Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2016/33 E. 2016/302 K. 25.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/33
KARAR NO : 2016/302
KARAR TARİHİ : 25.01.2016

İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi, 11.06.2015 tarih, 2015/126 esas ve 2015/446 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER:
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında … Ağır Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu 11.06.2015 tarih, 2015/126 esas ve 2015/446 karar sayı ile sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 30.11.2015 tarihinde 2015/15516 esas ve 2015/4844 karar sayı ile sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz yazısında; “… Ceza Muhakemesi tedbirlerinden biri olan arama ile, A.İ.H.Sözleşmesi’nin 8., Anayasa’nın 20. ve 21. maddeleri ile koruma altına alınan kişinin temel hak ve özgürlüklerine müdahale edildiğinden, Yasa koyucu, Sözleşme’ye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına ve Anayasa’nın 20. ve 21. maddelerine uygun olarak kişinin temel hak ve özgürlüklerine müdahale etme hakkı olan arama koruma tedbiri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 116 ve devamı maddeleri ile Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) 5 ve devamı maddelerinde yer almaktadır.
Arama suçların önlenmesine yönelik olarak, önleme araması (PVSK m.9, 4)Arama Yönetmeliğinin 18vd. m.9), olarak; suç işlendikten sonra da yakalama delili elde etme ve müsadereye tabi eşyayı bulma amacına yönelik olarak adli arama (CMKm.116-122 ) olarak düzenlenmiştir.
Arama kararı verme yetkisi kural olarak hakime aittir (A.Y. M20, 21; CMK.m.119, f.1). Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet başsavcılığına derhal bildirilir.
Kaldı ki, kolluğun bir arama emri veya kararı gerekmeden arama yapabileceği haller de bulunmaktadır.
Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin “karar alınmadan yapılacak arama” başlıklı 8., 9 ve 25, 27. maddelerinde sayılmıştır.
Adli ve Önleme Arama Yönetmeliğinin 27. maddesinin 5. fıkrasında;
“….Yakalama, gözaltına alma ve ifade alma yönetmeliğinin yakalama başlıklı 6. maddesinin 3. fıkrasında “Yakalama sırasında suçun iz, emare ve delillerinin yok edilmesini veya bozulmasını önleyecek tedbirler alınır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
“….Suçüstü halinde yapılan aramalarda, ..suç işlenen yerlerde delillerin aranması, bulunması, el konulması, için.., ….5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24 üncü maddesindeki kanunun hükmü ve amirin emrini yerine getirme, 25. maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hali ve 26. maddesindeki hakkın kullanılması ile diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri ve suçüstü halinde yapılan aramalarda toplum için veya kişiler bakımından hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için, hakim veya savcı kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır.
5271 sayılı CMK’nun m.2/1-j bendi; suçüstü halini, o sırada işlenmekte olan suçla sınırlı tutmamıştır; ayrıca suçüstü sayılan halleri de tanımlamıştır. Bu maddeye göre suçüstü hali; işlenmekte olan suç yanında, henüz işlenmis olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair esya ya da delille yakalanan kimsenin işlediği suçu da içermektedir. CMK. md. 90/1-2. ile md. 2/1 – (j) bendi birlikte değerlendirildiğinde, bu gibi hallerde herhangi bir kişi veya makamın yazılı emrine gerek bulunmamaktadır.
Nitekim bozma kararına konu somut olayda, narkotim ekiplerinin yaptıkları araştırma sırasında sanığın yanına gelen kişilere uyuşturucu madde sattığının belirlenmesi üzerine müdahale edilip sanık ve yanındaki kişi yakalanmış, yapılan arama sonucu ise ticarete konu uyuşturucu eroinler elde edilmiştir. Bu haliyle sanık …’in suç üstü yakalandığı ve üst aramasının da suç üstü hükümlerine göre yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Arama kararı alınmasına da gerek yoktur.
Somut olayın koşulları dikkate alınarak incelendiğinde de uygulanan ceza muhakemesi tedbirinin sanıkların özel yaşam alanını ihlal etmediğinden, ortada yasak ve hukuka aykırı bir delil de bulunmamaktadır.
Artık suçüstü halinin bulunduğu ve şüphelinin suç delillerini yok etmesi söz konusu olabileceğinden, suç delillerinin görevliler tarafından sanığın yakalanmasından sonra, durum derhal nöbetçi Cumhuriyet savcısına bildirilerek görevli Cumhuriyet savcısının talimatları doğrultusunda hareket edilerek suçlular ve suç konusu eşyalar muhafaza altına alınmıştır. El koyma işlemi üzerine 17/01/2015 tarihinde onama karar talebi reddedilmiş ise de 21/01/2015 tarihli karar ile el koyma kararının onanmasına karar verilmiştir. Bu nedenle yapılan işlem hukuka uygundur. Elde edilen kanıtların hükümde değerlendirilmesinde bir engel bulunmamaktadır.
Yukarıda arz ve izah edilen gerekçelerle sanıkta suçüstü hükümleri uyarınca elde edilmiş olan delillerin hukuka uygun delil olarak kabul edilmesi ve sanık hakkında verilen mahkumiyet hükümlerinin de onanması gerektiği kanaatindeyiz..” denilerek, Dairemizin sanık hakkındaki bozma kararının kaldırılması, yerel mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle düzeltilerek onanması istenmiştir.
C) CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ:
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu’na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra) İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderir.
2-5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308 inci maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanunun yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ:
Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü Narkotim ekiplerince yapılan araştırmalarda Sincan ilçesi Pazar pazarı karşısında bulunan dolmuş duraklarında uyuşturucu madde satışı yapıldığının tespiti sonucunda, belirtilen bu adres çevresinde yapılan araştırmalarda sanığın yanına gelen şahıslara bir şeyler verip aldığının görülmesi neticesinde başlatılan operasyon kapsamında, sanığa atılı olayda, adli veya önleme arama kararı alınmadan sanığın ve uyuşturucu madde sattığı kişilerin üzerinde yapılan aramada 7 paket halinde 0,281 gram Eroin, 0,015 gram MAM ve 0,019 gram Morfin ele geçirilmesinde, arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olduğu anlaşıldığından, Dairemizin itiraza konu kararının itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 2. fıkrası uyarınca itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 25/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.