Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2018/1132 E. 2018/4865 K. 02.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2018/1132
KARAR NO : 2018/4865
KARAR TARİHİ : 02.10.2018

Mahkeme : İSTANBUL 15. Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : 1-Uyuşturucu madde ticareti yapma
2-İftira
3- Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Temyiz incelemesi, sanık … müdafilerinin ve sanık…’ün süresindeki isteği nedeniyle bu sanıklar hakkında duruşmalı, sanıklar … ve … müdafiinin yöntemine uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmemesi ve geçerli bir mazeret de bildirmemeleri nedeniyle bu sanıklar ve duruşma talebi bulunmayan …, … ve … hakkında duruşmasız olarak yapılmıştır.
Sanık … hakkında verilen mahkûmiyet hükümlerini temyiz eden sanık … müdafii Av. …’un, sözkonusu hükümleri temyiz etmeye hak ve yetkisi olmadığından, sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükümleri, sanık … ve müdafiinin temyizi ile sınırlı olarak, ayrıca sanık … hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen” hüküm re’sen incelenmiştir.
1-Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma suçundan kurulan beraat hükmünün avukatlık ücreti yönünden incelenmesi:
Aynı davada yargılandığı bir suçtan beraat eden diğer suçtan ise mahkum olan sanık hakkında, müdafii tarafından sunulan avukatlık hizmetinin bölünmesi mümkün olmadığından beraat ettiği suç açısından sanık lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında bir aykırılık bulunmadığından, sanık müdafıinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanıklar …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
Sanık …’ın, 22.10.2014 ve 12.01.2015 tarihlerinde naklettikleri suç konusu esrarın miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı nedeniyle, TCK’nın 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ile aynı Kanunun 61. maddesindeki ölçütlere göre, temel hapis ve adli para cezalarının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği dikkate alınmadan, alt sınırdan uygulama yapılması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık … hakkında, 24.02.2015 tarihinde…’a esrar satma eyleminden dolayı da dava açıldığı ve bu sanığın 11.09.2015 tarihli duruşmada bu olayı kabul ettiği halde, eksik inceleme sonucu sanığın bu eylemi değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması ve karşı temyiz bulunmaması nedeni ile bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık … yönünden ”22/10/2014, 12/01/2015″, sanık … yönünden 15.12.2014, 10.01.2015, 24.02.2015, 27.02.2015″, sanık … yönünden 13.01.2015, 28.02.2015, 04.04.2015 yerine sanık ayrımı yapılmaksızın ve eksik olarak ”22.10.2014” olarak yazılması,
2-İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanması açısından 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararının gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince sanık … yönünden re’sen de incelenen hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca giderilmesi mümkün bulunduğundan
1-)Gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak yazılan “22.10.2014” ibaresinin çıkarılarak yerine “sanık … yönünden ”22/10/2014, 12/01/2015″, sanık … yönünden 15.12.2014, 10.01.2015, 24.02.2015, 27.02.2015″, sanık … yönünden 13.01.2015, 28.02.2015, 04.04.2015″ olarak yazılmasına,
2-Hüküm fıkrasının müsadereye ilişkin bölümünde “artıklarının” ibaresinden sonra “İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından suç konusu maddelerden alınan tanık numunelerin de TCK’nın 54/4 maddesi uyarınca müsaderesine” ibaresinin eklenmesi,
3-) TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının .
birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle sanık … açısından resen de temyize tabi hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanık … hakkındaki salıverilme talebinin reddine,
3-Sanık … hakkında “iftira” suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:
Sanık …’in kira sözleşmesi düzenlerken kendi kimliği hakkında yanlış beyanda bulunduğu, bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi olmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki özel belgede sahtecilik suçundan dava zamanaşımı süresi içerisinde işlem yapılması gerektiğine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
1-5237 sayılı TCK’nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde …nun 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur.
Somut olayda, özel belge niteliğinde olan kira sözleşmesinin düzenlenmesi sırasında sanık …’in dosya içerisinde fotokopisi bulunan yeğeni Bedirhan GİRENGİR ‘e ait nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı kendi fotoğrafı ile değiştirirerek düzenlemiş olduğu sahte nüfus cüzdanını kullandığı anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Kabule göre,
a-Sanığa sonuç ceza olarak adli para cezası verildiğinden, sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
b-Gerekçeli karar başlığına, “iftira” suçunun ve bu suçun tarihi olan 16.10.2014 tarihinin yazılmaması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazı bu nedenle yerinde olduğundan CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
4-Sanıklar …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
1- Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddeleri gereğince, hükmün gerekçe bölümünde sanıkların lehindeki ve aleyhindeki delillerin belirtilmesi, hükme esas alınan ve reddedilenlerin gösterilmesi, bu kapsamda, hangi sanığın hangi tarihte kiminle ne şekilde telefon konuşması yaptığının ve bu konuşmaların gerçekleşen somut olay ve olgularla bağlantısının gösterilmesi, her sanığın hangi fiiliyle ticaret suçuna iştirak ettiğinin tartışılarak dayanaklarının açıklanması, ulaşılan kanıya göre sabit kabul edilen fiilleri açıklanarak nitelendirilmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurulması,
2- Kabule göre;
1-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık ayrımı yapılmaksızın ve eksik olarak ”22.10.2014” olarak yazılması,
2–Sanıklar … ve …’in, 22.10.2014 ve 12.01.2015 tarihlerinde naklettikleri suç konusu esrarın miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı nedeniyle, TCK’nın 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ile aynı Kanunun 61. maddesindeki ölçütlere göre, temel hapis ve adli para cezalarının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiği dikkate alınmadan, alt sınırdan uygulama yapılması,
Kanuna aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazı ile sanık … müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenlerle yerinde olduğundan CMUK’nın 321. maddesi gereğince sanık … açısından resen de temyize tabi hükümlerin BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nun 326/ son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanıklar …hakkındaki salıverilme talebinin reddine
5-Sanık… hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:
1-Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; 27/02/2015 tarihinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan işlem yapılan… üzerlerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeleri ticari amaçla sanığın verdiği sabit ise de; uyuşturucu maddeleri verdikten sonra 07/04/2015 tarihinde sanığın evinde yapılan aramada bulunan uyuşturucu maddelerin…’de ele geçirilen maddelerin devamı niteliğinde olup olmadığının kesin olarak belirlenemediği bu nedenle …’de ele geçirilen maddelerin devamı olduğunun kabul edilmesi gerektiği ve böylece zincirleme suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin TCK’nın 43/1. maddesi uygulanması suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin uygulanması açısından 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararının gözetilmemesi,
3- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık… yönünden ”27/02/2015″ yerine sanık ayrımı yapılmaksızın ve hatalı olarak ”22.10.2014” olarak yazılması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazı ile sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenlerle yerinde olduğundan CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümün BOZULMASINA, 02.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI: 06.11.2018 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ……’nun katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık … müdafii Av. …’un yokluğunda ve sanık … müdafii Av. … ..’ın yüzüne karşı, 08.11.2018 tarihinde açık olarak okunup anlatıldı.