Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/1281 E. 2018/4577 K. 24.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1281
KARAR NO : 2018/4577
KARAR TARİHİ : 24.10.2018

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükümlü …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca resmi bir sağlık kuruluşunda şifa buluncaya kadar tedavisine ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmasına dair Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15/09/2011 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı kararının infazı sırasında, denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüğüne uymadığının bildirilmesi üzerine, 5237 sayılı Kanun’un 191 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 21/03/2013 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararını müteakip, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi talebi üzerine, hükmün uyarlanmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2014 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararının, kanun yararına bozulmasına ilişkin istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 02/10/2017 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1-Sanık … hakkında 10/01/2011 tarihli eylemi nedeniyle Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13/01/2011 tarihli, 2011/285 iddianame sayılı iddianamesi ile TCK’nın 191/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
2-Sanığın yargılanması sonucunda Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15/09/2011 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, sanığın yokluğunda verilen söz konusu kararın, 06/10/2011 tarihinde tebliğinden sonra itiraz edilmeksizin 14/10/2011 tarihinde kesinleştiği,
3-Sanık … hakkında Kocaeli Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yürütülen dosya kapsamında, tedavi tedbirinin infazı için sevk edildiği hastane tarafından düzenlenen 05/01/2012 tarihli raporda “sanığın tedavisine gerek olmadığı, denetimli serbestlik tedbirinin infazının Müdürlükçe sürdürülmesi gerektiği” yönünde kanaat bildirildiği; bunun üzerine denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlandığı, 20/03/2012 tarihinde sanığın, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan tahliye edilmesi üzerine, dosyasının yerleşim yeri itibari ile yetkili Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği; Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edildiği; sanığın kendisine önceden bildirildiği halde, 09/07/2012 tarihli bireysel görüşmesine mazeret bildirmeksizin katılmaması üzerine düzenlenen 08/08/2012 tarihli uyarı yazısının 04/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği, denetim planında, uyarı yazısında ve uyarı yazısının gönderildiği tebliğ mazbatasında, “Tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiğine” dair herhangi bir ihtarat bulunmadığı halde, sanığın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisindeMüdürlüğe başvurmaması gerekçe gösterilerek, uyarıya rağmen ikinci kez ihlalde bulunduğundan infaz dosyasının 19/09/2012 tarihinde kapatıldığı,
4-Sanık hakkındaki denetimli serbestlik dosyasının yükümlülük ihlali nedeniyle kapatılması üzerine Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 21/03/2013 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 sayılı kanun yararına bozmaya konu ek kararı ile sanık hakkında TCK’nın 191/1, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmedildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın, 02/04/2013 tarihinde tebliğinden sonra temyiz edilmeksizin 10/04/2013 tarihinde kesinleştiği,
5-Mersin Cumhuriyet Bavsavcılığı’nın 12/11/2014 tarihli yazısı ile 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun uyarınca hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi isteminde bulunularak, uyarlama talep edildiği,
6- Uyarlama istemi üzerine, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesince, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, hükümlünün bu eylemi, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği hususunda herhangi bir araştırıma yapılmaksızın, kanun yararına bozmaya konu 14/11/2014 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı ek karar ile, 6545 sayılı Kanunun uygulanma koşullarının dosyada bulunmadığı gerekçesi ile “uyarlanmasına yer olmadığına ve infazın devamına” karar verildiği, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu verilen söz konusu kararın, 24/11/2014 tarihinde tebliğinden sonra itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında,
Dosya kapsamına göre,
1- Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/03/2013 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararı yönünden;
Sanık … hakkında 10/01/2011 tarihli eylem nedeniyle Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13/01/2011 tarihli, 2011/285 sayılı iddianamesi ile TCK’nın 191/1, 53 ve 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemi ile kamu davası açıldığı,
Sanığın yargılanması sonucunda Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15/09/2011 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 sayılı kararı ile TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, 06/10/2011 tarihinde tebliğinden sonra itiraz edilmeksizin 14/10/2011 tarihinde kesinleştiği,
Sanık … hakkında Kocaeli Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yürütülen dosya kapsamında, tedavi tedbirinin infazı için sevk edildiği hastane tarafından düzenlenen 05/01/2012 tarihli raporda “sanığın tedavisine gerek olmadığı, denetimli serbestlik tedbirinin infazının Müdürlükçe sürdürülmesi gerektiği” yönünde kanaat bildirildiği, bunun üzerine denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlandığı, 20/03/2012 tarihinde sanığın, tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan tahliye edilmesi üzerine, dosyasının yerleşim yeri itibari ile yetkili Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği ve Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edildiği, sanığın kendisine önceden bildirildiği halde, 09/07/2012 tarihli bireysel görüşmesine mazeret bildirmeksizin katılmaması üzerine düzenlenen 08/08/2012 tarihli uyarı yazısının 04/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği ve sanığın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Müdürlüğe başvurmaması gerekçe gösterilerek, uyarıya rağmen ikinci kez ihlalde bulunduğundan bahisle infaz dosyasının kapatılmasına karar verilmiş ise de, denetim planında, uyarı yazısında ve uyarı yazısının gönderildiği tebliğ mazbatasında, “Tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiğine” dair herhangi bir ihtarat bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın denetimli serbestlik yükümlülüğünün ihlalinden söz edilemeyeceği gözetilmeden, infazın kaldığı yerden devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/11/2014 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararı yönünden;
Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/11/2014 tarihli ek kararıyla, 6545 sayılı Kanun ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçuna ilişkin iki lehe düzenleme getirildiği, bir tanesinin eylemin denetimli serbestlik esnasında uyuşturucu kullanımına ilişkin olması halinde suç değil de tedavi ve denetimli serbestliğin ihlali olduğu, diğerinin de daha önce tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış sanıklar hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiği, her iki ihtimalin de dosyada bulunmadığından bahisle hükmün uyarlanmasına yer olmadığına ve infazın devamına karar verilmiş ise de;
Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/03/2013 tarihli ek kararından sonra, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin yeniden düzenlendiği, yapılan değişikliklere göre,
Sanığın bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,
Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra, yükümlülüklerini ihlal ettiği iddia edilen sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, TCK’nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu,
Somut olayda sanığın denetim serbestlik yükümlülüğünü ihlal ettiğinden dolayı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kaldırılarak hapis cezasına hükmolunduğu, deneme süresi içerisinde uyuşturucu madde kullanmasından dolayı açılmış ayrı bir dava olmadığı, aynı eylemden dolayı yapılan yargılamanın devamı niteliğinde olduğu, bu durumda bu suç nedeniyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra, yükümlülüklerini ihlal eden sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/9. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek
Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 21/03/2013 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararı ile Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2014 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
1- Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/03/2013 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararı yönünden;
Sanık hakkında Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edildiği sırada, sanığın kendisine önceden bildirildiği halde, 09/07/2012 tarihli bireysel görüşmesine mazeret bildirmeksizin katılmaması üzerine, düzenlenen 08/08/2012 tarihli uyarı yazısının 04/09/2012 tarihinde tebliğ edildiği, denetim planında, uyarı yazısında ve uyarı yazısının gönderildiği tebliğ mazbatasında, “Tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiğine” dair herhangi bir ihtarat bulunmadığı, dolayısı ile sanığın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde Müdürlüğe başvurmamasının uyarı üzerine gerçekleşen ikinci ihlal olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden, sanığın, “yükümlülüklerini uyarıya rağmen ikinci kez ihlal ettiği” gerekçesiyle, infaz dosyasının 19/09/2012 tarihinde kapatıldığı; Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin ise, “tedavi ve denetimli tedbirin infazına devam edilmesine” karar vermesi gerekirken, 21/03/2013 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı ek kararı ile sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararını yükümlülük ihlali nedeniyle kaldırarak, TCK’nın 191/1, 62, 53. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına karar verilmesi, kanuna aykırıdır.
2- Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14/11/2014 tarihli ve 2011/63 esas, 2011/700 sayılı ek kararı yönünden;
28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinin yeniden düzenlendiği, yapılan değişikliklere göre,
Sanığın bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,
Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulandıktan sonra, yükümlülüklerini ihlal ettiği iddia edilen sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, TCK’nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu, açıktır.
Somut olayda; Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 12/11/2014 tarihli yazısı ile 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun uyarınca hükümlünün durumunun yeniden değerlendirilmesi isteminde bulunularak, uyarlama talep edilmesi üzerine, Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesince, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, hükümlünün bu eylemi, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği hususunda herhangi bir araştırma yapılmaksızın, 14/11/2014 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı ek karar ile, 6545 sayılı Kanunun uygulanma koşullarının dosyada bulunmadığı gerekçesi ile “uyarlanmasına yer olmadığına ve infazın devamına” karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D)KARAR: Açıklanan nedenlerle;
Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 21/03/2013 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı ek kararı ile Mersin 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 14/11/2014 tarihli, 2011/63 esas ve 2011/700 karar sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 24/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.