Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/7190 E. 2023/4951 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7190
KARAR NO : 2023/4951
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/815 E., 2023/893 K.
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen onanmasına-kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
… vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin evlilik süresince eşine hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, düğün takılarını kadın izin vermemesine rağmen bozdurup düğün yerinin parasını ödediğini, erkeğin doktor olmasına ve maddî durumu iyi olmasına rağmen, ortak konutun ve çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamadığını, eşine kilosu ile ilgili rencide edici cümleler kurduğunu, küçük düşürücü tavırlar sergilediğini, “öküz gibisin, çok kilolusun, sana bu kilo ile hiçbir şey yakışmaz” şeklinde hakaretler ettiğini, taraflar arasında sorun yaşadığında davalı erkeğin eşine ve çocuklarına bile küstüğünü, “orospu, fahişe, genel ev kadını” şeklinde küfürler ettiğini, üçüncü kişilerin yanında dahi şiddet uyguladığını ileri sürerek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, aylık 3.000,00 TL tedbir ve iştirak, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00’er TL maddî ve manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-davacı vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde; asıl davanın reddini istemiş, takılan takıların kadında kaldığını, evin tüm ihtiyaçları maddî ve manevî erkek tarafından karşılandığını, kadının doğumdan sonra sürekli huzursuzluklar çıkardığını, “hayvan, köpek” diye hakaret ettiğini, kadının annesinin tarafların evliliklerine çok müdahale ettiğini, 13.04.2018 tarihinde kadının çocuğu da alarak evi terk ettiğini, evi terk etmeden önce Mercedes marka aracı da sattığını, çamaşırlarının yıkanmadığını, ütüsünün yapılmadığını, masaya müvekkili için tabak konulmadığını psikolojik şiddet uygulandığı iddia ederek asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, 1,00’er TL maddî ve manevî tazminata, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2021 tarih ve 2018/339 Esas, 2021/293 Karar sayılı kararı ile; erkeğin kadına hakaret ettiği, küçük düşürücü sözler söylediği, fiziksel şiddet uyguladığı bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadının kusuru bulunmadığı, kadın yararına tazminat ve nafaka koşulları oluştuğu, ortak çocuğun yüksek yararı gereğince velâyetinin annesine verilmesi gerektiği, çocuk yararına nafaka koşulları oluştuğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, evlilik birliği temelinden sarsıldığından boşanmalarına, birleşen davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, babası ile arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının, karar tarihi itibariyle 1.300,00 TL olarak artırılmasına, karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.09.2022 tarihli ve 2021/909 Esas, 2022/1337 Karar sayılı kararıyla; erkeğin kadına yönelik hakaret ettiği, küçük düşürücü sözler söylediği, fiziksel şiddet uyguladığı, bu nedenle kusurlu olduğu, kadının ise erkek için yemek masasına yemek tabağı koymama, eşinin de bulunduğu bir ortamda eşinin arkadaşı olan başka bir erkek için, “adama bak, adam dediğin böyle olur” şeklinde eşini aşağılama davranışları gösterdiği, erkeğin davasının da kabulü gerektiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, kadın lehine tazminata ve yoksulluk nafakası hükmedilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, takdir edilen tedbir ve yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat, tedbir ve iştirak nafakalarının yerinde olduğu gerekçesi ile erkeğin birleşen davasının reddine, kusur belirlemesine yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının ilgili bölümünün kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına yargılama gideri ve vekâlet ücretine, kadının tüm, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 23.02.2023 tarihli ve 2022/9856 Esas, 2023/733 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesince kadına kusur yüklenerek birleşen davanında kabulüne karar verilmişse de dinlenen erkek tanıklarının sözlerinin bir kısmı 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan, zamanı belirsiz beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğu, bu itibarla birleşen davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile birleşen davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında … kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, erkeğin tüm, kadının ise sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uymakla kadına yüklenen bir kusur tespit edilmediğinden, erkeğin açmış olduğu birleşen davanın reddine, kadın lehine 80.000,00 TL maddî, 80.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuk lehine aylık 2.500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1…. kadın vekili; dava tarihinden makul edilebilecek maddî ve manevî tazminat ile nafakalar aradan geçen zaman sürecinde paranın alım gücünün düşmesi neticesinde son derece düşük kaldığını, buna rağmen Mahkemece maddî ve manevî tazminatlar ile iştirak nafakasının tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabul edilmesinin dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olmadığını ileri sürerek tazminatların ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinde kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; kadının davasını ispat edemediğini, hakkında açılan ceza davasında beraat ettiğini, kadının kusurlu olduğunu, kusurlu kadının tazminat alamayacağını, kaldı ki hükmedilen tazminat miktarlarının da oldukça fahiş olduğunu, kendisinin ihraç edilmiş bir doktor olduğunu, asıl tespitin sgk hizmet ve bordrolar üzerinden yapılması gerektiğini, müvekkiin sağlık sorunları yaşamakta olup 67 yaşında olduğunu, hatta emekli olmayı düşündüğünü ileri sürerek kadının boşanma davası, kadın için hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası ve reddedilen davası ve talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadın için hükmedilen tazminatların miktarları ile ortak çocuk için hükmedilen iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.