Yargıtay Kararı 2. Hukuk Dairesi 2023/6999 E. 2023/4950 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 2. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2023/6999
KARAR NO : 2023/4950
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1197 E., 2023/1325 K.
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davalarında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen onanmasına-kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; boşanma davasının fer’îleri konusunda kısmen kabul, kısmen ret kararı verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap (karşı davaya cevap) dilekçelerinde özetle; tarafların 7 ay önce evlendiklerini, müvekkilinin erkek tarafından fiziksel şiddet, aşağılama, hakaret ve tehdide maruz kaldığını, erkek ve ailesi tarafından müvekkiline kötü muamele uygulandığını, erkeğin birlik yükümlülüklerini yerine getirmediğini, aralarında yaşanan ve mahrem olan her şeyi ailesine anlattığını, onların fikirlerini sorduğunu, mahremiyetinin kalmadığını, müvekkilinden uygunsuz cinsel isteklerde bulunduğunu, fiili livataya zorladığını, annesi covit olunca ona bakması için müvekkilini zorla götürdüğünü, erkek ve ailesinin müvekkiline “senden tiksiniyoruz, seni kimse almaz” diyerek evden kovduklarını, müvekkilini yok saydığını, bunun üzerine müvekkilinin babaevine sığındığını, erkeğin 19.01.2021 tarihinde Noter aracılığı ile müvekkiline eve dön ihtarında bulunduğunu, bu ihtar ile müvekkilinin varsa ihtardan önceye dayalı tüm kusurlarının karşı tarafça affedilmiş sayılacağını beyanla, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, karşı davanın reddine, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakanın her yıl TÜFE/ÜFE oranında artırılmasına, müvekkili lehine 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap (karşı dava) ve ikinci cevap (karşı davaya cevaba cevap) dilekçelerinde özetle; iddiaların gerçek dışı olduğunu, tarafların kısa bir süre önce evlendiğini, evlilik süresince İstanbul ilinde ikamet ettiklerini, kadının müvekkiline ve ailesine hakarette bulunduğunu, aşağılayıcı, onur kırıcı sözler söylediğini, kadının hasta olduğu dönemde, kendisinin ve ailesinin götürdüğü yemekleri fırlatıp attığını, bağırıp çağırıp eşyalara zarar verdiğini, yemek yapıp kendisinin yediğini, artanını ise çöpe döktüğünü, yatağını ayırdığını, müvekkiline tokat atmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığını, gezmek için ailesiyle Kayseri’ye gittiğini, 15 gün kalacağını söylediğini, sonrasında telefon açıp Kayseri ya da Nevşehir’de iş bulup gelmezse İstanbul’a dönmeyeceğini söylediğini, müvekkilinin, kadına eve dönmesi için Bakırköy 14. Noterliğinin 19.01.2021 tarih ve 1230 yevmiye numaralı eve dön ihtarını gönderdiğini, bu ihtar üzerine eve dönmek istemeyen kadının kendisini haklı göstermek için huzurdaki davayı açtığını beyanla asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.02.2022 tarih ve 2021/25 Esas, 2022/32 Karar sayılı kararı ile; kadının eşine hakaret içerikli sözler sarf ettiği, evde fevri tavırlar sergilediği, erkeğin ise kadına onur kırıcı sözler sarf ettiği, eşini dövmek için üzerine yürüdüğü, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, boşanma davası açmakla ayrı yaşamaya hak kazanan, düzenli işi ve geliri bulunmayan ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları ve eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle, asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine, kadın lehine aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2022 tarihli ve 2022/2014 Esas, 2022/2006 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının açtığı boşanma davasında taraflar eşit kusurlu kabul edilmiş ise de tarafların iddia ve cevapları ile dinlenen tanık beyanlarının irdelenmesi sonucunda kadının, eşine hakaret ettiği, ev eşyalarını kırıp dökerek zarar verdiği, eşine şiddet uyguladığı, kafa dinlemek üzere babasının kendisini memlekete götürmesinden sonra ortak konuta dönmediği, bu davranışları ile evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu olduğu, erkeğe yüklenebilecek ve ispat edilen bir kusurun bulunmadığı, erkeğe İlk Derece Mahkemesi tarafından kusur olarak yüklenen onur kırıcı sözler sarf ettiği ve eşini dövmek için üzerine yürüdüğü vakıalarının ispat edilemediği, zira hakaret içeren sözleri hiçbir tanığın beyan etmediği gibi eşini dövmek için üzerine yürüme vakıası yönünden ise kadın tanıklarının da teyit ettiği üzere erkeğin tartışma sırasında sadece ayağa kalktığı, bu şekildeki bir davranışın tartışmalar sırasında olağan olduğu, bu nedenle bu vakıaların erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu belirlendiğinden erkeğe yüklenen bu kusurların kaldırılması gerektiği, bu durumda birliğin sarsılmasına neden olan olaylarda kadının tam kusurlu olup, erkeğin ise ispat edilen bir kusurunun bulunmadığı, kadın her ne kadar süresinde kararı istinaf etmiş ise de sonrasında sunduğu istinaftan feragat dilekçesi ile istinaf talebinden feragat ettiği, belirlenen ve değişen kusur durumuna göre evlilik birliğinin sarsılmasında tam kusurlu sayılan kadının açmış olduğu asıl boşanma davasının reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın lehine belirlenen yoksulluk nafakasının kadının tam kusurlu olmasından dolayı yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddinin gerektiği, boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan erkek yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı, paranın alım gücü ile beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilmek suretiyle uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek, erkeğin kusur belirlemesi, kadının boşanma davasının kabulü, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile reddedilen kendi tazminat taleplerine yönelik istinaf isteminin kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin açıklandığı şekilde kadının tam kusurlu olduğu, erkeğin ise kusurunun bulunmadığı şeklinde düzeltilmesine, kadının asıl davasının ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, erkek yararına 15.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, reddedilen kadının asıl davasında harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin kadın üzerinde bırakılmasına, erkeğin kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasına yönelik istinaf isteminin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 23.03.2023 tarihli ve 2022/10603 Esas, 2023/1319 Karar sayılı kararı ile; her ne kadar erkeğe yüklenen “Kadını dövmek için üzerine yürüme” vakıasının ispatlanamadığı ve bu nedenle erkeğin kusurlarından çıkarılmasının doğru olduğu anlaşılmış olup erkeğe kusur olarak yüklenen diğer vakıa olan “Kadına onur kırıcı sözler sarf etme” vakıasının tanık ifadeleri ve erkeğin tanığa yönelik ikrar içeren beyanlarıyla ispatlandığı, bu nedenle bu vakıanın Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin kusurlarından çıkarılmasının doğru olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince, kadına İlk Derece Mahkemesince kusur olarak yüklenen ve kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşen “Eşine hakaret içerikli sözler söyleme” vakıasının yanında ayrıca “Ev eşyalarını kırıp dökerek zarar verme, eşine şiddet uygulama ve kafa dinlemek üzere baba evine gittikten sonra ortak konuta dönmeme” vakıaları da kusur olarak yüklenmiş ise de; erkeğin kadına Bakırköy 14. Noterliğinin 19.01.2021 tarihli ve 1230 yevmiye numaralı eve dön ihtarını çektiği, kadın ise eldeki davayı 08.02.2021 tarihinde, ihtar tarihinden yaklaşık 20 gün sonra açtığı, tarafların bu süre zarfında bir araya gelmedikleri, bu durumda erkeğin ihtar tarihinden öncesine ait varsa kadının kusurlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacağının kabulü gerektiği, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen vakıaların af kapsamında kaldıklarından kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı, ne var ki İlk Derece Mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen “Eşine hakaret içerikli sözler söyleme” vakıasının kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleştiği, bu durumda kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları uyarınca eşine onur kırıcı sözler sarf eden erkek ile eşine hakaret içerikli sözler söyleyen kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken yazılı olduğu şekilde kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü doğru olmadığı, kadının, düzenli gelir getiren bir işinin ve malvarlığının bulunmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, kadın tarafından istinaf edilmeyerek erkek yararına miktar yönünden oluşan usuli kazanılmış hakkın varlığı da gözetilmek suretiyle kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği, taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceğinden erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesi sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamına uyulmasına, eşine onur kırıcı sözler sarf eden erkek ile eşine hakaret içerikli sözler söyleyen kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının uyma kararı ile kesinleştiği, bu kusur durumuna göre erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadının yoksulluk nafakası talebinin ise kazanılmış hak ilkesi gözetilerek kısmen kabulü ile boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 350,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili; evlilik birliği boyunca fazlasıyla yıpranan müvekkilin tam ve asli kusurlu olan erkekten maddî ve manevî tazminat alması gerekirken tarafların eşit kusurlu oluğuna kanaat getirerek tazminata hükmedilmemesinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu, hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarının yetersiz olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı-karşı davacı erkek vekili; kadının asli kusurlu olduğunu, nafaka alamayacağını, erkeğin çalışmadığını, tazminat taleplerinin reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve reddedilen tazminat talepleri yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozma ilamına uygun karar verilip verilmediği ve kadın için hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.