Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2016/296 E. 2016/465 K. 08.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/296
KARAR NO : 2016/465
KARAR TARİHİ : 08.02.2016

Tebliğname No : 10 – 2015/433222
Mahkeme : DİYARBAKIR 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi – Numarası : 26/06/2008 – 2008/404 esas ve 2008/430 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A)Sanık Şakir hakkındaki hükmün incelenmesinde;
Ele geçirilen suç konusu 7335 gram esrarın miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri uyarınca temel hapis cezalarının alt sınır aşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve sanık hakkında TCK’nın 188/3 maddesi uyarınca tayin olunan 5 yıl hapis cezasından, anılan Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sırasında “4 yıl 2 ay hapis cezası” yerine, “4 yıl hapis” cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmanın toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiriler ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmolunan adli para cezasının; 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi ve eksikliğin giderilmesi mümkün bulunduğundan;
YTL olarak hükmolunan adli para cezasının TL’ye dönüştürülmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B)Sanık M. hakkındaki hükmün incelenmesinde;
1- Ele geçirilen suç konusu 7335 gram esrarı miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, TCK’nın 3 ve 61. maddeleri uyarınca temel hapis cezalarının alt sınır aşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın esrarın sahibi olduğunu söylediği ve kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından araştırılmayan L. H.köyünden Efo lakaplı E.Y.araştırılarak bu kişinin bulunması halinde, CMK’nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakkı da hatırlatılarak tanık olarak dinlenmesi, gerektiğinde bu kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması, dava açıldığı ve sorgusu yapıldığı takdirde davaların birleştirilmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, bu kişinin suçunun ortaya çıkmasına yardım edip etmediği belirlendikten sonra sanık hakkında etkin pişmanlıkla ilgili TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
3- Sanık hakkında TCK’nın 188/3 maddesi uyarınca tayin olunan 5 yıl hapis cezasından, anılan Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sırasında “4 yıl 2 ay hapis cezası” yerine, “4 yıl hapis” cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,
4-Adli para cezasının, 5083 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile hükümden sonra 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu’nun 04/04/2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5-Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA,
08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.