YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/922
KARAR NO : 2023/3713
KARAR TARİHİ : 05.07.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1507 E., 2022/1843 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/917 E., 2021/425 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm kadının sair istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; düğün gecesinden başlayarak bir takım sorunların taraflar arasında baş gösterdiğini, düğün günü kadına takılan tüm takılara erkeğin ailesi tarafından el konulduğunu, erkeğin evliliğin başların itibaren evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, çalışmadığını, kadının kıdem tazminatına el koyduğunu, maaş kartını aldığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, iki kez baskı ile kredi çekdirip taksitleri ödemediği için kadının icra tehdidi altında bıraktığını, erkeğin ailesinin evliliklerine müdahale ettiğini, erkeğin ailesi tarafından kadının şiddete maruz kaldığını, aileler arası fiziksel şiddet olayının yaşandığını, erkeğin kadının kendi ailesi ile görüşmesini yasakladığını, eve bekar erkek arkadaşlarını getirerek içki masası kurduğunu, müvekkilinini erkeğin ailesi ile karşılıklı dairelerde oturmaya başladığını, kadının rızası dışında evin anahtarlarının erkeğin ailesi tarafından alındığını, evi birlikte kullanmaya zorlandığını, erkeğin kız kardeşinin çocuğuna bakmaya zorladıklarını, kabul etmeyince de fiziksel şiddet ve psikolojik şiddet uyguladığını, kadının ailesi kadını ziyarete geldiklerinde erkeğin ailesi tarafından eve alınmadığı, erkek eve geç gelmeye başlayınca kadının şüphelendiğini, erkek ile bir dönem ortak kullandıkları sosyal medya hesaplarında yaptığı araştırmada hayat kadınları ile ahlaka mugayir konuşmaları, fuhuş pazarlıklarını tespit ettiğini, yine erkeğin kadına hakaret ettiğini ve fiziksel şiddet uyguladığını, çocuğun kendinden olmadığını söylediği, evden kovduğunu, hakaretler ettiğini, defalarca seni istemiyorum, seni çöplükten aldım diyerek aşağıladığını ve kadının hamile iken ailesinin evine bıraktığını, arayıp sormadığını, hamilelik sürecinde yalnız bıraktığını, çocukla ilgilenmediğini, ev eşyalarını sattığını, kadının çeyizini çöpe attığı, evi boşaltıp kilidini değiştirdiğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesini ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kusurlu olan tarafın kadın olduğunu, kadının müvekkiline ve ailesine çirkin ithamlarda bulunduğunu, iftiralar attığını, hakaretler ettiğini, kadının ailesinin de uygunsuz davranışları olduğunu, 28.07.2017 tarihinde kız kardeşlerinin kadının ve kadının ailesinin saldırısına uğradığını, fakat o olaydan sonra kadının evine döndüğü ve evliliğin devam ettiğini, erkeğin ailesiyle aynı binada yaşarken sorunlar nedeniyle başka bir yere taşındıklarını, müvekkilinin evlilik birliği içerisinde tüm çabayı gösterdiğini, kadının ve ailesinin davranışları nedeniyle tarafların evlilik birliğinin sona erdiğini, en son ayrılmaya karar verdikleri için kadını ailesinin evine bıraktığını, iddia edilen yazışmları kendisinin yapmadığını, ortak sosyal hesap olduğunu beyanla tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, erkek yararına yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar kadının dilekçelerinde boşanma sebebi olarak erkeğin ailesinin evliliklerine müdahalesini, erkeğin ailesi tarafından şiddete uğradığını, aileler arası fiziksel şiddet olayının yaşandığını ileri sürmüşse de yeminleri tahtında dinlenen ….. bu olayların üzerine tarafların evlerini aile apartmanından taşıyarak başka bir dairede beraber oturduklarını, evliliklerine devam ettiklerini beyan etmişler, tanık beyanları doğrultusunda ileri sürülen vakıaların affedildiği, kadın dilekçelerinde boşanma sebebi olarak erkeğin maaş kartını aldığını, ihtiyaçlarını karşılamadığını, kredi çektirdiğini, çalışmadığını, kıdem tazminatına el koyduğunu ileri sürmüş, bu hususta dinlenen tanıklardan … erkeğin kadına kredi çektirip ailesine araba aldığını, tanık … erkeğin kadının maaş kartını gidip aldıklarını, … erkeğin düzenli işinin olmadığını beyan etmişler, bankalardan kredi dökümleri getirtilip incelenmiş, tanıkların beyanları doğrultusunda kadının ekonomik şiddet gördüğüne kanaat edilmiş yine kadın dilekçelerinde boşanma sebebi olarak erkeğin kendisine hakaret ettiğini ileri sürmüş, bu hususta dinlenen tanıklardan … erkeğin ne bileyim bu çocuğun benden olduğunu dediğinden erkeğin kusurlu bulunduğunu, kadının diğer iddialarını ispatlayamadığı; erkeğin davası yönünden ise erkeğin dilekçelerinde boşanma sebebi olarak kadının aile bireylerine iftiralarda bulunduğunu ileri sürmüş, bu hususta dinlenen tanıklardan …… kadının erkeğin annesine nereden geldi de duş alıyor gibi imalarda bulunduğunu, tanık … kadının kızına ve kendisine iftiralar attığını, kendisine nereye gittin de duş aldın diyerek dost hayatı yaşadığını ima ettiğini, kızına da kardeşimde gözün var dediğini beyan ettiklerinden, kadının erkeğin ailesine iftira attığı, yine erkek dilekçelerinde boşanma sebebi olarak kadının ortak çocuğa tek başına isim koyduğunu ileri sürmüş, bu hususta dinlenen tanıklardan …… kadının çocuğa tarafların planladıkları ismi koymadığını, çocuğun doğumundan erkeği haberdar etmediğini, tanık … kadının doğumunu haber vermediğini, tek başına isim koyduğunu beyan etmişler, bu hususta ortak çocuğa tek başına isim koyan kadının kusurlu olduğu, erkeğin diğer iddialarının ise dinlenen tanıkların vakıayı ispata yeter beyanları olmadığından ispatlayamadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, babayla ortak çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 350,00 TL tedbir ve 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve 450,00 TL yoksulluk nafakası ile 3.000,00 maddî ve 3.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin sadakatsiz olduğunu, erkeğin kadına fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, bekar arkadaşlarının eve getirerek kadına içki masası kurdurttuğunu, ailesinin müdahalelerine sessiz kaldığını, erkek ve ailesinin kadına ve kadının ailesine fiziksel şiddet uyguladığı, buna ilişkin delillerin dosyaya sunulduğu, tanıkların dinlendiği, vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmediğini, delillerin yeterince değerlendirilmediğini, yalnızca evlilik birliğinin devam ettiğinden bahisle deliller ile ispatlanan vakıaların affedildiği kanaatine varılarak kusur tayini yapılmadığını, yine erkeğin tanık beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, duyuma dayalı beyanlarla kadına kusur yüklenmesinin hatalı olduğu gibi tarafların fiilen ayrı yaşadıkları dönemde doğumu tek başına yerine getiren, evinde kovulan müvekkilin velâyet hakkı kapsamında çocuğuna kimlik çıkartarak isim koyması nedeniyle kusur atfı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile tazminatların miktarları yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; ağır ve tam kusurlu olanın kadın olduğunu, Mahkemece kusur değerlendirmesinin eksik yapıldığını, tam ağır kusurlu olmasına rağmen müvekkil aleyhine maddî ve manevî tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin kanuna aykırı olduğu gibi kadının da asgari ücretle çalıştığı için müvekkilin yoksulluk nafakası ödemesine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, yoksulluk nafakası ile tazminatlar yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların kusur durumları, gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun tazminat miktarları yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin tüm, kadının sair istinaf taleplerinin ise 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla erkeğin tam kusurlu olduğunu beyanla kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile yararına hükmedilen tazminatların miktarı yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf başvuru dilekçesini tekrarla tarafların en azından eşit kusurlu olduklarının kabulünün gerektiğini beyanla kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, yoksulluk nafakaları ile kadın yararına hükmedilen tazminatlar yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, tarafların davalarının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın yararına maddi- manevi tazminata hükmedilmesinin yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat miktarlarının hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı, davacı- karşı davalı kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine ,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.