Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/7373 E. 2023/5095 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7373
KARAR NO : 2023/5095
KARAR TARİHİ : 02.11.2023

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/219 E., 2023/283 K.
KARAR : Ret

Taraflar arasındaki boşanma ve maddî, manevî tazminat davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece davaların reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davacı karşı davalı kadın vekili bozma sonrası sunduğu dava dilekçesinde özetle; evliliklerinin başından beri davalı ve davalının ailesinden kaynaklı problemler yaşadıklarını, bu problemlerin evlilik süresince de devam ettiğini, erkeğin annesinin tarafların evliliğinin başından itibaren müvekkiline yönelik sürekli eleştirel tutum ve davranışlarda bulunduğunu, davalıyı da bu yönde yönlendirdiğini, müvekkilinin evlilik birliği süresince erkeğin şiddet ve hakaretine maruz kaldığını, erkeğin kadının yaptığı işleri beğenmediğini, sürekli eleştirdiğini ve bu nedenle kavga çıkardığını, müvekkiline sürekli ailesinin yanına uğraması konusunda baskı uyguladığını, müvekkilin kendi ailesi ile görüşmesini engellemeye çalıştığını, müvekkilinin 2020 yılında kurban bayramını ailesinin yanında geçirmek istediğini söylediğini, erkeğin bunun üzerine tartışma çıkardığını, müvekkilinin saçını çektiğini, çıkan sesler üzerine polisin geldiğini, müvekkilinin erkeğin annesi tarafından da şiddete uğradığını, ayrıca müvekkiline yönelik hakaret içerikli söylemlerde bulunduğunu, evlilik birliği boyunca erkeğin müvekkile karşı baskıcı tutum ve davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin evlilik birliği öncesinde ve sonrasında öğretmen olarak çalıştığını, buna rağmen erkeğin kazandığı maaş ve ihtiyaçlarına yönelik harcamalarına dahi müdahale ettiğini, müvekkilinin ihtiyacı olan kıyafeti almak için bile erkekten izin almak zorunda olduğunu, erkeğin evlilik birliği içerisinde üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, ortak çocuklara karşı gereken baba şefkatini göstermediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, çocuklar için aylık 750,00’şer TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili bozma sonrasında sunduğu cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı eşin annesinin kışkırtma ve yönlendirmeleriyle müvekkilinin bulunduğu çevrede birçok olay çıkararak küçük düşürdüğünü, davacı karşı davalının dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların asılsız olduğunu, evliliklerinin başından beri kadın ve ailesinden kaynaklı problemler yaşadıkları, kadın eşin annesinin bizzat müvekkilinin yanında ” çok konuştuğunda da kapıları duvara vur gürültü çıkar. Onu burada utandır, gör bak nasıl taşınır” dediğini, kadının, annesinin kapısını tekmelediğini ve iki hafta sonra da müvekkilinin ailesinin evine giderek 10 yıldır vitrinde aynı yerde duran müvekkile ait fotoğrafları çerçeveden çıkararak yırttığını, müvekkilinin ailesinin tepki gösterdiğinde ise “benim kocamın fotoğrafı annesi ile aynı yerde olamaz” cevabını verdiğini, kadın eşin bu olayın devamında eşyalarının bir kısmını toplayarak aile konutu terk ederek babasının evine taşındığını, kadının müvekkili ve aile çevresine karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uygulaması, kanundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemesi sebebiyle tamamen kusurlu olduğunu iddia ederek kadının davasının reddine, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 29.12.2010 tarih ve 2010/1676 Esas, 2010/1869 Karar sayılı kararıyla; tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, taraflar karşılıklı olarak birbirlerinden tedbir nafakası dahil herhangi bir şekilde nafaka, tazminat, eşya, eşya bedeli ve mal istemediklerinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairemizin, 27.04.2021 tarihli ve 2021/2403 Esas, 2021/3514 Karar sayılı ilâmıyla; tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin 3 üncü maddesi uyarınca boşandıkları, hükmün davacı kadın tarafından temyiz edildiği, anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığı, boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olduğu, bu halde anlaşmalı boşanma davasının “çekişmeli boşanma” olarak görülmesi gerektiği, açıklanan sebeple mahkemece taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyan ile iddia ve savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, kadın vekilince verilen çekişmeli boşanma dava dilekçesinde boşanma sebebi olarak ileri sürülen vakıaların pek çoğunun dava tarihinden sonraki vakıalar olduğu, bir kısmının ise boşanma dava tarihinden öncesine ilişkin olduğu ancak anlaşmalı boşanma davasına ilişkin karar verildikten sonra tarafların bir araya gelerek 11 yıla yakın süre birlikte yaşadıkları, kadın tarafından açılan ve çekişmeli boşanma davasına dönüşen asıl davada, asıl dava tarihinden yani 26.10.2010 tarihinden öncesine ilişkin iddia olunan vakıalar, tarafların yeniden bir araya gelmeleri ve 11 yıla yakın süre birlikte yaşamaları, 3 çocuklarının bu süreçte doğması nedeni ile, artık bu olayların affedilmiş en azından hoşgörü ile karşılanmış sayılması gerektiği, erkeğe kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığı, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği, boşanma davasından sonraki olayların da davalıya kusur olarak yüklenemeyeceği, bu nedenle kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davasının, kadın tarafından davalının boşanma dava tarihinden önce gerçekleşmiş, affedilmemiş ya da hoşgörü ile karşılanmamış kusuru bulunduğunu ispat edebildiğinden bahsedilemeyeceğinden reddine karar verildiği, karşı dava dilekçesinin harcı yatırılmak suretiyle verilmiş ise de, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın boşanmaya bağlı velâyet, maddî ve manevî tazminat talep edildiği, oysa ki ortak çocukların velâyeti ve tazminat taleplerinin boşanma davasından bağımsız olarak talep edilemeyeceği, bu nedenle karşı davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verildiği gerekçesi ile asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin tedbiren anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren yatılı kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için 01.04.2022 tarihli ara karar ile hükmolunan 500,00’er TL tedbir nafakasının, karar tarihinden itibaren 250,00 ‘şer TL artırılmasına, ortak çocukların her biri için ayrı ayrı ve her ay olmak üzere 750,00’ şer TL tedbir nafakasına, karşı davanın usülden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, aralarında süregelen geçimsizlik olduğunu, müvekkilinin şiddet, hakarete maruz kaldığını, erkeğin baskı ve psikolojik şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, birliğin artık devamına imkan kalmadığını, davalarının kabul edilmesi gerektiğini ve ortak çocuklar ile baba arasında yatılı kişisel ilişki kurulmasının da doğru olmadığını belirterek, reddedilen davası ve ortak çocuklarla baba arasında tedbiren kurulan kişisel ilişki yönünden Mahkeme kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve ortak çocuklar ile baba arasında tedbiren kurulan yatılı kişisel ilişkinin çocukların üstün yararına uygun düşüp düşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 6 ncı, 166 ncı, 169 uncu ve 323 üncü maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddeleri. 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü, 9 uncu ve 12 nci maddesi. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.