Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2017/2955 E. 2017/5207 K. 17.10.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2017/2955
KARAR NO : 2017/5207
KARAR TARİHİ : 17.10.2017

Mahkeme : . Sulh Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın yokluğunda verilen hükmünün, yakalama emrinin infazı ile 31/03/2008 tarihinde yapılan sorgusunda bildirdiği, bilinen son adresi yerine başka bir adreste Tebligat Kanununun 21. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edildiğinden kararın kesinleşmediği, bu nedenle sonraki infaz işlemlerinin geçerliliğinin bulunmadığı, sanığın öğrenme tarihinden itibaren kararı süresi içerisinde temyiz ettiği kabul edilerek yapılan incelemede;
1-)Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5560 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezası verilmesi veya birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi öngörülmüş olup; bu üç seçenekten biri uygulanırken yasal gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına bağlı olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında gerekçesi belirtilmeden TCK’nın 191/1. maddesi uyarınca uygulama yapılması,
2-)5560 Sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/6. maddesine göre cezaya hükmedildikten sonra aynı maddenin iki ila dördüncü madde hükümlerine göre tedavi ve denetimli serbestlik hükümlerine tabi tutulan sanık hakkında hükmolunan cezanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-)Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 17/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.