YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7755
KARAR NO : 2023/5008
KARAR TARİHİ : 01.11.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/487 E., 2023/993 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Devrek 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2021/91 E., 2022/335 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün karşı davada kesinleşen boşanma hükmü dışında kaldırılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulü ile boşanma hükmü dışındaki fer’î talepler hakkında karar verilmiştir.
Kararın davalı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı … erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı … erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının birlik görevlerini yerine getirmediğini, ortak çocuğu bırakarak ailesi yanına gittiğini, 7 aydır babasının yanında olduğunu, psikolojik hastalığının bulunduğu ve tutarsız davrandığını, bileklerini keserek intihara teşebbüs ettiğini, hastanede tedavi gördüğünü, kendisini aldattığı düşüncesi ile kıskançlık edip müvekkilini suçladığını belirterek tarafların boşanmalarına, ve ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçek olmadığını, erkeğin pazarlama işi ile uğraştığını, civar il ve ilçelerde bu faaliyeti sürdürürken sabahın erken saatlerde çalışmaya başlayıp gece 22.30-23.00’lere kadar devam ettiğini, bu nedenle zaten sorumluluklarını yerine getirebilmesinin mümkün bulunmadığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, 2013 yılında Çin’e gittiğini, telefonda “ben evlendim, benim başka bir hayatım var sen evine git” dediğini, döndüğünde “sen gitmedin mi, yeni eşim hamile defol git” dediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, bunlara dayanamayan müvekkilinin hastaneye kaldırıldığını, hastanede bulunduğu sürede … ve ailesinin arayıp sormadığını belirterek tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 550,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 450,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL manevî tazminata ve ziynetlerin aynen iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülen boşanma davasının istinaf aşamasında olup kesinleşmediğini, birleşen davalının sadakat yükümlülüğü devam etmesine rağmen bu yükümlülüğüne aykırı davranıp başka birisi ile evlilik akdi olmaksızın yaşadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’un (4721 sayılı Kanun) 161 inci olmadığı takdirde 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili için aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, faiziyle birlikte 150.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 04.07.2018 tarih ve 2014/79 Esas 2018/536 Karar sayılı kararı ile tarafların karşılıklı olarak evlilik birliğinden kaynaklanan sorumlulukları yerine getirmedikleri, davacı … erkeğin Çin’den döndükten sonra ki süreçte eşine karşı ilgisiz davrandığı, davalı davacı kadının psikolojik rahatsızlığa sahip olduğu ve davacı eşinin kendisini aldattığı yönünde ki düşünceleri ile huzursuzluk oluşturduğu, erkeğin boşanmak istemesi üzerine kadının intihar girişimi ve akabinde erkek eş tarafından aranmayıp sorulmayışı neticesinde iki taraf içinde evliliği yürütebilme koşullarının ortadan kalktığı, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddi ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine anne ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davalı davacı kadının manevî tazminat talebinin reddine, her iki taraf yararına vekâlet ücreti verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı vekili kusur belirlemesi, boşanma, reddedilen manevî tazminat talebi, tedbir-yoksulluk nafakası miktarı, velâyet ve kişisel ilişki yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuş, 10.06.2019 tarihli dilekçesi ile Devrek 1. Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2019/109 Esas sayılı dosyası üzerinden zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanma davası açtıklarını belirtmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin 16.09.2020 tarih ve 2018/3492 Esas 2020/940 Karar sayılı kararı ile bu dosya ile karardan sonra kadın tarafından zina olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı açılmış olan davanın birleştirilmesine; kadın tarafından açılan karşı davadaki boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiği, bu sebeple boşanmanın konusuz kaldığı gözetilerek asıl ve birleştirilecek dava bakımından tüm deliller birlikte değerlendirilerek davanın açıldığı tarih itibariyle tarafların haklılık durumları tespit edilerek, kusur belirlemesi, manevî tazminat, tedbir-yoksulluk nafakası, velâyet, kişisel ilişki, asıl ve birleştirilecek davadaki yargılama giderleri ve vekâlet ücreti bakımından karar verilmesi gerektiği, kabule göre de davacı … erkek tarafından kadının psikolojik rahatsızlığı olduğu iddia edildiğinden kadın için vasi tayini gerekip gerekmediği araştırılmak sureti ile sonucu gereğince karar verilmek üzere davalı davacı kadının istinaf başvuru talebinin kabulü ile kararın istinaf incelemesi dışında bırakılarak kesinleşen karşı davadaki boşanma, yargılama gideri, vekâlet ücretine ilişkin bentler dışındaki ilgili bentlerin kaldırılmasına, dosyanın karara uygun şekilde işlem yapılmak üzere mahal mahkemesine gönderilmesine, diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin uzun süre Çin’e gittiği ve eşine ve evine karşı ilgisiz davrandığı, başka bir kadınla görüştüğü, kadının ise eşine ve çocuğunun bakımına yönelik ilgisiz davrandığı, intihara teşebbüs ederek psikolojik şiddet uyguladığı, erkeğin ağır kusurlu, kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile boşanma hükmü kesinleşmiş olduğundan işbu yönden karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine anne ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir, 400,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata asıl davada ve birleşen davada davacı … yararına, karşı ve birleşen davada davalı davacı yararına vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın ekonomik anlamda yok hükmünde olduğunu, aldatılan kadın yararına hükmolunan manevî tazminat miktarının oldukça az olduğunu, maddî tazminatın yeniden bir hayat kurulmasını sağlayacak nitelikte olmadığını, taleplerinin aylık 750,00 TL nafaka olup ÜFE oranında artış olduğunu hükmolunan nafaka miktarlarının yetersiz olduğunu, ahlaka aykırı hayat yaşayan babaya velâyetin verilmesinin doğru olmadığını, tüm vekâlet ücretlerinin hatalı hesaplandığını, miktar belirlenirken karar tarihinin değil gerekçeli karar yazım tarihinin esas alındığını, hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği ve makul sürede yargılamanın gerçekleşmediğini belirterek; yararına hükmolunan nafaka ve maddî, manevî tazminat miktarları, velâyet, vekâlet ücretleri yönlerden istinaf buşvurusunda bulunmuştur.
C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında ortak çocuğun yaşı, velâyet konusundaki tercihi, fiili durum, dosya kapsamında mevcut sosyal inceleme raporları gözetildiğinde velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, günün ekonomik koşulları, tedbir nafakasına boşanma hükmünün kesinleşme tarihine kadar hükmedilecek olması, mahkemece karşı davada 04.07.2018 tarihinde verilen boşanma hükmünün ise istinaf incelemesi dışında bırakılarak kesinleşmesi gözetildiğinde davalı davacı kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarında bir isabetsizlik görülmediği ancak kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, kadının asıl davanın kabulünün yanlış olduğuna ilişkin bir istinaf başvurusu bulunmadığı bu nedenle asıl davada erkek yararına vekâlet ücretine hükmolunmasında bir isabetsizlik olmadığı, ancak asıl dava bakımından kendisini vekil ile temsil ettiren erkek yararına karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.100,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla miktarda vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde, yargılama giderleri ile bunun kapsamına dahil olan vekâlet ücreti hakkında, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumu nazara alınarak hüküm tesis edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre davacı … erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası koşullarının birleşen dava bakımından oluştuğu, birleşen dava tarihi itibariyle davalı davacı kadının dava açmakta haklı olduğu halde birleşen davada davacı … erkek yararına vekâlet ücretine hükmolunmasının da doğru olmadığı gerekçesi ile davalı davacı kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarına, asıl ve birleşen davada erkek yararına hükmolunan vekâlet ücretlerine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilgili bentlerin kaldırılmasına yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, bu nafakanın devam eden yıllarda hükmün kesinleştiği tarih esas alınmak suretiyle her yıl TÜİK tarafından yayımlanan ÜFE artış oranında artırılmasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, asıl davada davacı … erkek yararına 5.100,00 TL vekâlet ücretine, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı … erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı … erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ile verildiğini, dosyada kadın yararına tazminat verilmesini gerektirecek bir durumun ispat edilemediğini, sadakatsizliğin ispat edilemediğini, kusurunun ispat edilemediğini, maddî durumunun çok üzerinde tazminata hükmedildiği gerekçesi ile; kararı kusur belirlemesi kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup … kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.