YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/2485
KARAR NO : 2015/4930
KARAR TARİHİ : 02.12.2015
Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkında Bakırköy (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 13/12/2013 tarihinde 2010/67 Esas ve 2010/30 Kararı ile verilen kamu davasının düşmesine ilişkin ek kararın kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 10.12.2014 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İncelenen dosyadan;
a) Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 29.06.2010 tarih, 2010/383 esas ve 2010/832 karar sayılı ilamı ile sanık …’ın TCK’nın 191/1, 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, 191/7. maddesi uyarınca da denetimli serbestlik gereklerine uygun davranması halinde tayin olunan cezanın infaz edilmiş sayılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği;
b) Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 02/03/2012 tarihinde 2010/383 Esas ve 2010/832 Ek Karar sayı ile 29.06.2010 tarihli kararın duruşma sırasında kopyala yapıştır yöntemi ile zuhulen verildiği ve 14.04.2011 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 20. maddesi kapsamında sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri altına alınmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle iptaline; sanık …’ın TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ve 191/5. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde kamu davasının düşmesine karar verildiği;
c) Sanığın, denetimli serbestlik tedbirinin gereklerini yerine getirmesi üzerine, Bakırköy (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 13/12/2013 tarihinde 2010/67 Esas ve 2010/30 Karar sayılı Ek karar ile hükümlünün denetimli serbestlik tedbirine uyduğu gerekçesiyle, TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası uyarınca “kamu davasının düşürülmesine” karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/7. maddesi uyarınca, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması hâlinde mahkûm olduğu cezanın infaz edilmiş sayılacağı ve Cumhuriyet savcılığınca sadece yerine getirme fişi tanzim edilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyduğundan bahisle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Bakırköy (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13/12/2013 tarihli Ek kararının bozulması istenmiştir.
Mahkemece sanık hakkında hapis cezası ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin 29.06.2010 tarihli ilk kararın verilmesiyle işten el çekilmiştir, bu karar temyiz yasa yoluna tabidir ve tebliğ edilen karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Kararın kesinleşmesinden sonra 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanunla TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrasında sadece tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirine hükmolunduğunda bu kararın durma sonuçlarını doğuracağı hususu eklenmiştir. Bu ilave nedeniyle TCK’nın 191. maddesi kapsamında ilk hükümde uyarlama yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı gibi ilk kararın zuhulen verildiğinden bahisle yeni bir karar verilemeyeceğinden 02/03/2012 tarihli karar hukuken geçersizdir.
Bu nedenle 29.06.2010 tarihinde kesinleşen ilk karar gereğince,
Denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması nedeniyle hükümlünün cezasının infaz edilmiş sayılacağı gözetilmeden, davanın düşmesine karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; Bakırköy (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13/12/2013 tarihinde 2010/67 Esas ve 2010/30 Karar sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin mahkemesince yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı’na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 02.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.