YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/4506
KARAR NO : 2018/4529
KARAR TARİHİ : 23.10.2018
Mahkeme : ÜNYE Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : 1-Mahkumiyet; Sanık … hakkında
2-Beraat; Sanıklar …, … ve … hakkında
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Sanık … müdafiinin vekalet ücretine yönelik temyizi ile sınırlı olarak yapılan incelemede :
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/5. maddesinde beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedileceği öngörülmüş olup, temyiz eden sanık müdafiinin sanık tarafından verilmiş vekaletnamesinin bulunmadığı anlaşıldığından, müdafii olarak duruşmalara katılan avukatın vekaletname ibraz etmemesi nedeniyle, beraatine karar verilen sanık lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir aykırılık bulunmadığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
B-Sanıklar … ve … müdafilerinin vekalet ücretine yönelik temyizleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede :
1136 sayılı Kanun’un 168. maddesi ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14. maddesinin 4. fıkrası gereğince, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak; bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun‘un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün yargılama giderlerine ilişkin (7) numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere; “Sanıklar … ve …’un kendilerini müdafii ile temsil ettirdikleri anlaşıldığından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre 4.360,00 TL vekalet ücretinin Hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine,” fıkrasının eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C-Sanık … hakkında verilen hükmün incelenmesinde :
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin aşağıda belirtilenler dışında doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında 20.11.2008 tarihli olayla ilgili uyuşturucu madde ticareti yapma suçu sabit olmakla birlikte; 12.09.2008 tarihinde …’nun sevk ve idaresinde bulunan araçta ele geçen esrarlı sigaranın sanık tarafından verildiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı; yine 12.09.2008 tarihinde sanık tarafından diğer sanık …’ya verildiği kabul edilen haplar ele geçirilemediğinden uyuşturucu madde olup olmadığının teknik bir yöntemle tespit edilememesi nedeniyle eylemin sübut bulmadığı ve sanığın uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair ikinci bir eylemi tesbit edilemediği, bu nedenle tek olan eyleminin bir suç oluşturduğu ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunmadığı gözetilmeden; sanık hakkında TCK’nın 43. maddesi uygulanarak arttırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini,
2-24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek 5237 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,
3-Bozma ilamına uyulmasına rağmen suç tarihinin “20.11.2008” yerine “08.07.2008” olarak hatalı yazılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,23.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.