Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/1505 E. 2018/4353 K. 17.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1505
KARAR NO : 2018/4353
KARAR TARİHİ : 17.10.2018

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki, İzmir (Kapatılan) 10.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/04/2011 tarihli, 2009/355 esas ve 2009/1246 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 07/02/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1-Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında; İzmir (Kapatılan) 10.Sulh Ceza Mahkemesi’nin 30/07/2009 tarihli 2009/355 esas ve 2009/1246 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1. maddesi gereğince 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 191/2.maddesi gereğince sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, hükmolunan cezanın infazının TCK’nın 191/6.maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği , kararın 24/09/2009 tarihinde kesinleştirilerek infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği,
2- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 13/12/2010 tarihli çağrı yazısının 29/12/2010 tarihinde sanığa Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliğ edildiği, 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın kapatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiği,
3-Kanun yararına bozmaya konu İzmir 10.Sulh Ceza Mahkemesi’ nin 19/04/2011 tarihli 2009/355 esas ve 2009/1246 sayılı ek kararı ile “sanığın ertelenen 1 yıl hapis cezasının TCK’nın 191/7. maddesi gereğince infaz edilmesine” karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın 11/05/2011 tarihinde tebliğ edilerek 18/05/2011 tarihinde kanun yoluna gidilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak suçundan sanık …’nün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 191/6. maddesi yollaması ile 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ve tedbir süresince cezanın infazının ertelenmesine dair İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/07/2009 tarihli ve 2009/355 esas, 2009/1246 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığından bahisle hapis cezasının aynen infazına dair anılan Mahkemenin 19/04/2011 tarihli ve 2009/355 esas, 2009/1246 sayılı ek karını kapsayan dosya incelendi.
6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/1. maddesi gereğince 6545 sayılı Kanun hükümlerinin sanık lehine düzenleme getirmediği dikkate alınarak, İzmir 31. Asliye Ceza Mahkemesinin (kapatılan İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin) 09/09/2014 tarihli ve 2009/355 esas, 2009/1246 sayılı ek kararı kanun yararına bozma incelemesine konu edilmeyerek yapılan incelemede,
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği nazara alındığında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar şartının gerçekleşmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/04/2011 tarihli ve 2009/355 esas, 2009/1246 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
C-Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık hakkında verilen “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun’un 191/6. maddesi yollaması ile 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ve tedbir süresince cezanın infazının ertelenmesine” ilişkin kararın infazı sırasında;
Sanığa, 10 gün içinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının usule uygun şekilde tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı, ancak, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta “ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle, sanığın süresi içerisinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvuruda bulunmadığı gerekçesiyle yapılan yargılamada; “yükümlülük ihlali bulunmadığından infazın kaldığı yerden devamına ilişkin karar” verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İzmir (kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 19/04/2011 tarihli ve 2009/355 esas, 2009/1246 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 17/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.