( kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/04/2014 tarihli 2014/273 esas ve 2014/299 sayılı kararının … sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 04/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.