Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2017/339 E. 2019/4952 K. 01.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/339
KARAR NO : 2019/4952
KARAR TARİHİ : 01.10.2019

İNCELENEN KARARLA
İLGİLİ BİLGİLER:
Mahkeme : SİLİFKE 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : 1-Uyuşturucu madde ticareti yapma
2-Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hükümler : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanıklar …, …, …, …… …, …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen hükümlerin incelenmesinde:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık … yönünden “14.08.2013”, sanık … yönünden “15.08.2013”, sanıklar… yönünden “13.09.2013”, sanıklar … yönünden “30.09.2013” yerine sanık ayrımı gözetilmeksizin “22.07.2013-11.08.2013” olarak yazılması mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak kabul edilmiştir.
TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E. 2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar … müdafii ile sanık … müdafii ve sanıklar … ve…’in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanıklar (… oğlu) …, …, …, …, (… oğlu) …, …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen hükümlerin incelenmesinde:
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28/04/2015 tarih, 2014/462 esas, 2015/135 karar ve 2014/848 esas, 2015/136 karar sayılı kararlarında da bahsedildiği üzere; gizli soruşturmacı tarafından sanıktan birden fazla kez esrar satın alınmasının, ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir “alım-satım” söz konusu olmadığı gözetilmeden atılı suçun zincirleme olarak işlendiği kabul edilerek, sanıkların cezasının TCK’nın 43. maddesi ile artırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-) Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin sanık (… oğlu) … ile sanık (… oğlu) … yönünden “02.08.2013 – 14.08.2013 – 15.08.2013”, sanık … yönünden “02.08.2013 – 14.08.2013 – 05.10.2013”, sanık … yönünden “02.08.2013 – 01.10.2013 – 05.10.2013”, sanık … yönünden “03.09.2013 – 30.09.2013”, sanık … yönünden “10.09.2013 – 13.09.2013”, sanık … yönünden “10.09.2013 – 13.09.2013 – 30.09.2013” ve sanık … yönünden “13.09.2013” yerine sanık ayrımı gözetilmeksizin “22.07.2013 – 11.08.2013” olarak yazılması,
3-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıklar ……’ın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık … ve müdafii, sanık (… oğlu) … ve müdafii, sanık … ve müdafii ile sanıklar……’in temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA,
3-Sanık … hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen hükmün incelenmesinde:
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,
Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 01.10.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.