Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2016/1372 E. 2018/5887 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2016/1372
KARAR NO : 2018/5887
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

Mahkeme : BAFRA Ağır Ceza Mahkemesi
Suçlar : Uyuşturucu madde ticareti yapma, kullanmak için
uyuşturucu madde bulundurmak
Suç Tarihleri : 1-) … açısından 06.10.2011
2-) … açısından 15.09.2011, 16.09.2011 ve
16.11.2011
3-) … açısından 06.10.2011
4-) … açısından 06.10.2011
5-) … açısından 26.09.2011
6-) … açısından 06.10.2011
7-) … açısından 16.12.2011
😎 … açısından 06.10.2011
9-) … açısından 06.10.2011
10-) … açısından 16.09.2011 ve
16.12.2011
11-) … açısından 16.09.2011
12-) … açısından 06.10.2011
13-) … açısından 26.09.2011
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
A-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Temyiz incelemesi, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının süresine göre, 5320 sayılı Kanun’un 8/1, 1412 sayılı CMK’nın 318. ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri uyarınca duruşmalı inceleme isteminin reddine karar verilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
3-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1-) Hüküm fıkrasının müsadereye ilişkin kısmına “İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin TCK’nın 54/4 maddesi uyarınca müsaderesine” ibaresinin eklenmesi,
2-) TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1. ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi,
3-) Hüküm fıkrasının sanığın verilen adli para cezasının süresinde ödenmemesine ilişkin bölümünde yer alan “taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi halinde geriye kalan kısmın tamamının tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” ibarelerinin hükümden çıkarılarak yerine “verilen adli para cezasının süresinde ödenmemesi halinde cezanın geri kalan kısmının tamamen tahsil edileceğinin ve ödenmeyen para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Temyiz incelemesi, sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının süresine göre, 5320 sayılı Kanun’un 8/1, 1412 sayılı CMK’nın 318. ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri uyarınca duruşmalı inceleme isteminin reddine karar verilerek duruşmasız olarak yapılmıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı,
vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Suç tarihli olay yakalama ve el koyma tutanağı uyarınca sanıklar … ve … tarafından İstanbul iline sanığa satmak için getirilen suça konu 1984 gr esrarın tesliminden hemen önce güvenlik güçleri tarafından ele geçirildiği anlaşılmakla; sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı anlaşıldığından hükmolunan temel cezadan TCK’nın 35. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeden sanığa fazla ceza tayini,
2-) Zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 06.10.2011 tarihli “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu sabit ise de; iddianamede 25-30.09.2011 olarak açıklanan olayda uyuşturucu maddenin ele geçmemiş olmasına karşın, eylemin sabit görülerek sanık hakkında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
3-) İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
C-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 06.10.2011 tarihli “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu sabit ise de; iddianamede 25-30.09.2011 olarak açıklanan olayda uyuşturucu maddenin ele geçmemiş olmasına karşın, eylem sabit görülerek sanık hakkında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-) İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
4-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
D-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 06.10.2011 tarihli “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu sabit ise de; iddianamede 22.09.2011 ve 25-30.09.2011 olarak açıklanan olaylarda uyuşturucu maddenin ele geçmemiş olmasına karşın, eylemler sabit görülerek sanık hakkında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-) İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu esrardan alınan tanık numunenin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
4-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
E-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 05.01.2012 tarihli evinde yapılan arama nedeniyle ele geçen esrar ve THC bulaşıklı iki adet hassas terazi nedeniyle “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu sabit ise de; iddianamede geçen 16.09.2011 tarihli olayda uyuşturucu ve uyarıcı maddenin ele geçmemesi; 16.12.2011 tarihli olayda sanık …’nun üzerinde ve oturduğu koltuğun altında ele geçen daralı 10 gr ağırlığındaki maddenin ise sanık tarafından Abdullah’a verildiğine dair delil bulunmadığı aşamada eylemlerin sabit görülerek sanık hakkında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
3-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
F-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-) Zincirleme suça ilişkin TCK’nın 43. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için cezalandırılabilir nitelikte birden fazla eylemin bulunması gerektiği, sanığın 26.09.2011 tarihinde ikametinde yapılan aramada ele geçen net 2890 gr esrar nedeniyle “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu sabit ise de; iddianamede belirtilen 22.09.2011 ve sanık … ile temyiz dışı sanık … a uyuşturucu madde verdiği iddia olunan 26.09.2011 tarihli olaylarda uyuşturucu maddenin ele geçmemiş olmasına karşın, eylemler sabit görülerek sanık hakkında şartları oluşmadığı halde TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-) Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
3-) İnfaza ilişkin olan ve infaz sırasında değerlendirilmesi gereken sanığa verilmiş olan adli para cezasının süresinde ödenmediği takdirde cezanın 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki yasanın 106/3. maddesi uyarınca hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
G-) Sanık …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Sanık … müdafii tarafından temyiz isteminin süresi içerisinde yapıldığı anlaşıldığından tebliğnamdeki temyiz isteminin reddi düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Kendilerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanıkların savunmalarının aksine, diğer sanıkların suçuna iştirak ettiklerine ilişkin, içeriğine farklı anlam yüklenilebilecek telefon görüşmeleri dışında her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıkların beraati yerine mahkûmiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar.. ile..müdafiileri ve diğer sanık …’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA,
H-) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Hükümden sonra UYAP sistemi üzerinden MERNİS’ten alınarak dosyasına konulan nüfus kayıt örneğinde; sanığın 28/11/2015 tarihinde öldüğünün belirtilmesi karşısında, sanığın ölüp ölmediğinin mahkemece araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,
I-) Sanıklar … ve … hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Kendilerinde uyuşturucu madde ele geçirilemeyen, uyuşturucu madde kullandıkları teknik yöntemlerle de belirlenmeyen sanıkların; atılı suçu işlediklerine ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraatleri yerine yazılı biçimde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, bozma nedeninin aynı konumda olan ancak temyiz talebinde bulunmayan sanık …’a CMUK’nın 325. maddesi uyarınca SİRAYETİNE,
İ-) Sanık … hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a-) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b-) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, 11/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.