Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2015/14985 E. 2015/5043 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/14985
KARAR NO : 2015/5043
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

Tebliğname No : 10 – 2015/197901
Mahkeme : TEKİRDAĞ 1. Ağır Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi- Numarası : 22/04/2015-2014/287 esas ve 2015/89 karar
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Yargılama dosyasının incelenmesi sonucu tespit edilen hukuka aykırılıklar:
I-Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karardaki hukuka aykırılıklar:
5271 sayılı CMK’nın suç tarihinde yürürlükte bulunan “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” başlıklı 139. maddesine göre; “Madde 139-(1) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısı kararı ile kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir.” maddeye göre gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için;
1- Suç, kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olmalıdır,
2- Suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanması, kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,
3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,
4-Hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararının bulunması,
5- Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması gereklidir.
Somut olayda; dosya sanıklarının açık kimlik bilgilerinin Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06/05/2014 tarihli kararında yer almadığı, kararda “tespit edilecek diğer şüphelilerinde” denilerek genel çerçevede bir karar verildiği,
Dava konusu suç “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188) olduğu halde örgütlü işlenmiş bir suç değildir ve CMK’nın 139/4. maddesinin ifadesine göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi de mümkün değildir.
Sözü edilen Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesindeki tanımlara göre: Gizli soruşturmacı: “Gerektiğinde örgüt içine sızmak, gözetlemek, izlemek, örgüte ilişkin her türlü araştırmada bulunmak ve örgütün işlediği suçlarla ilgili iz, eser, emare ve delilleri toplamak ve muhafaza altına almakla görevlendirilen kamu görevlisi,”dir.
Kışkırtıcı ajan ise, “insanları bazı suçları işlemeye sürüklemekle görevli kişi”dir. Kışkırtıcı ajan ile gizli soruşturmacının yaptığı eylemler farklılık arz etmektedir. Gizli soruşturmacı, hiçbir zaman azmettiren konumunda olmayıp, bulunduğu örgütün içerisinde iken delilleri toplamakta, kışkırtıcı ajan ise suç işleyen kişinin ortaya çıkarılması için suç işlemeye azmettirmektedir.
Tekirdağ 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararları hukuka aykırı olduğu gibi, gizli soruşturmacıların somut olaydaki çalışmaları da sanıkları suç işlemeye sürükleyen kışkırtıcı ajan tarzında oluşu nedeniyle hukuka aykırıdır. Soruşturma safhasındaki hukuka aykırılıklar nedeniyle sanıkların adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir.
II- Teknik araçlarla izleme konusundaki hukuka aykırılıklar:
CMK’nın “Teknik Araçlarla İzleme” başlıklı 140. maddesine göre;
Madde 140-(1) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanması kuvvetli şüphe sebepleri bulunması ve başka suretle delil elde edilememesi hâlinde, şüpheli veya sanığın kamuya açık yerlerdeki faaliyetleri ve işyeri teknik araçlarla izlenebilir, ses veya görüntü kaydı alınabilir.
Maddeye göre; Şüpheliler hakkında teknik araçlarla izleme kararı verilebilmesi için:
1- Suç kanunda sayılan suçlardan olmalıdır,
2- Suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanması kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,
3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,
4- Hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararı gereklidir.
Olayımızda sanıkların 5271 sayılı CMK’nın 140. maddesindeki düzenlemeye göre teknik araçlarla izlenmelerine ilişkin bir karar bulunmamaktadır. CMK’nın 139. maddesine göre alınan gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve CMK’nın 140. maddesine göre ayrıca bir karar alınmadan teknik araçlarla izleme yapılamaz. Buna rağmen teknik araçlarla izleme, görüntü ve ses kayıtları yapılmıştır.
Mahkemece olayların sübutu gizli soruşturmacının faaliyetleri ile teknik izlemeye dayandırılmıştır. CMK’nın 217. maddesine göre; yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuka uygun olmayan teknik izlemelerle elde edilen delillere dayanılarak sübuta gidilmesi mümkün değildir.
III- Tanık dinlenmesi: Sanık olay tutanağını ve atılı suçu kabul etmediği takdirde, suçun sübutu için “güven alımı” adı verilen uyuşturucu madde temin etme eylemini gerçekleştiren kamu görevlileri kolluk görevlisi ise tanık olarak dinlenmeleri gereklidir. 5271 sayılı CMK’nın 139. maddesine göre kimliği gizli tutulması gereken gizli soruşturmacıların, CMK’nın 58/(2). maddesinin “Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.” hükümleri ile Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre dinlenmeleri mümkündür.
İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin “Dürüst Yargılama Hakkı” başlıklı 6/3,d maddesi hükmüne göre bir suç isnadına maruz kalan herkes,“aleyhine olan tanıklara soru sordurmak hakkına sahiptir. Dava sırasında sanıklar tanık konumundaki gizli soruşturmacıya soru sordurma hakkını da kullanamamıştır. Karar bu yönü ile de hukuka aykırıdır.
IV- Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar:
5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine göre hükmün gerekçesinde;
“Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.” gereklidir.
Halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın Kanuna Muhalefet Halleri başlıklı 308. maddesinin 7. bendine göre: “Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi,” kanuna muhalefet halidir. 5271 sayılı CMK’nın Hukuka Kesin Aykırılık Halleri başlıklı 289. maddesinin 1/g bendine göre de; “Hükmün 230’uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.” Hukuka kesin aykırılık halidir.
Mahkemece hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller kararda gösterilmediği gibi aksine, karar alınmadan yapılan teknik araçlarla izlemeye dayanan, hukuka aykırı deliller gerekçe yapılarak kurulan ve bu şekilde gerekçesi eksik olan hüküm kanuna aykırıdır.
SONUÇ OLARAK:
1- Hukuka aykırı olarak alınan gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve buna dayalı işlemler sonucu elde edilen yasak delillerin hükme dayanak yapılması,
2- Teknik araçlarla izleme konusunda karar alınmadan yapılan ve bu nedenle hukuka aykırı olan görüntülü ve sesli kayıtlara dayanılarak hüküm kurulması,
3- Hükmün gerekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine aykırı olması,
4- Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
5-Kabule göre de; sanık H.. K.. için verilen hükümde,Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28/04/2015 tarihli kararlarında belirtildiği gibi, gizli soruşturmacının sanıktan 30/05/2014 tarihinde uyuşturucu alarak sanığı ve suçu belirledikten sonra sanık hakkında işlem yapılmasını sağlaması gerekirken, 05/08/2014 tarihinde yeniden sanıktan uyuşturucu satın alması eyleminin yeni bir suç oluşturmayacağı, bu nedenle suç tarihinin 30/05/2014 tarihi kabul edilerek sanığın 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce yürürlükte olan TCK’nun 188/3 maddesiyle cezalandırılması ve temel cezanın buna göre belirlenmesi gerekirken 6546 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası yasa maddesine göre ceza tayin edilerek sanığa fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafileri ve sanık Hasan’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA, 08.12.2015 tarihinde “5” nolu bozma nedeninde oyçokluğu, diğer bozma nedenlerinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY:
Dairemizin 01.12.2015 tarih, 2015/290-4903 E-K sayılı ilamında açıkladığım nedenlerle; sanık Hasan yönünden suç tarihinin 5.8.2014 olarak kabul edilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan, sayın çoğunluğun aksi yöndeki bozma gerekçesine katılmıyorum.