Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/2113 E. 2018/5748 K. 05.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/2113
KARAR NO : 2018/5748
KARAR TARİHİ : 05.12.2018

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki İzmir 18.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/06/2014 tarihli 2014/218 esas ve 2014/624 karar sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 07/03/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1) Şüpheli … hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25/12/2012 tarihli ve 2012/113282 soruşturma, 2012/41371 esas sayılı iddianame ile kamu davası açıldığı,
2) İzmir 18.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 26/03/2013 tarihli, 2013/14 esas ve 2013/255 karar sayılı kararı ile; TCK’nın 191/2-3-4-5.maddeleri uyarınca sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın yüzüne karşı verilen kararın 09/04/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infaza gönderildiği,
3) İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan, tedavi ve denetimli serbestlik kararının icrası için 10 gün içinde başvuru yapması, aksi halde yükümlülüğü ihlal etmiş sayılacağı şerhini içerir 03/12/2013 tarihli çağrı yazısının sanığa 11/12/2013 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması üzerine Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 01/02/2014 tarihli ve 2013/4299 DS sayılı yazısı ile dosyanın kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği,
4) İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca mahkemeye bildirimde bulunulması üzerine, kanun yararına bozma istemine konu, İzmir 18.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/06/2014 tarihli 2014/218 esas ve 2014/624 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1,62/1,50/1-a maddeleri gereğince 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın 03/09/2014 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, 11/09/2014 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62/1 ve 50/1-a. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/06/2014 tarihli ve 2014/218 esas, 2014/624 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda İzmir 18. Sulh Ceza
Mahkemesinin 26/03/2013 tarihli ve 2013/14 esas, 2013/255 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan, tedavi ve denetimli serbestlik kararının icrası için 10 gün içinde başvuru yapması aksi halde yükümlülüğü ihlâl etmiş sayılacağı şerhini içerir tebligatın şüpheliye 11/12/2013 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, buna karşın yükümlünün belirlenen 10 günlük süre içinde ilgili müdürlüğe başvurmadığından bahisle İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 01/02/2014 tarihli ve 2014/4299 DS sayılı kararı ile şüpheliye ait dosyanın kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 07/02/2014 tarihli ve 2013/6090 DS sayılı yargılamaya devam talebi üzerine, yapılan yargılama sonucunda, İzmir 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/06/2014 tarihli ve 2014/218 esas, 2014/624 sayılı kararı ile sanığın 6.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de,
Dosya kapsamına göre, yükümlünün erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi gerektiği, yükümlünün fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için en az 2 kez ihtar yapılmış olması ve yükümlünün usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği, buna karşın yükümlü hakkında İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı kağıdının 11/12/2013 tarihinde tebliğ edildiği, yükümlünün tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmediği, tek başına bu durumun ise ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, bu kapsamda usulüne uygun yapılan ilk çağrıya uymayan yükümlü hakkında sonuçları da şerh edilmek sureti ile ikinci kez çağrı kağıdı çıkartılması, bu çağrıya da uymaması halinde ısrar şartının gerçekleşeceği, netice olarak yükümlü hakkında ısrar şartının gerçekleşmediği, esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilmesinin talep edildiği, bu sebeple kamu davası hakkında durma kararı verilerek, yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. “ denilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İzmir 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/06/2014 tarihli ve 2014/218 esas, 2014/624 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C-Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkında verilen “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına” ilişkin kararın infazı sırasında;
Sanığa, 10 gün içinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı, ancak, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta “ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle, sanığın süresi içerisinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle yapılan yargılamada; kamu davası hakkında durma kararı
verilerek, yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-Karar: Yukarıda belirtilen nedenlerle,
Sanık hakkında açılan kamu davasında durma kararı verilerek, sanık hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İzmir 18.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 10/06/2014 tarihli, 2014/218 esas ve 2014/624 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 05/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.