Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/758 E. 2023/4363 K. 28.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/758
KARAR NO : 2023/4363
KARAR TARİHİ : 28.09.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1541 E., 2022/1559 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Espiye Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2020/192 E., 2022/157 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili ıslah yolu ile sunduğu dava dilekçesinde, anlaşmalı olarak boşanmaktan vazgeçildiğini, kadının sadakat yükümlülüğünü ihlal ederek, 3.bir şahısla görüşmeye başladığını, bu davranışının 2020 yılının Ocak ayı başlarında vukuu bulduğunu, özür dileyerek bir daha olmayacağına dair söz verdiğini, erkeğin iki tane küçük çocuğunu da düşünerek eşine bir şans daha verdiğini, sonrasında olayın tekrar ettiğini ve yine iki tane küçük çocuğunu düşünerek affettiğini, en son kadının gece vakti üzerinde iç çamaşırları varken telefonu ile de görüntülü bir görüşme yaptığını farketmesi üzerine aileleri çağırdığını ve kadının evden ailesiyle birlikte ayrıldığını, kadının tehdit ve hakaretlerinin olduğunu belirterek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ( 4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya bırakılmasına, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; süreklilik arz eder şekilde erkeğin hakaret ettiğini, fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını bu nedenle en sonunda da ortak evi terk etmek zorunda kaldığını, psikolojik şiddet uygulayarak anlaşmalı boşanmaya zorladığını belirterek asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak, kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına fiziki şiddet uyguladığı ve hakaret ettiği, kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışları olduğu belirtilerek tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ve baba arasında her ayın ilk hafta sonu cumartesi günleri sabah 08:00’den pazar günü saat 8:00’e kadar, dini bayramların ikinci günü saat:08:00’den 3.günü saat 08:00’e kadar, Eğitim dönemi yarı yıl tatillerinin ikinci haftası cumartesi günü sabah saat 09.00’ dan takip eden cuma günü akşam saat 17.00 ’ye kadar, Ayrıca her yıl 1 Temmuz sabah saat 09:00 ‘dan, 30 Temmuz saat 17:00 ‘ye kadar, Babalar günü saat 09:00’dan saat 17:00’a kadar şahsi münasebet tesisine, ortak çocuklar yararına aylık ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, iştirak nafakası, tazminatların reddi, kişisel ilişki süresi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların ve yoksulluk nafakasının reddi ve tedbir ve iştirak nafakasının miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, dinlenen yeminli tanık anlatımları ile sabit olup onlara da ikrar ettiği üzere, başka bir şahısla telefonda görüşmek suretiyle güven sarsıcı davranışlar sergilediği, eyleminin sadakat yükümlülüğünü ihlal olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, erkeğin ise; tanık Ayten’in beyanından anlaşılacağı üzere eşine fiziksel şiddet uyguladığı, tanığın beyanına itibar edilmesi için, eyleme bizzat tanık olmasının aranmadığı, eylemden sonra kadının üzerinde gördüğü şiddete dair emarelerin eylemin var olduğuna delalet ettiği, kaldı ki tanığın zamana dair beyanının da kadının evden ayrılmasından hemen önceye yani erkeğin onun kusur belirlemesine esas davranışlarını öğrenmesi anına tekabül ettiği, bunun dışında kadının tanığı olan …’ın somut bir zaman ve söylenene ilişkin beyan içermeyen anlatımına da itibar edilmeyeceği, erkeğin kadına hakaret ettiğine ilişkin başkaca bir tanık anlatımı ya da delil olmadığı, davadan sonra gerçekleşen, öncesinde olup affedilen eylemlerin hükme esas alınmasının da mümkün olmadığı, tarafların birbirlerine yönelik diğer iddialarının bu şekilde varit görülmediği ancak sabit görülen eylemler nedeniyle tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile istinaf başvurusunun tarafların kusur oranı değişmemekle birlikte kusura ilişkin vakıalara, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine aylık 800,00 TL yoksulluk nafakası ve çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 750,00 TL iştirak nafakası ödenmesine karar verilmiş, tarafların kusur durumuna (eşit kusur) ve her iki boşanma davasının da bu doğrultuda kabulüne yönelik istinaf başvurusunun ise İlk Derece Mahkemesi kararı bu yönlerden usul ve yasaya uygun bulunmakla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, kadının eyleminin evlilik birliği içerisinde aynı kişiyle birden fazla kez gerçekleştiğini ve artık bu davranışın güven sarsıcı davranış boyutunu geçtiğini ve eşlerin birbirlerine karşı olması gereken sadakat yükümlülüğünün ihlali kapsamında kaldığını, şiddet vakıasının ne zaman gerçekleştiği yönünde hiçbir tespit yapılmadığını, dolayısıyla bu anlamda erkeğe kusur atfı mümkün olmadığını, kişisel ilişki tesisine ilişkin kararın hatalı olduğunu, ortak çocuklar ile baba arasında sadece ayda bir haftasonu görüşme olacak şekilde düzenlendiğini, düzenlemenin yetersiz olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının kabulü, tazminat isteminin reddi ve kişisel ilişki yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, karşı dava bakımından boşanma, velâyet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları yönünden verdiği karara bir itirazı bulunmadığını, tanık beyanları doğrultusunda kusur değerlendirmesi yapıldığında erkeğin ağır kusurlu olduğunun ispat edildiğini, erkeğin tanıkları ve kadın arasında husumet olduğu gibi yakın akrabalık bulunduğunu, davanın sonucundan tanıkların doğrudan etkileneceğini, Vodafone A.Ş.’den gelen cevabi yazıda herhangi bir kayda rastlanmadığını, erkeğin süreklilik arz eder şekilde kadına hakaret ettiğini, fiziki ve psikolojik şiddet uyguladığını, bu nedenle maddî ve manevî olarak zarara uğradığını belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, her iki davanın kabulü ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, kişisel ilişki düzenlemesi ve tazminatlar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı, 177 nci, 182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, maddeleri, 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50, 51 inci maddeleri,

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen …, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.