YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2523
KARAR NO : 2015/4442
KARAR TARİHİ : 02.11.2015
Karar No : 2015/4442
Tebliğname No : KYB – 2015/17350
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hükümlü Y.. Ö.. hakkında İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 karar ve İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2013 tarih 2013/2 esas ve 2008/147 kararların kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27.01.2015 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) Hükümlü Y.. Ö.. hakkında, 12.02.2007 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 21.02.2007 tarihinde 2007/3308 soruşturma, 2007/1286 esas ve 2007/875 iddianame no ile, TCK’nın 191, 204/1 ve 268/1. maddesi yollamasıyla 267/1, 269/2, 53, 58, 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması için iddianame düzenlendiği,
b) Fatih 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 14.03.2007 tarihinde 2007/171 esas ve 2017/342 karar sayı ile hükümlü hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan kamu davasında “eylemin 5237 sayılı TCK’nın 188/3-4. maddelerinde düzenlenen uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturduğu” gerekçesiyle, bu suç yönünden mahkemenin görevsizliğine, dosyanın İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği,
c) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 karar sayı ile hükümlünün kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği gerekçesiyle TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve TCK’nın 191/2-7. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmasına karar verilmiştir.
d) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2013 tarih 2013/2 esas ve 2008/147 kararları ile çağrıya rağmen denetimli serbestlik kararına uymayan hükümlü hakkında, TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 hapis ve tekerrüre esas mahkumiyeti nedeniyle verilen hapis cezasının TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine gör çektirilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
Dosya kapsamına göre;
19/12/2006 tarihli ve 26381 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun’un 7. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesi değiştirilmiş ve bu madde uyarınca, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan dolayı yapılacak yargılama sonucunda mahkemelere iki seçenek sunulmuş olup, anılan maddenin 2. fıkrası gereğince hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine; kullanmamakla birlikte, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği, aynı maddenin 5. fıkrasına göre de, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği, aksi takdirde, davaya devam olunarak hüküm verilmesi gerekeceği, diğer bir durumda ise, mahkemece 6. fıkra uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişinin, hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulabileceği ve bu durumda hükmolunan cezanın infazının erteleneceği, 7. fıkra gereğince kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle,
A) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2008 tarihli ve 2007/183 esas, 2008/435 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
Uyuşturucu madde bulunduran sanık hakkında gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini hükmolunmasında,
B) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/04/2013 tarihli ve 2013/2 esas, 2013/147 sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;
1- Kişinin mahkûm olduğu cezanın, tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde infaz edilmiş sayılacağı, aksi takdirde derhal infaz edilmesi gerekeceği cihetle, mahkemece hapis cezasının derhal infazına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, tekerrür hükmü de uygulanmak sureti ile yeniden hüküm kurularak yazılı şekilde karar verilmesinde,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 193. maddesinde yer alan. “(1) Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir. (2) Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı biçimde, sanığın savunması alınmadan mahkûmiyet kararı verilmesinde,
3- Sanık hakkında, ek savunma hakkı verilmeyerek savunma hakkı kısıtlanmak ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesinin uygulanmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 226. maddesine aykırı davranılmasında,
4- İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/04/2008 tarihli ve 2007/183 esas. 2008/135 sayılı kararı ile hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması için adına çıkartılan tebligatın yasal ihtarat ve meşruhatı içermemesi nedeni ile usule aykırı olduğu nazara alınmaksızın sanık hakkında yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir. Denilerek, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 karar ve İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2013 tarih 2013/2 esas ve 2008/147 kararının bozulması istenmiştir.
Dosyadaki belge ve bilgilere göre;
A) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 sayılı kararı hakkında yapılan incelemede;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 21.05.2013 tarih ve 2013/280-250 sayılı, aynı tarih 2012/1536 esas, 2013/251 karar sayılı ve 01.10.2013 tarih ve 2013/444-402 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükümden önce 19.12.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmış olan sanık hakkında, birinci fıkraya göre doğrudan hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, birinci fıkraya göre cezaya hükmedilmeden ikinci fıkra gereğince sadece tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilebileceği ya da altıncı fıkranın yollaması uyarınca birinci fıkradaki ceza ile birlikte ikinci fıkradaki tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebileceği öngörülmüştür. 5560 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrasındaki ”karar verebilir” ve 6. fıkrasının 1. cümlesindeki ”tâbi tutulabilir” ibareleri dikkate alındığında, sanık hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verme, zorunlu olmaktan çıkarılarak hakimin takdirine bırakılmıştır.
Uyuşturucu madde kullanmış olan sanık hakkında; belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi, gerekçenin somut olgulara ve sanığın davranışlarına dayanması gerekmektedir.
Mahkemece belirtilen üç seçenekten biri uygulanırken gerekçe gösterilmiş ise, gösterilen gerekçenin yerinde olup olmadığı olağan yasa yolu incelemesinde denetlenebilir ise de, olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma isteği üzerine denetlenemez. Ancak Mahkemece seçeneklerden biri tercih edilirken hiç gerekçe gösterilmemiş ise, bu durum kanun yararına bozma konusu yapılabilir. Diğer yandan, kanuna aykırı olan veya kendi içinde çelişen bir gerekçe, gerekçe sayılmaz.
Somut olayda; Mahkemece uyuşturucu madde kullanan hükümlü hakkında, herhangi bir gerekçe gösterilmeden hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri seçeneğine göre hüküm kurulması,
B) İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2013 tarih 2013/2 esas ve 2008/147 sayılı kararı hakkında yapılan incelemede;
1- Aşağıdaki bozma nedeninde yazılı olduğu şekilde İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 karar sayı ile hükümlü hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği gerekçesiyle TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve TCK’nın 191/2-7. maddeleri uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunması karşısında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan hükümlü hakkında hükmedilen 10 ay hapis cezasının infazına ilişkin bir karar verilmesi gerektiğinden; ayrıca yeniden duruşma açılmasına ve 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca uyarı içerikli davetiyenin tebliğ edilmesine gerek olmadığından, kanun yararına bozma isteğindeki 4 numaralı görüşe iştirak edilmediğinden 4 numaralı görüş yönünden kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
2- Hükümlü hakkında ceza ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmuş ve hükümlünün kesinleşen bu hüküm gereğince infazına başlandığı, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığı bildirilmiş olduğundan; hükümlünün denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymadığının saptanması halinde, TCK’nın 191. maddesinin 7. fıkrası gereğince, kesinleşen hükümdeki cezanın aynen infazına; uymamasının geçerli bir mazerete dayandığının kabul edilmesi durumunda ise, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken, 17.04.2013 tarihinde kesinleşen hükmün değiştirilmesi niteliğinde ve ondan farklı olarak, hükümlü hakkında yeni bir hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup; kanun yararına bozma isteği bu nedenlerle yerinde olduğundan; İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2008 tarih 2007/183 esas ve 2008/135 karar ve İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17.04.2013 tarih 2013/2 esas ve 2008/147 kararının CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına AYRI AYRI BOZULMALARINA; aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyanın adı geçen mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine,
02.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.