Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2017/7115 E. 2018/4672 K. 30.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/7115
KARAR NO : 2018/4672
KARAR TARİHİ : 30.10.2018

Mahkeme : BAKIRKÖY 13. Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine
mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanıkta ele geçirilen maddeyle ilgili ekspertiz raporunun ve olay tutanağının dosyada bulunmadığı anlaşıldığından; sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dayanak teşkil eden Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13/06/2012 tarihli 2010/357 esas, 2012/283 karar sayılı dava dosyasının aslı ya da onaylı fotokopisinin, denetime olanak sağlamak üzere dosyada bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, 13/06/2012 tarihinde hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığının bildirilmesi üzerine, Mahkemece, “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı kabul edilerek, cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma gününün sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeyerek, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebliğ edilmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,
3-Suç tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesi ile hüküm tarihinde 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesi hükümlerinin ayrı ayrı değerlendirilip karşılaştırma yapılması, sonucuna göre lehe Kanun tespit edilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, belirtilen nitelikte karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması,
4-Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
5-Hükümden önce 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır” hükmü uyarınca; 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklik kapsamında ısrar hususu tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,30.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.