Yargıtay Kararı 20. Ceza Dairesi 2015/12642 E. 2019/2537 K. 22.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 20. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2015/12642
KARAR NO : 2019/2537
KARAR TARİHİ : 22.04.2019

İNCELENEN KARARLA
İLGİLİ BİLGİLER
Mahkeme : DENİZLİ 4. Ağır Ceza Mahkemesi

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan CMK’nın 139. maddesine göre gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi için işlenen suçun kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olması, suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka yolla delil elde etme imkanının bulunmaması, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması ve yetkili ve görevli mahkemece bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda dava konusu suç uyuşturucu madde ticareti yapma suçu olduğu halde, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suç olmadığı; zira CMK’nın 139. maddesinin 4. fıkrasına göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceği; yine CMK’nın “Teknik Araçlarla İzleme” başlıklı 140. maddesindeki düzenlemeye göre, sanığın teknik araçlarla izlenmesine ilişkin bir karar bulunmadığı, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve CMK’nın 140. maddesi uyarınca ayrıca bir karar alınmadan teknik araçlarla izleme ve görüntüleme ve ses alma işlemi yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Mahkemece suçun sübutu gizli soruşturmacı faaliyetleri ile teknik araçlarla izleme sonucu elde edilen kayıtlara dayandırılmıştır. CMK’nın 217. maddesine göre sanıklara atılı suç hukuka uygun şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuka uygun olmayan teknik araçlarla izleme sonucu elde edilen delile dayanılarak sübuta gidilmesi mümkün değildir. Sanıklar dosya içinde yer alan basılı görüntülerin kendilerine ait olduğunu ancak uyuşturucu madde satmadıklarını beyan ederek, atılı suçu kabul etmemişlerdir.
Yapılan soruşturma işlemleri kovuşturma kapsamı ve tüm dosya içeriğine göre sonuç olarak;
1-Suçun sübutunun tespiti için sanıklardan uyuşturucu madde alma – temin etme eylemini gerçekleştiren gizli soruşturmacılar kolluk görevlisi ise “suçu ve faili belirleme, suçla ilgili delilleri toplama” konusunda faaliyette bulunabileceklerinden, öncelikle gizli soruşturmacıların adli kolluk görevlisi olup olmadığının sorulması, adli kolluk görevlisi ise CMK’nın 139/3. maddesi hükmü de gözetilerek tanık olarak dinlenilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Gizli soruşturmacı sivil giyimli kolluk görevlilerinin; sanık …’den 25/02/2012, 11/06/2012 ve 13/06/2012 tarihlerinde; sanık …’den 06/07/2012 ve 13/07/2012 tarihlerinde uyuşturucu madde satın aldıklarının anlaşılması karşısında; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 28.04.2015 tarih, 2014/462 esas, 2015/135 karar ve 2014/848 esas, 2015/136 karar sayılı kararlarında da bahsedildiği üzere; kolluk görevlilerinin gerçek iradesinin uyuşturucu madde satın alma değil, suçu ve failini belirleyecek suç delilini elde etme olduğu, sanıklardan ilk alımdan sonra uyuşturucu madde alınmasının ayrıca suç oluşturmayacağı ve gerçek anlamda bir “alım – satım” söz konusu olmadığı, sanıkların hareketlerinin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arzetme” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanıkların birden fazla uyuşturucu madde sattığı kabul edilerek sanık hakklarında zincirleme suçla ilgili TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle sanığa fazla ceza verilmesi,
3-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24.11.2015 tarih ve … sayılı sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 22/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.