Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/7109 E. 2023/4959 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/7109
KARAR NO : 2023/4959
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3347 E., 2023/1132 K.
KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin evlilik süresince kadına saygı duymadığını, sürekli olarak kendi istek ve düşüncelerini ona dikte etmeye çalışarak üzerinde psikolojik baskı kurduğunu, hakaret, şiddet ve toplum içinde aşağılama şeklinde artarak devam edip müvekkilin kişilik haklarını ihlal ettiğini, kadının büyük bir güven kaybina uğradığını, bu durumun çevresindeki diğer insanlarla olan ilişkisini de etkilediği, gördüğü fiziksel şiddet olaylarının akabinde, diğer insanların sorgu dolu bakışları duyduğu üzüntüyü daha da arttığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için ayrı ayrı 4.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddia ve beyanlarını kabul etmediklerini, yaklaşık sekiz ay önce taraflar bir nişan töreninde iken müvekkilim davalıya “istersen bir anneni arayıp, çocuklar uyudu mu bir sorar mısın” dediğinde, herkesin içinde müvekkil ile tartışarak “aramıyorum, bir daha benden böyle bir şey isteme” diye cevap verdiğini, sabah kahvaltıda müvekkilim neden akşam öyle davrandığını sorduğunda “işine geliyorsa bundan sonra böyleyim” deyip tartışma çıkardığını, sonrasında çocukları alarak 1,5 ay evi terk ettiğini, bu sırada müvekkile “sana bunu ödeteceğim, Fetö’den içeri attıracağım” gibi tehditlerde bulunduğunu, buna ilişkin mesaj kayıtlarının mevcut olduğunu, kadını her defasında ortak konuta getirdiğini, ancak kadının, ortak konuta dönse de, müvekkilime düşmanca tavır ve davranışlar sergilemeye devam ettiğini, erkeğin, kadınla birlikte bir yürüyüşe çıkmak veya bir kafeye gidip oturmak istediğinde, hep reddedildiğini belirterek kadının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, aksi takdirde tarafların velâyet hakkını ortak bir şekilde kullanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 05.10.2021 tarihli ve 2019/876 Esas, 2021/743 Karar sayılı kararıyla; dinlenen kadının tanıklarının beyanları incelendiğinde; bu tanıkların sözlerinin bir kısmının 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu, bir kısım tanıkların ise görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı, erkeğin kusurunun ispat edilemediği; kadının erkeğe hakaret ettiği, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri de yerine getirmediği, kadının tam kusurlu, erkeğin ise kusursuz olduğu; böylece tarafların evliliklerinin ortak hayatı sürdürmeleri taraflarda beklenemeyecek derecede temelinden sarsıldığı gerekçesiyle kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereği boşanmalarına, dosya kapsamına göre ortak çocukların yaşları itibarı ile anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu, kadının dosya kapsamına yansıyan ve velâyet hakkını kullanmasına engel teşkil edebilecek herhangi bir olumsuzluğun bulunmadığı, ortak çocukların yaşı ve gelişimi gibi hususları, sosyal inceleme raporu ve tercihleri nazara alınarak ortak çocukların velâyetilerini anneye verilmesine, babaları ile ortak çocuklar arasında kişisel ilişki kurulmasına, babanın geliri, ortak çocuğun yaşı, yaşı itibariyle akranlarına göre ihtiyaçları nazara alınarak ortak çocuklar için aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına ve tazminata karar verilmesi hukuken mümkün olmadığından kadının yoksulluk nafakası talebi ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı kadın vekili kusur belirlemesi, davalarının ve fer’î taleplerinin kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2022 tarihli ve 2021/2545 Esas, 2022/729 Karar sayılı kararıyla; toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; ortak çocukların yaşı ve ihtiyaçları ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, velâyet kendisine tevdii edilen annenin bir gelirinin olmaması, babanın ise adına taşınmaz kaydı olduğu, aile şirketinde ortak olduğu, yine babasının kurucu ortak olduğu bir firmada çalıştığı, dosyaya yansıyan yaşam standardına göre İlk Derece Mahkemesince hükmedilen iştirak nafakalarının miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu husustaki istinaf başvurusunun kabulü ile ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiş, kadının diğer istinaf talepleri esastan reddedilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 13.10.2022 tarihli ve 2022/5301 Esas, 2022/8127 Karar sayılı kararı ile; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; kadına yüklenen kusurlu davranışlardan, birlik görevlerini yerine getirmeme kusurunun ispatlanamadığı, kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, buna karşın kadına yüklenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışların yanında, erkeğin de eşine karşı birden çok kez fiziksel şiddet ve psikolojik şiddet içeren davranışlarının gerçekleştiği, bu davranışların süregelen davranışlar olması nedeniyle kadın tarafından affedilmiş veya hoş görülmüş sayılamayacağı, bu durumda kadının da dava açmakta haklı olduğu, o halde, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan boşanma sebebinin oluştuğu dikkate alınarak kadının davasının da kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru bulunmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen erkeğin davası ve fer’îlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Yargıtay bozma ilamının usul ve yasaya uygun olduğunun kabulü ile uyulmasına karar verildiği, tarafların iddia ve savunmaları, tanık beyanları ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; erkeğin kadına karşı birden çok kez süreklilik arz edecek şekilde fiziksel ve psikolojik şiddet içeren eylemlerinin gerçekleştiği, süreklilik arz eden davranışlar nedeniyle kadının affetmiş veya hoş görülmüş sayılamayacağı, kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu, gerçekleşen kusur durumuna göre her iki davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocukların yaşı, tarafların gelir ve sosyal durumları gözetilerek ortak çocuklar yararına dava tarihinden 01.04.2022 tarihine kadar aylık 1.000,00’er TL, bu tarihten itibaren boşanma hükmünün kesinleşeceği tarihe kadar aylık 3.000,00’er TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 3.000,00’er TL iştirak nafakasına,
kadın yararına dava tarihinden 01.04.2022 tarihine kadar aylık 1.000,00 TL, bu tarihten itibaren boşanma hükmünün kesinleşeceği tarihe kadar aylık 4.000,00 TL tedbir nafakasına, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren aylık 4.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 90.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; söz konusu tedbir ve iştirak nafakası ile manevî tazminatın günümüz ekonomik koşullarına, erkeğin gelir durumuna, müvekkilin gelir durumuna göre az miktarda olup müvekkilin ve ortak çocukların geçimini güçleştireceğini ileri sürerek; nafakaların ve manevî tazminatın miktarı yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili; boşanmaya neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğundan kadın lehine hükmolunan tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminatın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kadından duyduklarını aktaran tanık beyanlarının hükme esas alınmasının doğru olmadığını, kadının iddia ettiği gelire ve şirkete sahip olmadığını, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası ile manevî tazminat miktarı tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında fahiş miktarda olduğunu, İstinaf Mahkemesince önce kesinleşmeden sonra nafakanın arttırılmasına karar verilip, bozma sonrasında ise 01.04.2022 tarihli ilk karar tarihinden itibaren geçerli olmak üzere geçmişe yönelik olarak tedbir nafakasının artışına karar verilmesi hakkaniyete ve hukuktaki yasal ilkelere aykırı bir durum ortaya çıktığını, tedbir nafakasının en azından karar tarihinden itibaren arttırılmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, manevî tazminat, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kusur belirlemesinin doğru yapılıp yapılmadığı, kadın yararına manevî tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği, nafakaların ve manevî tazminatın miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.