Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/2155 E. 2018/5909 K. 12.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/2155
KARAR NO : 2018/5909
KARAR TARİHİ : 12.12.2018

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki, Tire 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/09/2017 tarihli, 2017/191 esas ve 2017/474 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 21/03/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1-Sanık hakkında “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan yapılan soruşturma sonucunda Tire Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25/02/2015 tarihli ve 2014/1227 soruşturma, 2015/2 karar sayılı “beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” karar verildiği, infazı için 09/03/2015 tarihinde Ödemiş Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği,
2-Ödemiş Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 13/04/2015 tarihli çağrı yazısının 24/04/2015 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın kapatılarak 13/05/2015 tarihinde Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildiği,
3-Tire Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak 18/04/2017 tarihli 2017/1137 soruşturma ve 2017/257 esas sayılı iddianame ile sanık hakkında kamu davası açıldığı,
4-Yapılan yargılama sonucunda, kanun yararına bozma istemine konu Tire 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/09/2017 tarihli, 2017/191 esas ve 2017/474 sayılı karar ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen kararın 20/09/2017 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Tire 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/09/2017 tarihli ve 2017/191 esas, 2017/474 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, adı geçen sanık hakkında 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve 191/3. maddesi uyarınca bir yıl denetimli serbestlik süresi belirlendiği, denetimli serbestlik tedbirinin infazı için sanığa gönderilen çağrı kağıdının 24/04/2015 tarihinde tebliğine rağmen 10 günlük süre içerisinde müracaat etmemesi nedeniyle hakkındaki kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak aynı Kanun’un 191/4-a maddesi uyarınca kamu davası açıldığı ve yapılan yargılama sonucunda mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmış ise de,
5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır” hükmüne yer verildiği, suça sürüklenen çocuğa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligat yapılmasına rağmen başvuruda bulunmadığı anlaşılmakla birlikte, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için, sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında dava açılması gerekeceğinden, ısrar şartının gerçekleşmemesi nedeni ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümle maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Tire 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/09/2017 tarihli ve 2017/191 esas, 2017/474 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-Konunun Değerlendirilmesi:
Yapılan incelemede;
Sanığa, 10 gün içinde Ödemiş Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının usule uygun şekilde tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı, ancak, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta “ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmemesi nedeni ile mahkemece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümle maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Tire 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 07/09/2017 tarihli ve 2017/191 esas, 2017/474 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
12/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.